
Ali Korhan Bülbül
Mesleki eğitim üzerine düşünmek: Meslek ve eğitim
Bugün eğitim sistemimizi tartışırken sıkça gözden kaçırdığımız hayati bir alan var: mesleki eğitim. Mesleki Eğitim yalnızca para kazanmak, iyi bir refah elde etmek ya da yüksek saygınlığa sahip olma adına yapılan bir eğitim faaliyeti değildir.
Aksine mesleki egitim bir toplumun üretim gücünü belirleyen, istihdamı daha dengeli hale getiren ve üretim becerisine sahip insanları topluma kazandıran temel bir egitim şeklidir. Bir ülkenin gelişmesi ve ürettiği ürünleri ihraç edebilmesi mesleki eğitime önem vermesi gerekir. Mesleki eğitim: gelişmenin, ekonomik kalkınmanın ve toplumsal refahın teminatıdır. Kalıcı ve sürdürülebilir kalkınma ancak mesleki eğitime verilen önemle anlam kazanır. Ayrıca mesleki eğitim istihdam açığını ortadan kaldırır ve ekonomi üzerinde doğrudan pozitif bir etki yaratır. Özellikle istihdam açığının mesleki eğitimle kapatılması hem enflasyonun düşmesine hem de toplumsal refahın eşit oranda atmasını sağlar. Bu yüzden mesleki eğitim bir “Memleket Meselesi” olarak düşünülmelidir.
Meslek ve Statü İlişkisi: Zihinsel Dönüşüme İhtiyaç
Türkiye’de uzun yıllardır süregelen bir anlayış, mesleki eğitimi “başaramayanların gittiği yer” olarak kodladı. Toplumun bilinçaltına yerleşmiş bu hiyerarşik bakış açısı, akademik eğitimi “asalet”, meslek eğitimini ise “zorunluluk” olarak görme eğiliminde. Oysa gelişmiş ülkelerde meslek sahibi olmak, teknik donanım ve pratik beceri gerektiren saygın bir uğraştır. Almanya gibi ülkelerde mesleki eğitim, üniversite eğitimiyle eş değer sayılır ve iş gücü piyasasında yüksek saygınlığa sahiptir. Türkiye’de de benzer bir zihinsel dönüşüm olmadan, mesleki eğitimde nitelikli bir sıçrama beklemek mümkün değildir. Mesleki egitime verilecek değer memleketin gelişim ve değişimine katkı sağlayacaktır.
Meslek Lisesi Memleket Meselesidir
Bu önemli söz, yalnızca bir slogan değil; ülkenin üretim kapasitesi ve ekonomik bağımsızlığıyla doğrudan bağlantılı bir gerçeği ifade eder. Bir toplumun teknolojide, tarımda, sanayide ve altyapı alanlarında gelişebilmesi, nitelikli teknik insan gücüne bağlıdır. Ne yazık ki Türkiye’de pek çok meslek lisesi, gerekli teknik donanımdan ve güncel içeriklerden yoksun durumda. Öğrenciler teorik bilgiyle sınırlı kalmakta, iş piyasasının taleplerine karşı yetersiz bir şekilde mezun olmaktadır.
Üstelik öğrencilerin bu okullara gönderiliş nedeni genellikle “başarısızlık” olarak kodlandığından, daha en baştan özgüven yitimi başlamaktadır. Bu kısır döngüyü kırmak için sadece müfredat değişikliği değil; mesleki eğitime yönlendirilen bireylerin toplumsal algı düzeyinde desteklenmesi gerekmektedir. Toplumsal algı düzeyinde bir değişim sağlanamıyorsa eğitim ve öğretim süreci içinde öğrencilerin desteklenmesi ve yönlendirilmesi gerekir. Okul-Sanayi işbirliği, sanayi ve ticaret odaları vb. Kuruluşların mesleki eğitimle ilgili okullara gerekli teknik desteği sunması gerekir. Ayrıca mesleki egitime katılan her öğrencinin kanunlar çerçevesinde özlük haklarının korunması ve ekonomik anlamda desteklemeleri gerekir. Böylece “meslek lisesi memleket meselesi” temasıyla hem ülke kalkınır hemde nitelikli iş gücü piyasası doğmuş olur
Ekonomik ve Sosyal Kalkınma İçin Anahtar: Mesleki Eğitim
Bugün işsizlik oranlarının yükselmesi, üniversite mezunlarının mesleksiz olarak hayata atılması ve piyasada kalifiye eleman eksikliği gibi çelişkili tabloların ortak kaynağı, mesleki eğitime gereken önemin verilmemesidir. Mesleki eğitim yalnızca bireysel bir kariyer yolculuğu değil; aynı zamanda ülke ekonomisinin lokomotifidir. Nitelikli iş gücü, yerli üretimin kalitesini artırır, ithalat bağımlılığını azaltır ve milli kalkınmanın önünü açar.
