Modern cahiliye dönemi ve kıyamet

Genelde dünyada özelde ülkemizde çok büyük manevi bunalımların yaşandığı bir dönemde niye böyle bir konuyu seçtiğim merak edilebilir hatta sorulabilir.

Dünya ve ülkemizde yaşanan büyük bunalımlara rağmen Allah(cc)’ın kıyameti neden ertelediği düşüncesiyle bu konu üzerinde durmaya çalıştım.

Şunu özellikle belirteyim; kıyametin ne zaman kopacağını Allah(cc)’tan başka kimse bilemez; ertelediği sözünü de gerçek anlamıyla söylemedim; sadece insanların haline bakınca kıyamet kopması gerektiği düşüncesiyle “erteleme” ifadesini kullandım.

Neden cahiliye dönemi yaşananlarla bugünü karşılaştırdım sorusuna gelince;

Cahiliye dönemi insanının yaptıkları rezaletler insani sınırları aşmış ve herkes bu dönemin sonunun büyük kurtarıcı ahir zaman peygamberinin gelmesiyle sona ereceğini bildikleri için bekliyorlardı.

Son peygamberin zuhur edeceğini Yahudi ve Hıristiyan alimler de biliyor, kendi ahalilerine söylüyorlardı.

Nihayet beklenen peygamber, Efendimiz Hz. Muhammed(sav) karanlıkların üzerine nur ve alemlere rahmet olarak zuhur etti.

Cahiliye döneminde insanlar kurtarıcı son peygamberi bekliyorlardı. Aynı sapkınlıkların misliyle yaşandığı günümüzde son peygamber gelmeyeceğine göre, geriye bir tek seçenek kalıyor o da KIYAMET!

Elbette ki, Efendimiz(sav)’den sonra her dönem peygamber varisleri var olmuş ve olacaklar buna inanıyoruz; ancak, her geçen gün insanlığın sapkınlığı, azgınlığı artıkça artıyor o da ayrı bir gerçek!

Ayrıca, İslam alimlerinin kıyamet alametlerinin yüzde 95’i gerçekleşti açıklamaları kıyametin yaklaştığı düşüncemizi daha da fazla güçlendirmektedir.

Şimdi ana hatlarıyla cahiliye devri ile günümüzü karşılaştırmaya çalışalım:

Bilindiği gibi Cahiliye Dönemi; İslamiyet’in doğuşundan önceki dönemi ifade eden bir terimdir. Özellikle Arap Yarımadası’nda Hz. Muhammed (s.a.v)’in peygamberliğinden önceki toplumsal, kültürel ve dini durumu tanımlar.

Cahiliye dönemi bitti mi, yoksa şekil mi değiştirdi?

Tarih boyunca insanlığın en büyük imtihanı, hak ile batılı ayırt etme mücadelesi olmuştur.

Kur’an’ı Kerim’in “cahiliye” diye adlandırdığı dönem, sadece İslam öncesi Arap toplumunu değil; Allah(cc)’ı unutup hevasını ilah edinen her toplumu tarif eder.

Bu yönüyle bugünün dünyası, biçim değiştirmiş bir “Modern Cahiliye Dönemini” yaşamaktadır.

Eskiden insanlar taş ve tahta parçalarını ilah ediniyorlardı. Bugünse parayı, şöhreti, makamı, ekranı, ideolojiyi… Allah(cc)’a kulluk yerine "nefsine kulluk eden insan tipi" yaygınlaştı.

Diliyle “Allah(cc)’a inanıyorum” diyen nice insan, hayatının merkezine dünyayı yerleştiriyor. Oysa tevhid sadece sözle değil, hayatla ispat ister.

Kadına zulüm bitmedi, biçim değiştirerek zulüm daha da katmerleşti.

Cahiliye Arapları kız çocuklarını diri diri toprağa gömerdi. Bugün o çocuklar, ekranlarda ruhen gömülüyor; kadın, “özgürlük” adına tekrar sömürülüyor.

Reklamlar, diziler, sosyal medya ortamlarında bir nesneye yani mala dönüştürülüyor, aile dağılıyor, sadakat bitmiş, çocuklar sevgisiz büyüyor.

Adına "çağdaş medeniyet" denilen şeyin ardında duyarsız ve köksüz değerlerine yabancı bir nesil yetişiyor.

Adalet her zaman olduğu gibi yine güçlülerin elinde oyuncağa dönüşmüş durumdadır.

Geçmişte güçlü kabile haklıydı. Bugün de güçlü olan devlet, şirket ya da medya istediği kişiyi parlatıyor, istediğini yok sayıyor.

Filistin, Doğu Türkistan, Suriye, Gazze’de mazlumların sesini duyan yok; zulüm sistemleşmiş, güya zulüm; demokrasi, insan hakları maskesi altında yapılıyor.

En acısı ahlaksızlığın normalleştirilmesidir.

Eskiden içki, zina, kumar, faiz cahiliye döneminin en büyük hastalığıydı. Bugün de aynı hastalık var; fark şu ki, artık teşvik ediliyor, alkışlanıyor, sanat adıyla pazarlanıyor. Ahlak bireysel tercih sayılıyor, hak ile batıl ayırt edilmeden karışık bir hayat yaşanıyor.

Cahiliye insanı hurafelerle yaşıyordu, bugün ise insanlar bilgiye boğulmuş, ama hakikatten uzaklaşmış durumda; sosyal medya akışı, bilinçli düşünmenin önüne geçmiş; bilgi var, hikmet yok; söz var, derinlik yok; düşünce var, yön yok…

Bu gidişin sonucu ya kıyamet ya da cahiliye nasıl ki, Kur’an Kerim ve Hz. Muhammed(sav) ile aydınlandıysa, bugün de kurtuluş ancak Kur’an, sünnet ve ilimle mümkündür.

Tevhid yeniden kalplere yerleşmedikçe, insanlık modern köleliğin zincirlerinden kurtulamayacaktır.

Bugün bize düşen; Hz. Peygamber’in (s.a.v) izinde, hakkı haykıran, ahlakı yaşayan ve adaleti savunan bir duruş sergilemektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ali Dutal Arşivi

Sevgimiz felaketimiz olmasın

29 Kasım 2025 Cumartesi 16:20

Cumhuriyet'in 102. yılında Türkiye

09 Kasım 2025 Pazar 22:23

İslamsız Müslümanlık

25 Ekim 2025 Cumartesi 17:45

Namaz-İman ilişkisi

18 Ekim 2025 Cumartesi 00:01

Karma eğitim niye savunulur

10 Ekim 2025 Cuma 18:15

Doktor bilinçli mi gündem yapılıyor?

13 Eylül 2025 Cumartesi 00:01

İnsan kendine nasıl kıyar?

06 Eylül 2025 Cumartesi 00:02

Üniversite mezunu olmak veya olmamak

29 Ağustos 2025 Cuma 17:53

Müslümanlar niye birlikte hareket edemiyor?

23 Ağustos 2025 Cumartesi 00:01