Tarkan Büyükoktar

Tarkan Büyükoktar

Müsaadenizle Beyler…

Müsaadenizle Beyler…

“…Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yârimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen…”

Ne güzel anlatmış Mavi Gözlü Dev… Ne güzel söylemiş, kadının önemini… Ve ne güzel belirtmiş, verdiğimiz önemi…

8 Mart… Dünya Emekçi Kadınlar Günü…

Bir dokuma fabrikasında çalışan 40 bin kadın işçi. 14 saat yerine 8 saat çalışmak isteyen,

Ve grevi engellemek isteyen polisin kundakladığı fabrikada yanarak can veren 119 kadın…

“Dünya Emekçi Kadınlar Günü” diye bir günün var olmasına sebep olan kadınlar…

Ülkemizde ise servis minibüsüne tıka basa doldurulan ve minibüsün devrilmesi sonucu can veren kadınlarımız.

Merdiven altı atölyelerde sağlıksız koşullarda sigortasız olarak çalıştırılan kızlarımız, kadınlarımız…

Cinsel bir obje olarak görülen, tecavüze uğrayan, tecavüzcüsüyle evlendirilmek zorunda bırakılan kızlarımız, kadınlarımız.

Çocukken evlendirilen, çocukluğunu yaşayamadan çocuk sahibi olan ve devlet yetkililerince “masumane” bulunan evliliklere kurban verilen kızlarımız, kadınlarımız…

Boşanmak istediğinde öldürülen, sevdiğine varmak istediğinde dövülen ve bir şekilde incitilen kızlarımız, kadınlarımız… 

Dünyanın her yerinde -ve ne yazık ki ülkemizde biraz daha fazla- kadınlarımız ezilmekte… Hor görülmekte. Yurdumuzda kadın ne yazık ki hala birey olarak görülememekte…

Evde kocasından, ağabeyinden, babasından, çocuğundan. İşte patronundan çekmekte kadınlarımız…

Peki, bu durumun sorumlusu kim?

Kadınları her fırsatta ezmeye, üzerlerinde baskı kurmaya, taciz etmeye çalışan erkeklerde mi?

Yoksa kişiliğini, karakterini ortaya koymakta zorlanan hakkının, gücünün farkında olmayan, gücünü etkin bir şekilde kullanamayan kadınlarda mı?

Kanaatimce asıl sorun kadınlarımızdadır. Çünkü sessiz insanın üstüne gitmek, ezmeye devam etmek insanın doğasında, egosunda vardır. Ama bir insan -kadın veya erkek fark etmez. Haklarının ve gücünün bilincinde olarak sorgularsa, hakkını arayıp gücünü kullanırsa emin olun karşısında hiçbir güç duramaz.

Tüm toplumlardaki değişmelere ve devrimlere bakın. Kadın hareketinin etkisini göreceksiniz…

Önemli olan kadınlarımızın aydınlamasıdır. Aydınlanma ile güçlerinin farkına varmalarıdır.

Ne yazık ki toplumun yarısı olan kadınların dünyasının sınırı erkek egemen bir anlayışla çizilmektedir. Hal böyle olunca da kadınlarımız baskılanmakta ve ezilen cins olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadınlarımız bu sınırların belirlenmesinde ne kadar belirleyici olabilirlerse, bu sınırlar ortaya çıkarken ne kadar güçlerini ve haklarını ortaya koyabilirlerse toplumun gerçek yarısı olabileceklerdir…

Kadın aydınlanmasının erkek egemen toplum düzenlerinin gölgesinde kalmış olması sebebiyle, toplumun kadınları ve bununla birlikte insanlığın bütü­nünü aydınlatan bir kaynağı olamamıştır. Bu nedenle, bir toplum tarihinde pek çok devrim ve değişiklik gerçekleşirken kadınların durumunu değiştirecek, iyileştirecek bir gelişme göstermemesi tartışmasız bir gerçeklik olduğu kadar üzücüdür de… Toplum düzenleri devrimci biçimlerde değişirken, kadın kitlelerinin değişimleri hep dolaylı ve sınırlı olmuştur. Bunu düzeltecek olan ise kadın politikaları ve kadınların örgütlü dayanışmalarıdır. Kadının değerini, gücünü, haklarını önemseyen politikaların benimsendiği bir toplum ve o topluma örgütlü dayanışmalarıyla, haklarını savunmalarıyla yön veren kadınlar olmalıdır. Bu husus ezilen kadınların haklarını savunmaları ve güçlerini ortaya çıkarmaları için son derece önemlidir.

Kadınlar olmadan hiçbir toplum değişemez, gelişemez. Kadın olmadan devrim olmaz… Bu yüzden örgütlü bir şekilde toplumun her kesiminde, her örgütünde aktif rol alarak seslerini duyurmaları gereklidir, diye düşünüyorum…

Kadınlarımız toplumsal olaylardaki duruşlarıyla, ülkeyi, kenti ve sivil toplum kuruluşlarını yönetmek söz konusu geri planda durmamalıdır, diye düşünüyorum…

Erkeklere “Müsaadenizle beyler; bu örgüte, bu topluma kadın eli değmesi gerekiyor” diyebilmeleri gerekmektedir.

Kadın eli değen örgütlerde çalışmak ve kadın eli değen toplumlarda yaşamak dileğiyle tüm kadınlarımızın “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”nü kutluyorum… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Tarkan Büyükoktar Arşivi
SON YAZILAR