Erol Sunat

Erol Sunat

Konjonktürü en son ne zaman gördünüz?

Konjonktürü en son ne zaman gördünüz?

Konjonktür kayıplarda! Gören, bilen, birkaç ay önce konuşan, bende şurada görmüştüm diyen var mı? Hani bir kayboldu, pir kayboldu derler ya…

Esamisi bile okunmuyor arkadaşın!

Mesela, en son ne zaman gördünüz?

Ve nerede?

Maskeyi taktı, atkıyı sardı, paltoyu da giydi sırtına kalabalıklara karıştı. Kim bilir nerelerde diyenlerde yok değil!

O kaybolmaz, hem kendini, hem izini öyle bir kaybettirir ki, nereden çıkacağı, kime ne yapacağı, kime çarpacağı belli olmaz diyenlerde cabası!

Bazı kavramlar vardır ki, arada kendi unutturur. Hatta öyle bir unutturur ki, adını dahi anmazsınız. Aklınıza getirmezsiniz. Sildik attık dersiniz, lakin ne atılır, ne satılır! Nede bir yerlere çeker gider. Sadece kendini unutturur. Küllerin altına gizler. Sislerin arasına gizlenir!

Bu kavram konjonktür!

Nedir konjonktür?

Geçerli durum. Her türlü durum ve şartın ortaya çıkardığı sonuç!

Kimine göre dalgalanma! Kimine göre dar boğaz! Kimine göre kriz!

Gerçi kriz yok falan deniyor amma, asıl kriz bizde, asıl kriz geçiren bizlerin ta kendisi.

Konjonktür işin edebiyatı gibi de, edebiyat da bu kavram benden değil, bana ait değil, ne yapayım ben böyle itici, sevimsiz, soğuk, donuk, içten pazarlıklı kavramı deyip reddediyor!

Amma velakin, ağızlarda sakız olarak çiğnenmekten bıkılmayan bir kelime olması da düşündürücü değil mi?

*****

Bir ara siyasilerimiz konjonktür bizden yana, bizim yanımızda diye çok kullanırlardı. Dillerinden düşmezdi!

Konjonktür, puslu havaları, sisli havaları çok seven, karışıklıklara , kavgalara, tartışmalara, atışmalara bayılan bir kavram! Hele karışık havalar onun için biçilmiş kaftan!

Yol bulduğu, her şeyi oldukça net gördüğü yolunu ve yönünü kaybetmediği bir ortam!

Virüs bütün varyantlarını toplamış gelmiş! Enflasyon gemi azıya almış! Ne utanması var, ne sıkılması! Ne de çekinmesi! Meydan benim diyor başka bir şey demiyor! Zam deseniz, beni köyümün yağmurlarında yıkasınlar dercesine, yolda, belde, kapımızın önünde, evimizin içinde, köyümüzde, ilçemizde, kentimizde, yıkamaktan ve sırılsıklam etmekten ne bıktı, ne usandı!

Hem öyle bir ıslandık ki, zatürre dahil üşütmekle geçebilecek ne varsa hepsi başımızda!

Grip, nezle bu işin en basiti!

Bütün bunlar konjonktürün umurunda mı?

Değil elbet!

Bugün Ocak ayının son günü, yarın 1 Şubat!

Demirbank olsaydı, o meşhur, “ Demirbank hayırlı günler diler” cümlesini duyup, maziye dalıp giderdik! Keşke diye başlayan cümleler kurar acıyla gülümserdik!

*****

Şubat ayı bakalım nasıl bir hayırlı günler dileyecek! Başta Elektrik faturası olmak üzere, doğalgaz faturası kol kola girip kapımızı çalacaklar! Biz geldik diyecekler!

Onların ardına su eklenecek, kredi kartı borçları eklenecek, diğer adı rutine çıkan, rutine denk gelenler eklenecek!

Şubat beklenecek!

Ne mi olacak?

Konjonktür çarpacak ve bu çarpma elektrik çarpmasından az olmayan bir çarpma!

Bu sefer kime?

Çarpmadan geçmediklerine yani pas geçemediklerine!

Yani, sen-ben, siz-biz yani hepimize birden!

Yıkılmadık ayaktayız diye bir şarkı var ya hani!

Konjonktür hiç bizim yanımızda olmadı! Yanımızda durmadı! Gönlümüzü almadı! Bizden yana neredeyse tek bir adım atmadı!

Nasıl atmadı diye konjonktürü mazur gösterenler olabilir!

Badel harap’ül Basra, yani Basra harap olduktan sonra bir yerlere dokunmuş da ne olmuş derler ya…Aynen öyle…

*****

Ey Konjonktür, hasta olduğumda geçmiş olsun demezsin! Dibe vurduğumda elini uzatmaz, elimden tutmazsın! Düşerken seyredersin! Enkaz altında kaldığımda sırtını dönüp gidersin! Dur desem durmazsın! Dinle desem dinlemezsin! Dost desem değilsin!

Selam almayandan, selam vermeyenden zaten arkadaş olmaz! Hısım-akraba olsan ne, olmasan ne?

Seni gören yok, bilen yok, neymiş efendim, elle tutulmayan, gözle görülmeyen bir şeymişsin!

Hava gibi diyorlar, havan batsın! Ateş gibi diyorlar, bizden beter yan! Yel gibi diyorlar, senide bizim gibi bir savuran olsun! Sel gibi diyorlar, senide bir sürükleyen olsun da aklın başına gelsin!

Var mı bu konjonktürün bir seveni? Tutanı, iyi arkadaştır, ondan bize zarar gelmez diyeni?

Vardır belki de, bu lafları söyleyecek biz değiliz!

Bize felek vurmuş! Dost dediklerimiz, sevdiklerimiz, güvendiklerimiz vurmuş!

Efkârımızdan ne yapacağımızı şaşırmışız! Kime ne diyelim, ne söyleyelim?

*****

2022 yılının ilk ayı biterken, hali pürmelalimiz ortada!

Bizi virüsler, varyantlar ezdi! Enflasyon ezdi!

Zamlar silindir misali öyle bir ezdi ki, zamk gibi yapıştık yere, ne kalkabiliyoruz, ne doğrulabiliyoruz!

Her şey için hasar tespit raporu tutuldu amma, bizler için tutulan bir hasar tespit raporu var mı?

Yok lakin, “-ecek” ve “-acak” diye biten cümleler var!

Gel şu raporu da sen tut konjonktür!

Bari bir işe yara! Raporları da ben tuttum de! Gönlümüzü alanlardan ol!

Birde konjoktürün gözü şöyle kara, böyle kara, kimseye de müdâhene etmez derler! Yalan mı söylerler?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Mayıs

01 Mayıs 2024 Çarşamba 00:02

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR