Erol Sunat

Erol Sunat

Türk olmak

Türk olmak

Rahmetli Gazi Mustafa Kemal Paşa, “Ne mutlu Türk’üm Diyene” derken, ufuk zenginliğinin ne demek olduğunu ortaya koymuştu.

Türk Milleti hayali olanın, ufku olanın peşine düşüp, Anadolu coğrafyasında Türkiye Cumhuriyeti’ne Gazi Mustafa Kemal Paşa’yla hayat verirken, Türk olmanın gururunu hem dolu-dolu yaşadı hem de iliklerine kadar hissetti.

Türk olmak varken, yok Türkiyeli, yok Anadolulu gibi ifadeler bize ait ifadeler değil…

Ne bu iş sulandırılır…Ne de bu pilav daha çok su kaldırır anlamına getirilmeye çalışılan edebiyat parçalamalara maruz bırakılabilir.

Türk olmak, bu coğrafyanın ayrıcalığıdır.

Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya göre; “Irkı, düşüncesi ve inancı ne olursa olsun kendini Türk bilen ve Türk hisseden her insan Türk’tür.”

Ziya Gökalp ise, "Türk olmak için Türk doğmak kâfi değildir. Türk gibi duymak, Türk gibi düşünmek, bilhassa Türk gibi irade edip Türk gibi çalışmak lâzımdır. Kimin ne kadar Türk olduğunu ancak içtimai sireti gösterecektir. Hakiki Türk, Türkçülük için büyük fedakarlıklarda bulunandır" diyordu.

*****

Önemli olan, kendini samimi olarak Türk hissetmekti. Göğsü kabararak ben Türk’üm demekti.

Arif Nihat Asya, “Yoksa şu yaprakta Yavuz / Yoksa şu sayfada Oğuz / Bizde yoğuz bizde yoğuz” derken…

Mehmet Emin Yurdakul, “Ben bir Türk’üm, dinim cinsim uludur.” diye haykırıyordu …

Kazım Karabekir Paşa; “Türk yılmaz, Türk yılmaz, cihan yıkılsa Türk yılmaz” diyordu aşkla…

Rahmetli Alparslan Türkeş, ‘etnik ayrıştırma’ projeleri gündeme geldiğinde tarihi uyarılar yapmıştı. Örneğin TÜSİAD’ın hazırladığı “Doğu Raporu” sonrası ortaya çıkan “Türkiye mozaiktir” söylemine karşı “Ne mozaiği ulan! Türkiye’de Türk yaşıyor. Burası 1071’den beri Türk memleketidir. Sen önce Türk gerçeğini tanı. Kürtler bizim bin yıllık kardeşimizdir” şeklindeki tepkisi, tarihe geçmişti.

Alparslan Türkeş’in Türkiye’yi mozaik olarak göstermek isteyenlere verdiği tepki o günlerden bugünlere Türkiye’nin gerçek sahibinin Türk Milleti olduğuna vurgu yapan çok önemli bir açıklamaydı.

*****

Türk gerçeğini görmek ve kabul etmek istemeyenler Malazgirt’i, Miryokefalon’u görmezden gelmeye kalkıyorlar.

Bin yılda dağını taşını Türkleştirdiğimiz Anadolu coğrafyasında ölü antik şehir ve bölge isimlerini yeşertme ve canlandırma çalışmaları, eski ismi şuydu diye ileriye sürmeler, yıllardır hız kesmeden sürüyor. Ve bizde bu işe kapılmış gidiyoruz.

Kadim Selçuklu Payitahtı Konya’yı neredeyse İkonyum’a teslim edeceğiz…

Ya da benzetmeye çaba sarf ettiğimiz Arap şehirlerine…

Konya özüyle, sazıyla, sözüyle, tarihiyle ve kültürüyle öz be öz bir Türk şehri…

Ne Araplarla bir alakası var ne İranlılarla ne de antik çağın Roma tarafından konulmuş isimleriyle…

Öncelikle bu konuda anlaşalım…

Konya gibi şehirleri sağından solundan çekiştiremezsiniz, hiçbir zaman ait olmadığı ve olamayacağı bir yerlere yamamaya kalkamazsınız.