Ayrıca meslek sahibi bireylerin istihdama katılması, sosyal aidiyet duygusunu güçlendirir. Gençler işsiz kalmadıkça, aidiyet krizine düşmez, toplumla bağları kopmaz. Böylece sosyal patlamaların, umutsuzluk sarmalının ve toplumsal kutuplaşmanın önüne geçilmiş olur. Sosyoekonomik farklılıklar ortadan kalkar ve gençler için akademik eğitim tek seçenek olarak görülmemiş olur.
Eğitim Sistemi Neyi Hedeflemeli?
Eğitim, bireyin potansiyelini ortaya çıkarma sanatıdır. Her öğrenciyi tek bir kalıba sokmak, onları sadece akademik başarıyla değerlendirmek, insan doğasına aykırıdır. Kimileri analitik düşünür, kimileri el becerisine sahiptir. Kimileri soyut düşüncelerde ustalaşır, kimileri ise pratiğin ustasıdır. Eğitim sistemi, bu çeşitliliği kucaklamalı; öğrencilerin yetenek ve ilgilerine göre yönlendirilmesini sağlamalıdır.
Yetenekli bir demirci, işini tutkuyla yapan bir aşçı ya da usta bir kaynakçı; toplumun omurgasını oluşturan bireylerdir. Onların yetişmesi, yalnızca teknik bilgiyle değil; özgüven, meslek ahlakı ve üretim bilinciyle mümkündür. Bu vasıflara sahip bireyler hem kendisine hemde içinde bulunduğu topluma karşı faydalı olur. Bu fayda ise hem üretimin hem de tüketimin daha dengeli kalmasında etkili olur. Toplumsal çatışmalar mesleki eğitime verilen önemle ortadan kaldırılır. Üretim, emek, kalkınma, istihdam vb. Kavramların hakim olduğu bir mesleki egitim müfredatı sürdürülebilir kalkınma ve kalıcı refahın temelini oluşturur.
Çözüm Ne Olmalı?
• Meslek liselerinin müfredatları güncellenmeli, iş dünyasıyla entegre hale getirilmelidir. Sanayi bölgeleriyle iş birliği yapılmalı, öğrenciler mezun olmadan sektörle tanışmalıdır.
• Mesleki eğitime yönlendirme, başarıya alternatif bir yol olarak sunulmalı, başarısızlığın sonucu değil bireysel potansiyelin keşfi olarak görülmelidir.
• Toplumsal algı dönüştürülmeli, kamu spotları, sosyal medya ve basın aracılığıyla meslek sahibi olmanın onurlu ve gerekli bir uğraş olduğu vurgulanmalıdır.
• Mesleki rehberlik hizmetleri güçlendirilmeli, öğrenciler daha erken yaşta yeteneklerine göre yönlendirilmelidir.
• Öğretmen kalitesi artırılmalı, meslek lisesi öğretmenleri sadece alan bilgisiyle değil; pedagojik donanımla da güçlendirilmelidir.
Sonuç Yerine
Bugün bir ülkede kaç mühendis olduğundan çok, kaç nitelikli teknisyen, usta, zanaatkâr yetiştiği önemlidir. Çünkü iyi bir sistem, sadece teorisyenlerle değil; onu sahada uygulayacak, onu hayata geçirecek bireylerle işler. Mesleki eğitim, yalnızca meslek değil; bir medeniyet meselesidir. Ve bu meseleye gereken değeri vermeden, ne kalkınma olur ne de toplumsal barış.
Eğitim ve meslek: Statü ve rol arasında bölünme meselesi
14 Ağustos 2025 Perşembe 00:01Eğitimin görünmeyen yüzü: Özel eğitimin geleceği
07 Ağustos 2025 Perşembe 00:01Nasıl bir eğitim: İnsan gerçekliği üzerine düşünmek
24 Temmuz 2025 Perşembe 00:01Eğitimde dijital okuryazarlık
17 Temmuz 2025 Perşembe 00:01Eğitimde yol ayrımı: Geleceği kuracak bir sistem nasıl olmalı?
10 Temmuz 2025 Perşembe 00:01




Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.