Siyasetin eğitimi ve tezkiyesi meşakkatli ve çoğu zaman uzundur.

Ha deyince bitmez ve bu niyetle de yol yürünmez.

Bilgisini ve anlayışını ancak eyleme dönüştürdüğünüzde dirayet kazanırsınız.

Olmazsa olmazı budur yani.

Osman Başkan’da bu çerçevenin tam merkezinde yer alan bir isim. Üstelik merkez çevre ilişkisini de itinayla muhafaza etmeyi elden bırakmıyor.

Yukarıda yazdıklarımıza mukabil merakınızı gidermek üzere Sayın Başkan’ı biraz tanıyalım isterseniz.

Buyurun Efendim:

‘1974 yılında Çetmi Kasabasında doğdu. İlkokulu Çetmi de orta ve lise tahsilini Taşkent İmam Hatip Lisesinde tamamladı.

Yüksek tahsilini ise İktisat Fakültesi – Kamu Yönetimi alanında başarıyla tamamlamıştır.

1997 yılında Devlet Memurluğu sınavını kazanarak Çetmi Belediye Başkanlığınca Belediye muhasibliğine atandı.

2004 – 2014 yılları arasında AK Parti’den Çetmi de Belediye Başkanlığı yaptı.

30 Mart 2014 tarihinde yapılan Mahalli İdareler seçimlerinde yine AK Parti’den Taşkent Belediye Başkanlığına seçildi.

Halen Taşkent Belediye Başkanlığı görevini yürütmekte evli ve dört çocuk babasıdır.’

Anadolu’nun toprağı başkadır, bambaşkadır.

Ecnebidir gelir bir kapıyı çalar karnım aç der sözün üstüne burnuna kadar doyar ve çeker kapıyı gider.

Yolcudur yolu bu bereketli ve maharetli ellerle bezeli toprağa düşer birilerine selam edip birilerinin bir bardak çayını içip hoş safâ bulur.

Yorgundur dinlenmek ister taşı toprağı yastık, muhabbeti yorgan belleyip hafiften uyku çekip istirahat eder.

Gariptir gönlüne şifa olacak birkaç kelam arar, aradığının fazlası vardığı yerin ahalisinde saklıdır ve o saklı olanı bulup çıkartır.

Evet, böyledir Anadolu toprağı.

Osman Başkan’da bu toprağın özünden beslenmiş bir isim.

Derler ya hani:

‘Bıraktığınız izlerle; tanınırsınız, bilinirsiniz ve hatırlanırsınız.’

Sayın Başkan’da evvel nefsime deyip kendini tanıyarak bir başkasını tanıtmaya, kendini bilerek ötekini bildirmeye ve benliğini hatırlayarak öbürünü hatırlatmaya çalışır.

Aksini sevmez ve dahi mevzuu bahis ettirmez.

Kökten ve gökten gelen hizmet aşkını vatandaşının sevgisine tutturarak değer potasına kurulmayı pek iyi bilir.

İspat olarak halka verdiği mesaj silsilesi yeter.

Ne diyor Sayın Başkan:

‘Amacımız; Balcılar’lıyı Gongullu’yla, Bolaylı’yı Keçimenli’yle, Afşarlı’yı Ilıcapınarlı’yla, Çetmili’yi, Sazaklı’yla kucaklaştırıp adalet anlayışı çerçevesinde Taşkent çatısı ile bütünleştirmek, kaynaştırmak, sevdirmek ve dost edindirmektir.

İşte Bizlere bu aşamada Hedeflerimizi gerçekleştirirken en büyük güvencemiz, kuşkusuz ki, siz saygıdeğer hemşehrilerimizin bizlere olan inancı, güveni ve desteği sayesinde inşaAllah Taşkent’imizin çok daha güzel olacağına inanıyorum.’

Gördüğünüz üzere.

Kolay kıymetin düşmanıdır mottosunu kucaklayan bir Başkan’dan da kıymetsiz bir mesaj beklemek abesle iştigal bir durum olur herhalde, öyle değil mi?

Aynen öyle.

Hem kendisini aşamayan başkasına taşamazmış.

Kendisini aşıp kalbin kuytusuna nazar edenin hâli bu hâl.

Sevgi ve saygı diyarında böyle bilinir bu.

Arz edebiliyor muyum?

Evet dostlar,

Bir şey olmasaydı yazmak olmayacaktı, başka bir şey de olmasaydı silmek olmayacaktı ifadesini yazı vesilesiyle anımsayabildiniz değil mi?

Bu bağlamda diyebiliriz ki; değerli insanlar olmasaydı belki bizler kalem oynatamayacaktık.

Ve değerli insanların meydana getirdiği değer olmasaydı sürdürülmesi gereken değerler bütününü sürdüremeyecektik.

Artısını eksisini muhasebe edemeyecek, yekununu ele alamayacaktık.

Olmanın oldurmaktan daha önemli bir olgu olduğunu bilemeyecektik.

Vazoyla saksının farkını çiçeğe sordurtan mürşide yolumuz düşmeyecekti.

Gölgesinde asla oturmayacağını bildiği halde fidan diken kişi, en azından hayatın anlamını kavramaya başlamış demektir ifadesini özümseyemeyecektik belki de.

Yanlış mı düşünüyorum?

Soruyu size emanet ettim.

Yolunuz açık olsun Sayın Başkan…

Selâmetle…