Tutmaz...Ters teper…Art niyetlinin elinde patlar…Aslı, faslı nesli neyse ona geri döner…

Yani Türk’e…

O Konya ki, Konya olmayı, onu Romanın elinden alan Kutalmış oğlu Süleyman Şah’a borçlu…

O Konya ki, onu payitaht yapan I. Kılıçaslan’a çok şey borçlu…

Kantarın topuzu çok fazla kaçtı. Kaş yaparken göz çıkarmaktan hiç de şikayetçi değilmişiz gibi davranıyoruz.

Konya, Türk Oğuz’un Üçok kolunun Kınık Boyunun kurmuş olduğu Türkiye Selçuklu Devletinin ilk göz ağrılarından biri. Gözbebeği. Payitahtı.

Kılıçaslanlar şehri…

Kadim bir Türk Payitahtı, kadim bir Türk şehri…

*****

Ertuğrul Bey ve oğlu Osman Bey Türk Oğuz’un Bozok kolunun Kayı boyundan…Osman oğlu Orhan Gazi Prusa’yı, Roma’dan fethedip, kendine payitaht yapmış, Prusa, Bursa olmuştu.

Aldığımız her hisara, her kaleye, her şehre Türkçe isimler vermedik mi?

Dağlara, tepelere, nehirlere, çaylara, derelere, ovalara, vadilere, yaylalara öz be öz Türkçe olan isimler koymadık mı?

Türk olmak, yaşadığımız coğrafyalara sevgi katmak…

Türk olmak, hoşgörü rüzgarlarını beraberimizde getirmek…

Türk olmak, Hakkı, hukuku ve adaleti tesis etmek…

Türk komşusu olanın hayatından emin olduğu, güven içerisinde uyuduğu ve yaşadığı dönemler geçirdi Balkanlar.

Balkanlardaki Türk izleri silinmedi.

Belgrat, Budapeşte, Üsküp, Saraybosna, Mostar, Tuna nehri ve en az onun kadar güçlü kolları, Viyana kapılarına dek, Türk diyarı olmak gibi bir huzura ve sükûna kavuştular.

*****

Ya Orta Doğu?

Osmanlı Orta Doğu Coğrafyasından çekildikten sonra, gün yüzü görmedi bu coğrafya…

Barışa hasret…Huzura hasret…Oh demeye bile hasret…Ölümsüz geçen günü yok…

Orta Doğu’ya ne bahar geliyor ne yaz…

Orta Doğu sahte ve yalancı baharlarla göreceğini gördü…

Irak kâğıt üstünde üç parça…

Suriye bilmiyoruz kaç parça?

Toz duman dağıldıktan sonra o parçalar netleşecek…

İsrail bizimle resmi sınır komşusu olabilir mi?

Orta Doğu, kadrini kıymetini bilmediği, her fırsatta arkadan vurduğu, isyanlar çıkarttığı, karşı koyduğu, özellikle İngilizlerle iş birliği yaparak, kolunu kanadını kırmaya kalktığı Türk Milletinin Osmanlı Hanedanına çok çektirdi.

Orta Doğu Türk Milletinin ahını o kadar çok aldı ki, şimdi belini doğrultamıyor. İsrail’e dur diyen yok. Arap dünyasının parası, zenginliği ve petrolü İsrail’in yaptıklarını uzaklardan seyrediyor. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın dercesine…

*****

Kıyamet senaryoları coğrafyayı kan gölüne çevirdi. Orta Doğu’da İsrail olmak, can almak, asimile etmek, Orta Doğu coğrafyasının tamamına el koymak, göz dikmek demek…İran-İsrail savaşı bunun en bariz göstergesi…

İsrail’i bu coğrafyanın başına bela edenler durumdan şikayetçi görünmüyorlar.

İsrail, arkasına aldığı dünyanın en büyük güçleriyle Orta Doğu coğrafyasının tamamını kontrol altında tutma rüyaları görüyor. Ve bu amacına oldukça yaklaştığı düşüncesinde…

Bir zamanlar Orta Doğu’da Türk Milletinin kanatları altında, huzur vardı, sükûn vardı, hak vardı, hukuk vardı, adalet vardı.

İsrail’in kanatları kendinden olmayanı korumak şöyle dursun yanına yaklaştırmıyor.

Bugün Orta Doğu’nun üzerinde süzülen sevgisiz, hoşgörüsüz, barışın baş düşmanı o kanatlardan mazlumlar üzerine ölüm ve vahşet yağıyor hem de hür dünyanın gözleri önünde…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR