Barbaros Ulu

Barbaros Ulu

Dertler Ülkesi Türkiye

Dertler Ülkesi Türkiye

Deprem, sel, çığ düşmesi, toprak kayması gibi doğal afetler; bina çökmesi; terörle mücadele, Suriye'ye operasyon; tren, uçak kazası, kadın cinayetleri gibi nedenlerden dolayı son yıllarda ülkemizde ölümler, yaralanmalar eksik olmuyor. Bu yüzden siyasilerin ağzından ve sosyal medya kullanıcılarının paylaşımlarından aşağıdaki mesajların benzerlerini çok duyar ve okuruz:

 

"Başın sağ olsun Türkiye'm!", "Başımız sağ olsun!", "Milletimizin başı sağ olsun!"

"Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.", "Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralı askerlerimize şifa diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun!"

"...şehit düşen kardeşlerimizin mekanı cennet olsun.", "Ruhunuz şâd, mekanınız cennet olsun!"

 

Yaşadığımız coğrafyanın zorluğundan ve bu coğrafyaya ayak uyduramadığımızdan mıdır?

İzlediğimiz siyasetin yanlışlığından ve iş bilmez, işinin ehli olmayan insanlarla çalıştığımızdan mıdır?

İşimizi düzgün yapmadığımızdan mıdır?

Doğal afetlere olması gerektiği gibi hazırlanmadığımızdan mıdır veya doğal afetlerin her türlüsüne nasıl yaklaşacağımızı iyi analiz edemediğimizden midir?

Derinlemesine düşünüp doğru adım atmadığımızdan mıdır?

Yeterince istişare etmediğimizden, şeffaf ve hesap verebilir olmadığımızdan mıdır?

İç ve dışta açık ve sinsi bolca düşmanımız olduğundan mıdır?

Ağır ve hantal devlet yapımızdan veya bürokrasinin işini düzgün yapmadığından mıdır?

İktidarı ve muhalefetiyle acı ve kederde ve milli meselelerde hemfikir olamadığımızdan mıdır?

Başımıza gelenler bir ihmal ve ihmaller zincirinin bir sonucu mudur?

 

Bu ülkede yüzümüz gülmüyor bir türlü. Durmadan ya deprem veya bina çökmesi sonucu göçük altından insanlarımızın bedenini canlı veya cansız olarak çıkarıyoruz, polis ve askerimizi teröre kurban veriyoruz, Suriye bataklığı zaman zaman askerimizi yutuyor, çığ altında insanlarımız kalıyor, onları kurtarmaya gidenler de geri dönmüyor, kadın cinayetleri    -aslında insan cinayetleri- hiç eksik olmuyor. (Kadın cinayetleri diye diye son yıllarda kadınların işlediği erkek cinayetleri de baş göstermeye başladı) Taciz olayları zaten hiç eksik olmaz bu ülkede. Türü ne olursa olsun bu ülkede durmadan insan kaybediyoruz.

 

Ne yapacağız bu durumda? Bu coğrafyanın kaderi deyip başımıza gün aşırı gelen ölüm ve şehit haberlerinden sonra başsağlığı…kanları yerde kalmayacak…yaralar sarılacak mesajları yayımlamaya ve paylaşmaya devam mı edeceğiz? Eskiden olsa başımıza gelenlerin çoğuna -ateş düştüğü yeri yaksa da-  “takdiri ilahi” der, acıları paylaşırdık. Ama şimdi öyle bir çağda yaşıyor, öyle bir dönemden geçiyoruz ki hemen hemen her şeyin sorgulandığı ve hiçbir şeyin gizli kalmadığı bir dönemi yaşıyoruz. İnsanımızın aklına bu işte bir ihmal var mı sorusu geliyor.

Elbette yaşadığımız coğrafyanın zorluğu vardır. Ama burada yeni yaşamaya başlamadık. 1071’den beri biz bu topraklardayız. Tecrübe dersen fazlasıyla var. Geçmişten günümüze yaptığımız hatalardan fazlasıyla ders çıkarmamız ve şu ana kadar dayak yiye yiye dayak atmayı, en azından dayak yememeyi öğrenmemiz gerekirdi.

 

Şu ya da bu şekilde insanlarımız ölmeye veya şehit vermeye devam edeceğiz. Bu millet dertlerle yoğruldu. Söz konusu vatan ise acısını içine atar, gerekirse ölüme gider. Ama her şeyin sorgulandığı bu dönemde birlik ve beraberliğe daha çok ihtiyacımız var. Özellikle ulusal meselelerde, kenetlenildiği takdirde gelen şehit haberlerini hazmederiz. Bunun için emir komuta zincirini elinde tutanların kamuoyu desteğini arkasına alması lazım. Bunun yolu da şeffaflık, paylaşım, istişare, eleştiri ve önerilere açık olma ve insanımızın her bir düşüncesine değer vermekten geçer. İktidarın muhalefete, muhalefetin iktidara saldırmayı ve atışmayı bırakması lazım. Özellikle dış politika ve Suriye meselesi iç malzeme yapılmamalı.

 

2011’den beri iç meselemiz olan Suriye sorunundan nasıl ve ne şekilde kurtulabilir ve karlı çıkarız başlığı altında, tarafların dile getirdiği her türlü seçenek üzerinde samimiyetle kafa yorulması gerekir. Bu yapıldığı takdirde politikamız yanlış olsa, yine şehitler vermeye devam etsek bile kimse kimseyi suçlamaz… Dışarıda başarılı olmanın yolu, geride barışı sağlamakla olur. Bu sağlanmadan her kafadan bir ses çıkar. Bu da amaca hizmet etmez, gücümüzü zayıflatır. Unutmayalım ki bizi dertler değil, birbirimize güvensizliğimiz yıkar.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Barbaros Ulu Arşivi
SON YAZILAR