Prof. Dr. Hüseyin Muşmal

Prof. Dr. Hüseyin Muşmal

Kurt Beşiği Anıtı

Kurt Beşiği Anıtı

Beyşehir çevresinde tarihî alanlardan birisi de hiç şüphesiz Fasıllar bölgesidir. Bu bölge köklü tarihe sahip olmasına rağmen, bugün hak ettiği değeri görememiş, turizme kazandırılamamış ve harabe bir ören yeri olmaktan çıkarılamamıştır.

Fasıllar, Osmanlı döneminde Beyşehir Sancağı'na bağlı 7 kazadan birisi olan Göçü Kebir Kazası’nın merkeziydi. Yakın zamanlara kadar kasaba içerisinde Osmanlı dönemine ait izleri görebilmek mümkündü. Bugün maalesef ki tarihi mezarlık alanında bulunan eski yazılı mezar taşları dışında Osmanlı hatırası bulunmuyor. Biz biliyoruz ki, Osmanlı döneminde Fasıllar halkı çiftçilik ile geçinir, buğday, arpa, çavdar ve afyon eker, iyi üzüm yetiştirir, tiftik keçisi, koyun besler ve iyi ata binerlerdi. Ancak günümüzde Fasılların şöhreti daha ziyade eski çağlarda sahip olduğu özelliklere dayanıyor. Zira burası başka dönemlerde de önemli bir bölge olmakla birlikte Hititler döneminde ait dünyanın en büyük anıtlarından Kurt Beşiği ile Roma-Bizans dönemine tarihlendirilebilecek Atlı Kaya Kabartması ve Lukyanus kitabesi gibi ender tarihî yapılara böğründe taşıyor.

Fasıllardaki tarihi yapıları ziyaret etmek isteyenlerin maceralı bir yolculuğa yolculuğu seviyor olmaları beklenir. Bir yolunu bulup eğer Beyşehir’e ulaşmışsanız, Kurt Beşiğine varabilmek için yönünüzü Seydişehir istikametine çevirdikten sonra yol üzerinde Beyşehir’in enfes Genek Ormanlarını seyrederek ana yolda birkaç kilometre ilerleyince, çok geçmeden Fasıllar tabelasının sizi yönlendirdiği şekilde, ana yoldan sola doğru bir sapak görürsünüz. Bu tali yolu takip ettiğinizde aslında buralarda görmeyi hiç beklemediğiniz muhteşem bir köprü ile karşılaşacaksınız. Bir Alman yapısı olan Bada Köprüsü’nde mola vermenizi tavsiye ederim. Bu çevrede kime sorarsanız köprünün hikâyesini size anlatacaktır. Eğer ışık da uygunsa uçsuz bucaksız Konya ovasını sulayan nazlı Beyşehir Gölü sularının altından yavaş yavaş aktığı, kurbağa seslerinin ve su yılanlarının boy gösterdiği köprünün muhteşem fotoğraflarını çekebilirsiniz. Artık buradan sonra kaybolmayı hiç bu kadar istemediğiniz bir yolculuğa sürükleneceksiniz. Bahçelerin, bağların arasında Beyşehir Çayı’nın bir sağından bir solundan yapacağınız yolculuğu tercih etmişsiniz, yeşilliğin keyfini doya doya çıkartabilirsiniz. Fasıllar Köyü’ne ulaştığınızda hemen köyün üst tarafında bulunan Kurt Beşiği’ne varabilmek için zaten çok kahır çekeceksiniz. İşte siz de o zaman, anıta ulaşmayı başarmış herkes gibi, bir taraftan “Avrupa’da olsaydı bu yapılar, yollarına güller serilirdi” kabilinden iç geçirirken, bir taraftan da “Belki de güzel şeylere ulaşmak bu kadar zor olmalıdır.” felsefesine sığınacaksınız. Nihayetinde bir sürü sitem ve sitayiş arasında anıtı incelerken, hemen karşısında boy gösteren atlı kaya kabartmasını yakından görebilmek için bir an önce vadiyi koşarak geçmeyi hayal edebilirsiniz.

19848825_10156478887683066_2130475531_n.jpg19848924_10156478887693066_1632650220_n.jpg

4.000 yıl öncesine dayanan bir alan olarak çok çeşitli tarihi dönemleri bünyesinde barındıran bu bölge, geçmişte bugün olduğundan çok daha görkemli ve şöhretliydi. Arkeoloji ve tarih dünyasının yakından bildiği Hitit anıtlarının ikisinin Beyşehir’de bulunuyor olması ve iki anıt arasında ilim adamlarının kurmuş olduğu münasebet, Beyşehir’i ilim âleminde bir kat daha şöhrete kavuşturmuştur. Osmanlı döneminde batı dünyasının seyyah ve araştırmacıları tarafından ilim âlemine tanıtılmış olan Kurt Beşiği ile Eflatun Pınar anıtlarının hikâyesi sanki birbirine kavuşamamış âşıklara benzer. Bereketin fışkırdığı yerde, güneş ve hava tanrılarının sembolize edildiği ve 4.000 yıldır dimdik duran Eflatun Pınar anıtına tezat bir şekilde, Kurt Beşiği Anıtı sevgilisine kavuşamamış mecnun gibi asırlardır kupkuru toprağın üzerinde uzanmış yatıyor. Binlerce yıldır ayağa kalkmayı başaramamış anıtın aslı, yağmurun, karın, fırtınanın etkisi altında hayvanların ve insanların tahribine açık bir vaziyette öylece yatarken, taşıdığı ilmi değerine hürmetten olsa gerek, kopyası Ankara'daki müzede ayakta duruyor. Keçileri üzerinde gezindiklerinden şikâyet etmeyi bırakın, ziyaret edenlerin dahi üzerine çıkıp boy boy hatıra fotoğrafları çektirdiği Kurt Beşiği’nin bizleri daha ne kadar ‘sallayacağı’ meçhuldür.

Fasıllarda geçireceğiniz saatler arasında eğer hava kararmışsa geri dönüş yolculuğu için endişelenmeyin. Zaten buranın acar muhtarı Fahrettin Kibar, köye adım attığınız anda, çok geçmeden, nasıl olsa sizi bulacak ve oradan ayrılıncaya kadar size mihmandar olacaktır. İşte, o size, keyifli yolculuğunuz sırasında, 8,5 metre boyunda, 2,5 metre eninde yekpare bir taş üzerine yüksek kabartma olarak işlenmiş, iki tarafında aslanlar duran bir erkek figürünü tasvir eden 72 tonluk anıta neden Kurt Beşiği denildiğini, ballandıra ballandıra anlatıverecektir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Hüseyin Muşmal Arşivi
SON YAZILAR