Dinmiyor gözyaşları güzel Türkçemin

Güzel Türkçemizi kaybetmek üzereyiz. Neredeyse her dili öğrenmeye niyetliyiz.

Türkçe hariç…

Türkçemiz her geçen gün daha da yalnızlaşıyor.

Yabancı dillerin at koşturduğu bir alanda, Türkçe yalnız, Türkçe çaresiz, Türkçe kimsesiz…

Önce argo ile kesildi yolu Türkçenin…Argo, baktı ki, müdahale eden yok…Hatta benimseyen, hoşumuza gitti diyen, neden kullanmayalım, neden kullanılmasın diyenlerin ısrarı, baskısı sonrasında argo, kelimelere cümlelere, atasözlerine ve deyimlere kanca attı.

Sonrası Türkçe, onu korumaya çalışanların cılız karşı koymaları sonrasında meydanı argoya ve ardından gelen diğer dillerin kendine yer açma çalışmalarına bıraktı.

Ne mi olmalıydı?

Türkçe, ilkokullarda, ortaokullarda, liselerde sınıf geçmeye, mezun olmaya etken bir ders olmalıydı. Türkçeyi güzel konuşmak, yerinde konuşmak, Türk dilinin incelikleri gibi seçmeli dersler konulmalıydı.

Hiçbir ülkede diğer diller, argo gibi zehirli sarmaşıklar ana dilin önüne geçememiştir. Bizde ise manzara oldukça vahim boyutlarda. Türkçenin çırpınışlarına, feryatlarına aldırmıyoruz.

Öğrenmeye heves etmediğimiz dil kalmadı…

Türkçe hariç…

Bütün öğrencilik dönemlerimizde, Matematikten çektiğimiz kadar hiçbir dersten çekmedik.

Keşke Türkçe’mden geçmek için şöyle zorlandık, böyle zorlandık deseydik de Türkçemize sahip çıkmaya çalışan, Türkçemizi bugün içine düştüğü hazin durumdan kurtarmaya çalışanlardan olsaydık.

*****

Adama anası babası Türkçe bir isim koymuş, adam kendine Leo dedirtiyor. Yani aslan…

Türkçe isimlerden haberi olsa, Kılıçaslan dese yüreğimiz yanmayacak…

Gençliğimizde arkadaşlarımız İşbara Alp gibi mahlaslar almışlardı. Bendenizde Sultan Alpaslan’ın ünlü komutanlarından Göktaş’ı benimsemiş, yazdığım şiirlerde ve yazılarda Göktaş mahlasını kullanmıştım.

Günümüz gençliğinde, arkadaşlarına “Bro” diye hitap etme şekli, dizilerimizde de sıkça kullanılır oldu. Bana bundan böyle şöyle deyin, böyle deyin diyenlerin kullandıkları yakıştırmalar, Türkçe değil.

Bu hevesler, Türkçeden ne denli uzaklaşmaya başladığımızın bir işareti.

Kaş yaparken çıkardığımız gözlerin farkında değiliz. Sinsi eller Türkçenin boğazını sıkmaya, nefesini kesmeye çalışırken, bizler kendi alemimizde başka-başka şeyler olmaya devam ediyoruz.

Çocuklarımıza koyduğumuz isimleri, isim değil mi, ne olmuş, kulağa hoş geliyor, herkes sevdi, melodi gibi yaklaşımlarla savunuyoruz. Nerede duracağımızı bilemiyoruz. Hatta bundan sonra ne yapacağımızı da…

İşte onun içindir ki, dinmiyor gözyaşları güzel Türkçemizin…

*****

Türkçe hüngür hüngür ağladığı halde, bakanımız yok, duyanımız yok.

Dil diye konuştuğumuz o eski, saf, temiz ve duru Türkçe değil…

Bu ülke Türkiye…

Bizim dilimiz Türkçe…

Bir zamanlar dünyanın en gözde en seçkin dili…

Türkçe en geçerli lisanken ne İngilizce vardı ortada ne Fransızca ne Almanca ne Rusça…

Hatırlarsanız bir zamanlar bir lisan bir insan diye bir söz çok yaygındı…

O yaygın söz, kesti Türkçenin yolunu.

Göz boyayan, maksadı farklı, Türkçe’nin yoluna taş koyan bir cümle olarak, girdi dünyamıza, kafalarımızı karıştırdı, zihinlerimizi bulandırdı.

Ortaokulda okuduğum yıllarda onlu not sisteminde Türkçe dersiniz zayıfsa diğer dersleriniz on bile olsa bütünlemeye kalıyordunuz. Eylül ayında beş almak zorundaydınız.

