Erol Sunat

Erol Sunat

Geçmiş Ola Padişahım!

Geçmiş Ola Padişahım!

Servi gibi umutlarımız vardı. Umutlarımızdan olduk. Umutlarımız kırıldı. Umut çiçeklerimiz açamadan bahar geçti, yaz geçti, sonbahar geçti, üzerine kış geldi geçti.

Vuslat bir başka bahara kaldı demiştik, o bahar da gelmek üzere…

Bizi anlayacak olanlar, anlayıncaya kadar, biz bizden geçtik bu arada…

Hani “Bad'el harâb'ül-Basra” denir ya…

Basra harap olduktan sonra, yani iş işten geçtikten sonra, her şey yok olup gittikten sonra derler ya…

2018 yılı Ağustos’undan bu yana, bu milletin feryadını duyan olmadı, sıkıntısını çözen olmadı, hali ahvalini gören olmadı.

Şimdi, piyasadaki fahiş fiyatlar konusunda çalışmalar başlayacak!

Oysa her şey ortada değil miydi?

Fırsatçılar, canımıza okurken, nefes aldırmazken, alan alır, alamayan böyle baka kalır derken nerelerdeydiniz?

Ortalığı güllük gülistanlık ve tozpembe gösterenler, belli ki ne aramızda gezdiler, ne de rastgele bir markete girdiler.

Oysa biz anlamalarını ne kadar çok beklemiştik!

Yanıyoruz dedik, yangın var dedik, ateş olmayan yerden duman tütmez, biz o dumanı daha göremedik babında cevaplar aldık!

Sonra öyle bir yandık ki,

Ne söndürmeye gelen oldu,

Ne de yanan mı var diyen!

Sonrada hiçbir şey yokmuş gibi, hiç duymadım. Demek ki yananlar varmış ha! Allah, Allah! diyenler, şaşıranlar yada şaşırmış gibi yapanlar oldu!

Yandık yanacağımız kadar, gören olmadınız, bilen olmadınız, derdimizi anlatan olmadınız, aktaran olmadınız diye sızlandı durdu insanlar! Hâlâ aynı noktadalar!

 

*****

Ya o rakamlar! O rakamları nereden bulduğunuzu ne zaman söyleyeceksiniz diyeceğiz, rakamlar karıştı, aklımız karıştı kaldı!

Market sepeti ve çarşı-pazar sepeti ile bir türlü bağdaşamayan, örtüşemeyen TÜİK sepeti ortada hiçbir şey yokmuş gibi, bizleri yalancı çıkaran, piyasayı elinin tersiyle iten, rakamlarla çıktı karşımıza…

Büyüklerimizin bizi neden anlamadıklarını, neden anlamak istemediklerini çok düşündük, bu uzun Pandemi molasında… 

Soğan 7-8 liraya çıkmışken, Patlıcan 19 lirayı görmüşken de duyan da yoktu, gören de…

Çiçek yağı neredeyse yüz lira olacak, süte gelen yüzde 30 zamdan sonra peynir 60-70 lira oldu. Yumurtanın viyolü 30 lira! İnsanımız için peynir-zeytinli yanında yumurtalı kahvaltı lüks sınıfına girdi. Bundan sonrada hayal mi olacak?

Bu kadar zaman geçtikten sonra, gerçekler saklanamaz, gizlenemez, üzeri kapatılmaz hale geldikten sonra, çok şükür ki durumun vahameti görüldü!

Görülünce de, tedbir alınmaya çalışılıyor!

Kalplerimiz kırıldıktan, güvenimiz sarsıldıktan sonra…

Bu manzaraya ne denir bilir misiniz?

Geçmiş ola Padişahım!

 

*****

Namdar Rahmi Karatay,  “Geçti Bor’un pazarı” adlı şiirinde ne diyordu;

“ Servi gibi ümitler döndü birer iğdeye, / Geçti Bor'un pazarı, sür eşeği Niğde’ye!”

