İbrahim Talha Bayburt

İbrahim Talha Bayburt

Vicdan mezarlığı

Vicdan mezarlığı

Birileri bir yerlerde ölüyor. Hem de öyle sessiz, öyle sıradan ki... Artık haber bültenlerinin üçüncü dakikasında geçiyor adı: Filistin. Sosyal medyada birkaç saatliğine gündem oluyor, sonra yeni bir dizinin fragmanı ya da ünlü birinin saç modeliyle yer değiştiriyor. Öte yanda Doğu Türkistan… Çin’in bastırılmış harflerinde çığlık çığlığa kaybolan bir halk. Ne isimlerini doğru telaffuz edebiliyoruz, ne yaşadıklarını umursuyoruz. Ama her seferinde "Biz Müslümanız", "Biz insanız" diye ortalıkta dolaşıyoruz ya, işte orada başlıyor ikiyüzlülüğümüzün dansı.

Kim neyi kaybetti bilmiyorum ama şu kesin: Biz en çok vicdanımızı kaybettik. Öyle derin bir kayıp ki bu, ne DNA testinde bulunur ne de gözaltında kaybedilen bedenler gibi bir mezarı vardır. Kaybettiğimiz şeyin adı “insanlık” ve biz onu aramıyoruz bile. Çünkü konforlu cehaletimizin kucağında öyle güzel uyuyoruz ki, ne bir Filistinli çocuğun parçalanmış bedenini görebiliyoruz, ne Uygur Türkü bir kadının tecavüze uğrarkenki çığlığını duyabiliyoruz.

Batı’nın ikiyüzlü demokrasi yalanlarını ezberledik zaten! “İnsan hakları” dediler, ama insanı seçerek sevdiler. Ukrayna’da bir çocuk ağladığında manşet oldular, Gazze’de çocuklar toprağa gömülürken sessizliğe gömüldüler. Çünkü ölen çocuk sarışın değilse, mavi gözlü değilse, ‘medeni’ sayılmıyor.

Ama asıl sorun Batı değil. Asıl sorun biziz. Tüm bu olup bitene karşı suskunluğumuz, ekran başında iki gözyaşıyla kendimizi temize çekişimiz. “Çok üzülüyorum ya…” deyip sonra bir dizi platformunda favori dizimize geçişimiz. Dua ile yetinip eylemsizliğe sarılışımız. İşte bu yüzden diyorum: Artık cesetler değil, vicdanlar kokuyor.

Doğu Türkistan’da milyonlarca insan, kimliklerinden ötürü toplama kamplarında işkence görüyor. Zorla asimile ediliyor, çocukları ellerinden alınıyor. Bizse ne yapıyoruz? Kınama. En büyük eylemimiz bu: Klavyeden dökülen üç-beş öfke dolu kelime.

Hayır, yeterli değil. Sustukça suç ortağıyız. “Ben ne yapabilirim ki?” bahanelerinin arkasına saklanma artık. Bu dünyada suskunluk da bir tercihtir, ve o tercih her zaman zalimin yanındadır.

Bu çağda ölen sadece insanlar değil, ölen şeyin adı vicdan! Ve ne acıdır ki cenazesine bile katılmıyoruz.

Eğer hâlâ kalbin çarparken bir çocuğun öldüğü yerde susuyorsan, senin kalbin değil, bir et yığınından ibaret olan cesedin çalışıyordur.

Uyan artık!

Uyan ki geç kalmayalım insan olmaya...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Talha Bayburt Arşivi
SON YAZILAR