Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Yaş Meyve ve Sebze Fiyatı Aşırı Mı?

Yaş Meyve ve Sebze Fiyatı Aşırı Mı?

Gıda le ilgili o kadar çok araştırma, rapor, uygulama ve tavsiye var ki bunların ne kadarı yerinde ve zamanında uygulanıyor bilinmez. Buna rağmen israf alabildiğine devam ediyor.

Tarım ve gıda da İSRAF; genelde az gelişmemiş ülkelerde hasat ve hasat öncesi uygulamalarda, gelişmiş ülkelerde ise hasat sonrası (depolama, dağıtım ve de özellikle de tüketim) safhalarda yapılmaktadır. Garibim fakir ülkeler daha hasada geçmeden imkânsızlıklar ve teknoloji noksanlığı ile israfa başlıyor. Gelişmiş ülkeler ise önce doyuyor, sonra da pek umursamıyor görülüyor. Zira fakirler daha çok zenginler için üretiyor. Araştırmalar bunu böyle gösteriyor.

Durum bu da bir gün fakirlerin de zenginler için üretmez ise ne olur. Garibim fakir “ürettiğimi benden daha çok ağzından burnundan gelircesine tüketiyorsun sonra da şikâyet ediyorsun, bundan sonra ne halin varsa gör, ben sadece kendim için üreteceğim” derse ne yapabiliriz, bir düşünelim.

Öte yandan ziraatı ve ziraatçıları tenkit etmek için bazıları “bir gemi dolusu buğday (veya herhangi bir ürün) veriyoruz bir otomobil (veya herhangi bazı elektronik malzeme) alıyoruz” diyorlar ya, işte buna çok bozuluyorum. Sıcak soğuk demeden üreten, gece gündüzü olmadan tüketiciye ulaştırmaya çalışan nakliyatçıyı, kabzımal, halci, pazarcı vs. küçük görenlere. “Parasını veriyorum, istediğim gibii tüketir, istediğimi de söylerim” diyerek böbürlenen bazı tüketici ve de tüm bunları istismar eden MEDYAYA; aklınızı başınıza alın, derim. Habercilik adı altında toplumu ve üreticiyi galeyana getirmek hangi vicdana, sırf bedelini ödediği için gıdayı ve sektörü küçümsemek hangi akla sığar.   

Her üretici kesimin sıkıntılar vardır ancak tarımsal üretimdeki sıkıntılar, risklerin tabiat şartlarına da bağlı olması sebebiyle daha fazladır. Özellikle meyve-sebzede, her kademede üretim ve pazarlama daha zordur. Çünkü yaş meyve-sebzeler günlük hasat edilip pazara sunulmak zorundadır. Aksi halde ürün kalitesinde düşer ve ciddi kayıplar (fire) söz konusu olur.  

Piyasadaki riskler ve belirsizlikler ürün fiyatlarında dalgalanmalara yol açmakta ve mevsimsel olarak doğru fiyat tespit edilememekte, bu da üretici ve tüketiciler üzerindeki baskılara sebep olmaktadır. Haksız kazançlar elbette EVET diyemeyiz ancak kimin evinde kışın ortasında dahi yaş meyve-sebze eksik. Diyeceksiniz ki “parası olan yiyor”. Öyle de olsa üretici, nakliyatçı, kabzımal, market-pazarcı parası olana değil, an ve sağlık için tüm topluma GIDA sunmak için koşuyor.

Üretim zor iş, tüm dünyada zirai üretimden kaçış, kentlere göç (sığınma) büyük problem. Bu gidişle yukarıda bahsettiğim “üretimi kendim için yaparım” anlayışı ihtimal dâhilinde. Bir konuda yorum yaparken olayları etraflıca muhakeme etmek durumundayız. Bu görüş tarım sektöründe daha da geçerli. Ülkemde 2000 yılında yaş sebze-meyve üretimi 35 milyon ton iken bugün neredeyse 45 milyon tona çıkmış ve az da olsa sapmalar dışında tüketime sunulmuş hatta 1.5 milyar dolar olan ihracat değeri 5 milyar dolara yükselmiş. Bu nasıl inkâr edilir, bunu yok sayanlara ne denir bilemem.

Fiyatlandırmalara gelince, Antalya’dan kilogramı 2 TL ye çıkan domates, pazarda veya markette (tüm aracı, nakliye, vergi, kar payları, fire dâhil üçe katlanarak tüketiciye sunulabiliyor. Bu hafta özellikle Pazar ve market fiyatlarını araştırdım domates ortalama 5/kg a satılıyordu. İstanbul gibi büyük şehirlerde fiyatlarda 2-3 TL oynamasını uzmanlar mesafe, fire, dükkân kiraları ve ürünün kalitesine bağlıyorlar. 1-2 TL/kg de bazı haksız kazançlar söz konusu olabilirse de buna da ne denir bilemem.

Özetle ziraat ve ziraatçı, bizim can dostumuz. Her kesim dikkatli, saygılı ve itinalı olmalıdır.

Saygı ve muhabbetle, sağlıklı ve bereketli günler dilerim.

    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR