Prof. Dr. Hüseyin Muşmal

Prof. Dr. Hüseyin Muşmal

Bir Fotoğrafın Düşündürdükleri

Bir Fotoğrafın Düşündürdükleri

 

Arada sırada eski albümleri karıştırırım. Hatta çocukluğumda misafir olduğumuz bazı akrabalarımızda “hadi fotoğraflara bakalım” dediğim çok olmuştur. Geçenlerde bir akşam vakti, validemle çay yudumlarken yine aklıma geliverdi. Hemen misafir odasının hani şu hanımların süslü süslü dantelli örtüler sergiledikleri, vitrin de denilen, gümüşlüğün çekmecelerinde buluverdim eski bir albümü. Hemencecik oturdum validemin dizine. Çay içtiğimin bile farkına varmadan, tatlı bir heyecan kapladı içimi.

Küçükken çok daha etkili yaşadığım bu duyguyu heyecan diye tabir etmek doğru mudur bilemiyorum? Ancak her seferinde merak da eşlik ederdi heyecanıma ve yerini bir süre sonra tatlı bir huzura bırakırdı. Oysa şimdi daha albümün kapağını çevirirken bir burukluk kapladı içimi. Nedendir bilemiyorum, bir fotoğrafa takılıp kaldı gözlerim. Muhtemelen 1965-66 yıllarına ait, kartpostala basılmış, sağ köşesinde zamanın verdiği yıpranmışlığa inat yeni ancak eski bir fotoğrafa bakıyorum. Fotoğrafın içinde onlarca göz bana bakıyor, kimisi ilk defa böyle bir duyguyu yaşıyor, belki ilk defa o kapkara ve çoğunlukla sararmış önlüklerini umursayarak sıralanmışlar yan yana.

Tahmin ettiğiniz gibi bir mezuniyet fotoğrafını sıkıca kavramış ellerim, defalarca yerini ezberlediğim halde bir tanıdık arıyor gözlerim. Hani şu önlüklerinin kolları tamamen yıprandığı için kesilmiş ve büyük ihtimalle abiden kalma başka bir önlüğün sararmış kollarıyla bütünleştirilmiş gri önlüğünü hiç umursamadan cin gibi gözleriyle bakan çocuğa 312 Muşmal’a dalıp gidiyorum. Belki 412, belki de 183’dü okul numarası. Ancak ne önemi var ki, 65 yıllarında o cin gibi gözleriyle bakan çocukların ne hissettiği daha önemli değil mi?

Bittabi öncelikle şanslı olduklarını düşündüler. Zira o gün keşiğe gitmek de vardı, okul yerine, hâlihazırda kaç defa gidebilmişlerdi ki zaten yıl boyunca. Ama o gün ordaydılar ve ilk defa fotoğraf çektirdiler ve tarifsiz bir şekilde çok mutluydular. Elbette kışlık ihtiyacın temininde üstlendikleri vazifeleri sırasında da mutsuz değildiler. Yahut eve su taşımak veya hayvanların tersini temizlemek esnasında da şikâyetleri yoktu. Yani sonuna kadar kullandıkları kurşun kalemin “eh artık tutulacak yeri de kalmayınca” başlığından kamış geçirerek ömrünü artırdıklarında da çok sevinirlerdi. Nihayetinde kullanılmış defterleri silgiyle temizleyip yeniden kullanan o küçük çocukların bizden daha mutlu olmadıklarını kim söyleyebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Hüseyin Muşmal Arşivi
SON YAZILAR