Muhammet Yavaş

Muhammet Yavaş

Konya kışa hazır mı?

Rüzgârın şehre taşıdığı ilk soğuk nefesle birlikte Konya, yavaş yavaş kışın eşiğine geliyor. Güneş, artık sabahları geç doğuyor; akşamlarıysa aceleyle çekiliyor ufuk çizgisinin ardına. Şehrin geniş caddelerinde yürürken yüzünüze vuran ayaz, “hazır mısınız?” diye soruyor sanki…

Kış akşamları Konya’da bir başka olur. Sokak lambalarının sarı ışığı karla buluştuğunda şehir sessiz bir şiire dönüşür. Sıcak çaydan yükselen buhar, semaverin başında uzayan sohbetlere karışır. Bu sohbetlerde muhabbeti bulmak gerekir. Evin içinden gelen tandır ekmeği kokusu, dışarıda üşüyen insanın içine işler.

Ama bir yandan da akla şu soru gelir: Konya bu kışa gerçekten hazır mı?

Belediyeler, yolları ve kaldırımları buzlanmaya karşı tuz stoklarıyla mı bekliyor? Barajlardaki doluluk oranı, şehrin su ihtiyacını karşılayacak mı? Sokakta yaşayan canlar için yeterli barınak yapıldı mı? Kış yalnızca manzarasıyla değil, sorumluluklarıyla da gelir çünkü.

Kış akşamları, şehirdeki dayanışmayı ölçer aslında. Kimi evinde sobanın başında huzurla oturur, kimi aynı şehri paylaşsa da aynı sıcaklığa sahip değildir. Bir komşunun kapısını çalıp “Bir ihtiyacın var mı?” demenin mevsimidir kış.

Konya’nın soğuk gecelerinde rüzgâr bazen Selçuklu sokaklarını gezer, taş duvarlara çarparak yankılanır. Ama o soğuk havayı sıcacık yapan şey, insanın içindeki paylaşma isteğidir.

Kışa hazır olmak sadece mont giymekle, lastik değiştirmekle olmaz; kalbi de ısıtmak gerekir.

Şimdi şehrin ışıkları birer birer yanarken, belki de en güzeli bir bardak çay alıp pencereden dışarı bakmaktır. Çünkü kış, Konya’da sadece mevsim değil, bir ruh hâlidir.

SARARAN SAKAL VE KARARAN HAYAT

Sakallar sarardı, ey ömür, güz mü geldi?

Hayat sanki karardı, ruhum bedenimden usandı.

Yaşamıyor gibiyim, sadece bir gölgeyim,

Ruhlar ne yapıyorsa, ben de aynısını yapıyorum, bil ki.

Bazen anlamsız gelir bu dünya telaşı,

Hele ki seni düşününce artar sancısı.

Hatırlarım o zaman sevginin yetmeyeceğini,

Ve o soğuk gerçeği, paranın önemini.

Aşk bir rüya belki, maddiyat bir duvar,

Duvara çarpan her hayal, kalbimde iz bırakır, kanar.

Yorulurum bazen, çok yorulurum düşünmekten,

Bu acı denklemi, bu kâr-zarar hesabı bitmez.

Bir girdap içinde dönüyor zihnim, yorgun,

Ne gücü var sevdanın, ne de ömrün umudu dolgun.

Bir nefeslik ara verip, yine başlar koşu,

Bu anlamsızlık, bu yorgunluk, hayatın en zorlu meşgalesi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Muhammet Yavaş Arşivi

Konya’ya artık gelsin!

05 Kasım 2025 Çarşamba 00:03

Ne olacak böyle?

29 Ekim 2025 Çarşamba 00:06

Gündemi meşgul etmeyin!

07 Ekim 2025 Salı 13:08

Gaz pedalına değil, kurallara basın

23 Eylül 2025 Salı 23:29

Görünenin ötesinde ne var?

02 Eylül 2025 Salı 17:51