Türkçe en az Matematik kadar zorlu ve zor bir dersti.

Allah rahmet eylesin, Kayseri Bünyan Ortaokulunda Türkçe derslerimize Avukat Sabahat Hanım girerdi.

Okul Müdürümüz rahmetli Metin İçtem, Müdür yardımcımız Robert Kolej Mezunu rahmetli Vedat Bey dışında, branş öğretmenimiz yoktu.

*****

Kendi dilini tam olarak bilmeyen konuşamayan insanlar olduk çıktık. Ağzımız bir karış açık hayranlıkla bakakaldığımız, Türkçenin güzel konuşulması değil, Türkçe küfürler… Yakası açılmadık, edepsizce, güneş yüzü görmemiş o küfürlerle başlıyor artık cümlelerimiz.

Hane reisi, evinin ortasında araya harç koymadan konuşamıyor. Hanede karısı var, kızları var, gelinleri var, evlatları damatları, torunları var, dahası anası var anası…

Hane sakinleri normal bir şeymiş gibi istiflerini bozmuyorlar bile. Baba yeter artık, sana yakışmıyor kaç yaşına geldin, dur arık diyen yok…

Neden yok?

Kadınlarımızda kızlarımızda bayıldılar küfretmeye…

Kadına bak abi, erkeklerden daha iyi küfrediyor diyen kim?

Biz…

Küfürle ve argoyla temelleri tehdit altında olan Türkçe, sekiz şiddetinde depremle sarsılıyor adeta…Yetmiyor, bir dünya yabancı dilin meydan okuduğu abluka altına aldığı bir ortamda oradan oraya savruluyor.

*****

Türkçe karmaşık bir girdabın içinde. O girdabın içinde döndükçe dönüyor. Temelleri sağlam olmasa, maazallah kaybolup gidecek. Kurtarmak adına dal uzatan yok…Tut şu halatın ucunu diye halat fırlatan yok…

Kimiz biz? Neredeyiz? Türk değil miyiz? Türkçe bizim dilimiz değil mi?

O girdaptan kendi çabasıyla kurtulursa kurtulur, kurtulamazsa da ne yapalım kader böyle imiş mi diyeceğiz? Hiç mi utanmayacağız? Hiç mi aklımız başımıza gelmeyecek?

Argosuz hayat düşünemeyenlere, internet edebiyatı da oldukça güçlü destekler veriyor.

Kelime kıtlığına kıran girmiş gibi kullanılan kısaltmalarla yapmış olduğumuz adı konulamayan harf tasarrufları, Türkçeyi hançerlemekle eşdeğer…

Türkçeyi argo ve kısaltmalardan ibaret sanmaya başladık…İçine düştüğümüz bu yanlışlardan çıkmak gibi bir çabanın da içinde değiliz.

Ananı avradını diye başlayan girizgahların Türkçeye güç kuvvet kazandırdığını falan mı sanıyoruz?

*****

Adam “lan” diye başlıyor. Biraz kızarsa, “ulan ben adamın…” diye saydırmaya başlıyor.

Netice ne mi?

Adam iyi küfretti abi…Az bir kızdırıyorlar, adam öyle bir sövüp süpürüyor ki, efsane abi…

Ne yapsın Türkçe, içini kime döksün, var mı bir dinleyen, var mı seni ben anlarım diyen?

Türkçenin muhafızı Karamanoğlu Mehmet Beydir dedik, yasladık sırtımızı, güya onun sözüne…Gözümüzü kırpmadan Türkçeden gayrı her dili kullanmaktan çekinmiyoruz…

O gün bugündür, dinmiyor gözyaşları güzel Türkçemizin…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Git artık Temmuz

30 Temmuz 2025 Çarşamba 00:01

Ortalayıp gitmek

28 Temmuz 2025 Pazartesi 00:02

Haminin Hikayesi

26 Temmuz 2025 Cumartesi 00:02

Ne gökte ne yerdeyim

25 Temmuz 2025 Cuma 00:01

Bu millet seken adamı sevmez

23 Temmuz 2025 Çarşamba 00:01

Memleketin dört bucağı

21 Temmuz 2025 Pazartesi 00:02

Taş Düştünün Hikayesi

19 Temmuz 2025 Cumartesi 00:01

Gülün ahı

18 Temmuz 2025 Cuma 00:01

Milletin adı Türk’tür

16 Temmuz 2025 Çarşamba 00:02

“Gökteki yıldızın üçü terazi”

14 Temmuz 2025 Pazartesi 00:03