Prof. Dr. Recep Dikici
Kaçış yoktur
Yakın tarihte eski sağlık bakanlarından Halil Şıvgın’ın ve meşhûr şâir ve hukukçu Yavuz Bülent Bakiler’in vefatı, bana İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin (kuddise sirruh) “Olacakları mutlak olmuş biliniz!” sözünü hatırlattı.
Günümüzde ömürü uzatmak için her türlü tedbir alınmakta ve vitamin hapları kullanılmaktadır. Aslında ücretsiz bir ömür uzatma reçetesi vardır. O da, “ Ölümü çok hatırlamak, ömürü uzatır” hikmetli sözüdür. Çünkü her türlü sıkıntıya düçar olan veya dertlerin hakkından gelemeyen çaresiz kişi, “ Sonunda ölüm vardır, düşünmeye ve dert edinmeye değer mi? veya bu dünyada güçlü insandan hakkımı almaya gücüm yetmiyor, âhirette alırım” derse, en iyi ilacı kullanmış olur.
Bu arada her müslüman, Cennet ve Cehenneme inanır. Cehennemden kurtulmak, Cennete girmek isteyen akıllı kimsenin ölüme hazır beklemesi gerekir. Çünkü Peygamber efendimiz, “Akıllı kimse, kendisini hesaba çekip ölüm için hazırlanan kimsedir” buyuruyor. Bir şey için hazırlanmak, onu sık sık hatırlamakla olur. Hatırlamak ise, hatırlatıcı şeylere bakmakla, onları yapmakla mümkündür. Genel olarak bütün insanlar ölümden gafildir. Bir âyet-i kerimede ise, “Hesap görme zamanı yaklaşmasına rağmen, insanlar gaflet içinde, bundan yüz çeviriyorlar” buyuruluyor (Enbiya, 1).
Dünyanın faydasız zevklerine aldanan, ölümden habersiz yaşar. Yanında ölümden bahsedilince, nefret eder. Peygamber efendimiz, “Kim ölümden nefret ederse, Allah da ondan nefret eder” buyuruyor. Allahü teâlâ da, “Kendisinden kaçtığınız ölüme mutlaka yakalanacaksınız” buyuruyor (Cuma, 8).
Günahlardan kaçıp ibadetlerini yapan kimse, ölümü istemese, ölümden nefret etmiş sayılmaz. Çünkü o kusurlarını telafi peşindedir. Bir kimseye sevgilisi hemen gel dese, o kimse de, yıkansa, tıraş olsa, yeni elbiseler giymekle, sevgilisine hediyeler almakla meşgul olsa, geciktiği için sevgilisine kavuşmaktan nefret etmiş sayılmaz. Yani ölümden hoşlanmamasında mazurdur. Çünkü ölüm için hazırlık yapmaktadır.
Arifler ise, ölümü devamlı hatırlar. Çünkü onlar ölüme her zaman hazırdır. Ayrıca onlar bilir ki, ölüm sevgili ile buluşma zamanıdır. Ölüm, dostu dosta kavuşturan bir köprüdür. Bu köprüden geçmeyen sevgiliye kavuşamaz. Arifler bunun için ölümü severler. Nitekim Hazret-i Mevlana da Azrail aleyhisselama, “Tez gel, haydi canımı çabuk al, beni Rabbime hemen kavuştur” demiştir. Öyle ya, seven sevgilisi ile buluşacağı günü hiç hatırından çıkarır mı, o günün bir an gelmesini şiddetli şekilde arzu etmez mi? Hatta ölümün gecikmesine canı sıkılır. Bir an önce ona kavuşmaya can atar.
Hazret-i Huzeyfe ölüm döşeğinde iken, “Dost ani bir baskınla geldi, pişmanlık fayda vermez. Ya Rabbi, yaşamak hakkımda hayırlı ise yaşamamı nasip eyle, ölüm, hakkımda hayırlı ise, ölüm yolunu bana kolaylaştır” diye dua etmiştir. Müslümanlar da böyle dua etmelidir. Bir zatı çok övdüler. Orada bulunan Resulullah efendimiz, “O kimse ölümü hatırlar mı?” buyurdu. “Ölümden söz ettiğini duymadık” dediler. “Ölümü anmayan değerli olmaz” buyurdu (İ.Ebiddünya). Allahü teâlâ imanla çene kapamayı nasip eylesin
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.