Yine çalışmalarımla ilgili olarak yollarda idim. Bursa da yapılan Enerji Tarımı ve Biyoyakıtlar” Çalıştay’ı için hafta sonu Bursa’da idim.

Sık sık yolculuk ediyorum ama her gidişimde ülkemin hızlı değişikliğini de idrak ediyorum. Bursa’yı son 6 ay önce görmüştüm. Bu sefer de Bursa’da hizmetlerin arttığını, yeni yolların, metroların ve hizmetlerin kalitesini bir kez daha görmüş oldum.

Son birkaç yıl içerisinde yenilenebilir enerji (güneş, rüzgâr) ile tarıma dayalı biyoyakıtlar üzerine çalışmalar hızlanmıştır. Biyoyakıtlar üzerinde üzerine çalışmaları başlattığımı ve bu konuda en önde olduğumu bu sahada çalışmalar ve yatırımlar yapan herkes bilir.

Mesele benim önde olmamı anlatmak değil, birazdan ele alacağım konunun tarafımdan ortaya konmasıdır ve geleceğe yönelik analizlerimdir.

Çalıştayda ana konu biyodizel, biyoetanol ve biyogaz idi. Katılımcılar başta bilim insanları, ilgili devlet kuruluşları, sivil toplum, konu ile ilgili fizibilistler ve yatırımcı şirketlerden oluşuyordu.

Çalıştayın ikinci ayağı olarak yatırımcı şirketleri ziyaret vardı ve ilk önce SÜTAŞ Süt ve Entegre işletmelerini ve biyogaz yatırımını gezdik. İşte ana konu burada ortaya çıkıyor.

“HAYVANSAL VE BİTKİSEL ATIKLARIN NASIL ENERJİYE ÇEVRİLDİĞİNİ” yani “esas tabiriyle bok’un enerjide hammadde olarak nasıl kullanıldığını” idrak ettik. Yatırımcısı da bunu söylüyor.

Devamında Balıkesir-Gönen ilçesine geçtim. Daha önceden yapılan bir davet üzerine burada bulunan “ALTACA Çevre Teknolojileri ve Enerji Üretimi” tesislerine geçtim.

İşte burada biraz durmak gerek. İşletme ve yatırımcı Hasan Alper Önoğlu pırıl pırıl bir Anadolu-Konya delikanlısı. Oldukça iyi eğitim almış, uluslarası çalışmış ve ne sonunda da ülkesine dönerek akıl almaz bir yatırıma dünyada ilk olarak “bok’tan” nasıl bir bütünleşmiş tesis yapıldığını göstermiş.

İşin aslını şöyle açıklayalım. Bu tesis için etrafta ne kadar bitkisel (ot, çöp, sap, çevresel atık), hayvansal (dışkı, gübre, işkembe, mezbaha) atıklar varsa hepsi bir yerde toplanıyor. Yani insanlık için çevrede problem olacak; hastalık, pis koku yapacak atık varsa hepsini değerlendirecek ve toplanması dahi problem olan bu atıkların ekonomiye kazandırılması söz konusu.

Toplanan bu atıklar ön işlemeden geçirilerek, fiziksel ve biyolojik parçalanmaya tabi tutuluyor, elde edilen karışım işlenerek biyogaz elde ediliyor. Bununla da kalınmıyor biyogaz sonrası atıklar tekrar işlemden geçiriliyor diğer bazı (sentetik petrole) işe yarar atıklara işleniyor.

Kısaca, atıklardan enerji, gübre, petrole kadar işe yarar halde kullanılan ürün silsilesi elde ediliyor.

Sonuçta, söylenmek istenen ülkemizin her yerinde böyle yatırımlara ihtiyacın olduğu ortaya çıkıyor. Bu tür çalışmalar bir ülkesel yatırım ve insanlık projesi olarak görülmelidir.