Umutlarımız iğdeye döndükten, döndürüldükten sonra, biz bizden, kendimizden ve tabi ki

bizleri zerrece düşünmeyenlerden vazgeçmeye başlayınca, tedbir almaya niyetlenmelerinin esbab-ı mucibesi ne ola ki?

Bu esbab-ı mucibe neden ve nereden kaynaklandı ki…

Şimdi efendim;

Duyduk ki, onlara sevgiyle bakan gözlerimizi unutmuşlar, bizlere verdikleri çuval çuval sözleri unutmuşlar.

Millet aç taksir gezerken, kuru ekmeğe talim etme vaziyetlerine düşerken, fırsatçılar, aracılar, çıkarcılar insanımızı soyup soğana çevirirken, paran varsa adamsın, yoksa neye yararsın benzeri isnatlarda bulunurlarken nerelerdeydiniz ey bizleri sevdiğini, düşündüğünü söyleyenler?

Ekonomi belimizi kırarken, Korona, hem sevdiklerimizin canını alıp, hem de her birimizi derinden yaralarken nerelerdeydiniz acaba?

Bu saatten sonra tedbir alındığında,

Ekmek elli kuruşa, peynir on beş liraya, zeytin on liraya, yağın 5 kilosu 30 liraya mı düşecek?

Yoksa maaş ve ücretlere gerçek enflasyon kadar zam mı yapacaksınız?

 

*****

Gıda Komitesi toplanıyor, bu komite yedi yıl öncesinden bu yana var zaten! Erken uyarı sistemi devreye giriyor. Tanzim satış benzeri 2019 yılında saman alevi gibi parlamış, sonra meydan yine fırsatçılara kalmıştı.

Önemli olan fırsatçılara, aracılara, açıkgözlere ne yapılacağı değil mi?

İnsanımız tam anlamıyla mağdur, 2018 yılı Ağustos ayının ortalarından bu yana erken uyarı sinyalleri göndere göndere bir hal oldu!

Bu sinyali alan oldu mu?

Duyan oldu mu?

Ya da gören?

İnsanlar sadece yanmadı, resmen kavruldular, her biri bir tarafa savruldular!

Bu sistem kimi uyaracak!

Bu güne kadar duymayan ve görmeyenleri mi?

Uyarıncaya kadar, neler olacak?

Uyaran uyardığı ile mi kalacak?

Uyarılan geri adım mı atacak?

Şayet geri adım atarsa, cebimizdeki para birkaç şey daha fazladan mı alabilecek?

Ne mi diyelim?

Bekleyelim görelim!

 

*****

Sonra aracılar var! Aracılar bu alanın görünmez ve bilinmez yüzleri.

Aracıları kim denetleyecek!

Kim dur diyecek!

Kim elini uzatırsan yanarsın diyecek!

Kim yapma, etme diyecek?

Bu komisyonların daha önceleri de toplandığı, uyarılar yaptığı biliniyor.

Millet yandım anam diyor

Yanana bir çare diyor!

Yananı gören yok mu diyor!

Yandığınızı gördük, daha ne istiyorsunuz mu denecek?

Her yandığınızda bizi uyarın, biz sizi gördüğümüzü duyduğumuz söyleyelim, siz uyarın, bizde aracıları uyaralım sulh olun gidin, anlamında bir şey mi?

Bilen olmadığı için, tevatürlere kaldık!

Onca zamdan sonra, fırsatçılar etiketlerin başında etiket değiştirme rekorları kırarken Millet yandım Allah dediğinde, erken uyarı sistemi olsaydı, bu zamlar olmayacak mıydı?

İyi olacak iyi diyenlerde az değil. Hadi inşallah diyenlerde çok!

Hafızayı beşer nisyan ile maluldür demişler, pek doğru söylemişler. Akşam ne yediğimizi, dün kime ne söylediğimizi anında unuttuğumuzu yahut unutmuş göründüğümüzü saymazsanız, mesele yok!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR