Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Kimi davuluna vuruyor, kimi kasnağına

Kimi davuluna vuruyor, kimi kasnağına

Dış politika ile ilgili ağzı olan konuşuyor. Bu konular derin ve ciddi bir uzmanlık alanı olduğu halde, rahmetli anamın söylediği gibi; kimi davuluna vuruyor, kimi kasnağına.
20 Ekim Tarihli, İkinci İsrail mi Kurulma İsteniyor başlıklı yazımda; “Osmanlıya yıkmak için I. Dünya savaşını başlatan mantık ile İsrail’i kurmak için II. Dünya Savaşı başlatan mantık aynıdır demiş” ardından da “Şimdi de yapılmak istenen Kuzey Irak ve Suriye’de ikinci İsrail yani Kürt devleti kurulmak için midir”, diye sormuştum.
Mevcut durum o kadar ortada, net ve açık ki, anlamak için Arap olmaya gerek yok. Taraflardan biri olan Kürt politikalarına destek vermek niyetiyle uluslararası güçler, değişik argümanlar kullanarak, Türkiye ye boyun eğdirmek için Kobani’yi bahane ederek saldırılarda bulunuyor. Büyük Kürdistan bir yandan birilerinin salyalarını akıtırken, öte yandan ABD, AB ve de Güneyli komşularımıza her gün politika değişikliğine götürüyor. Oyun içinde oyun, her gün kural değişiyor, ahmaklar da seviniyor. 
Bütün çabalar Kobani’nin düşmemesi üzerine, Kobani’nin düşmesi, Rojava modelinin büyük bir yara alması demektir. Bunun için Kürt siyaseti; 6-7 Ekim olaylarını başlattı. Şiddeti yeniden siyaset aracı kılmak üzere başlatılan bu olayların temelinde, Türkiye’nin IŞİD’e karşı politika üretmesini zorlamak için PKK sorununun Türkiye’ye taşınma düşüncesinin yaygınlaştırılması vardır. 
Türkiye’nin PKK/PYD koalisyonu desteğine zorlanması, ABD-Almanya-İngiltere işbirliği, İsrail’in mevcut durumdan memnuniyeti, Suriye-Irak hattında çaresizliği, İran’ın mezhepçiliği öne çıkarması ve Arap âleminin boyun eğdirilmesi; tüm bunlar bir çerçevede ele alınırsa, esas senaryonun Ülkemiz üzerine yazıldığı açıkça ortaya çıkıyor. 
Türkiye üzerine bu senaryoda yazarların “Kürtlere etnik milliyetçiliğe dayalı bir rol üstlenmelerini” öne çıkarsalar da, şuna inanın ki, bu oyunun sonunda yarayı yazanlar alacak ve bu politikadan Türkiye, bölge ülkeleri ve etnik milliyetçiliğe karşı kardeşlik planları çerçevesinde güçlenerek çıkacaktır. 
Etnik milliyetçiliği savunanlar, olaylara yüzeysel bakışın ve yılların psikolojik baskısının verdiği geçici memnuniyet size ebediyen verilmeyeceği gibi bilesiniz ki bunun acısı çökecek; baskılar, yıldırmalar, bombalar, ölümler, gözyaşları ve çaresizlik üzerinizden eksik olmayacaktır.   
Afganistan ve Irak işgalini, Mursi’nin düşürülmesi destekleyen uluslarası aktörler, Esed rejiminin devam etmesi için bölgeyi dünya kamuoyunda bir siyasi cazibe merkezi yaparak ve PKK/PYD üzerinden Kuzey Kürdistan devletinin kurulması üzerine bölgede güç dağılımı peşindeler.
Kuzeyde Rojava koridoru ile Kuzey Irak petrolüne de el koymuş olacaklar değil mi? ABD ye dert mi ki, Müslümanlar birbirine düşmüş, etnik milliyetçilik ve mezhep kavgasına girmiş, birbirini kırıp geçiriyor. Rojova’yı vadedenler size merhamet duyup sizlere bağımsızlık veya özerklik hayalinizi gerçekleştirmek üzere yardıma koşuyor. Öyle ise neden kendisi girmiyor da; ya Türkiye’yi akan kanı durdurmak üzere bölgeye davet ediyor. Bu davet bölgede kan davasının sürmesine davet projesi değil mi? 
Üç senedir Halep, Şam Hama ve Humus ta Müslüman Sünni, Şii, Arap, Türkmen, Kürt kanı akıyorken ortada olmayanlar bakıyorsunuz diğerlerini, kan içici Esed’i görmeyip birden bire yeni projelerle Kürt dost kesiliyor, Rojavada kendi kontrollerinde seküler bir devlet kurmaya çalışıyorlar. 
Kobani’ de ilan edilmeye çalışılan seküler bir kanton devlet kurma mücadelesi; kardeşlik ve komşuluk haklarına ihanet, emperyalizm, despotizm ve işbirlikçiliğin bölgede meşru kılınmasına davet demektir. 
Ey Kürt kardeşim; bunda sizin çıkarınız ne ola, girmeyiniz bunlarla kol kola, acısı sonunda gelir bizi bulur, o zaman bizde de nasıl bir tepki olur. 
Türkiye Suriye ve Irak’ı Kürt meselesi ile içeride boğmak için fırsat kollayanlar bilesiniz ki; 
Hem cephe daraltıyorlar, hem de Müslüman azaltıyorlar.
Bunu da unutma ki “Önünden gelen oktan korunmak kolaydır, fakat arkandan atılan mızraktan korunamazsın”. Değişik zeminlerde ve yerlerde denenen uygulamalar bu sefer de kursaklarında kalsın ve tarihi derinliğe dayalı anlamlı dostluğumuz katlanarak artsın dileğiyle;
Allah’a emanet, hayra muhatab olunuz, efendim.

               
      

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR