Artık kimse davaya inanmıyor, çünkü herkes kendi cebine çalışıyor.

Bir zamanlar “dava” deyince gözleri parlayanlar vardı. Uğruna fedakârlık edilen, bedel ödenen, geleceğe dair bir umudu içinde barındıran kelimeydi bu. Şimdi ise “dava” sadece bir etiket, bir reklam kampanyası, bir koltuk bileti. Ne uğruna yola çıkanlar kaldı ne de o yolun nereye çıktığını sorgulayanlar. Herkes tek bir şeyi düşünüyor: Ben buradan ne koparırım?

Artık ortada ne dava var, ne de o davaya gerçekten inananlar. Varsa yoksa çıkar hesapları, güç oyunları, ve yüze yapıştırılmış samimiyetsiz maskeler.

“Dava” artık yoksulların alın teriyle beslenen zenginlerin yeni kılıfı.

“Dava” artık her seçim öncesi vitrine çıkarılan ama ertesi gün depoya kaldırılan bir vitrin mankeni.

“Dava” artık birilerinin kariyer planında basamak, başkalarının yıkılmış hayallerinin enkazı.

Bir dava varsa bile, başında oturanın tek derdi o davayı nasıl kendi lehine kullanacağı. İdeolojiler çürüdü, ilkeler buharlaştı, sadakat sadece maaş bordrosuna kaldı. Yalaka çoğaldı, yoldaş azaldı. Gerçekleri söyleyen dışlandı, susanlar terfi etti. Dava diyerek başladılar, ama sonunda kasalarını doldurdular. Halkın inancını, gençlerin umudunu, geçmişin fedakârlığını çaldılar!

İnananlar sustu, menfaatçiler konuşuyor. Kurulan her cümle samimiyetsiz, atılan her adım hesaplı. Bugün bir “dava adamı” denildiğinde kimsenin aklına idealist biri gelmiyor; herkes torpille gelen müdürleri, koltuk sevdalılarını, üç kuruşluk çıkar için her şeye razı olanları düşünüyor. Ne acı!

Gerçek dava sahiplerini çoktan harcadılar. Çünkü dürüstlük onların kirli düzenine uymuyordu. Şimdi mikrofonlar dalkavuklara, kürsüler kifayetsiz muhterislere emanet.

Dava falan kalmadı. Onu önce sattılar, sonra da üzerine beton döktüler. Geriye sadece birkaç slogan, boş nutuklar ve hayal kırıklıkları kaldı. Ama hâlâ umut edenler varsa bir not düşelim:

Bir dava, içinde adalet yoksa sadece bir çetedir.

Bir dava, samimiyet olmadan yalandan ibarettir.

Ve bir dava, halkını değil kendini yüceltiyorsa çoktan bitmiştir zaten.