‘EKO’ sistemin kırıntıları
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) ve görevinden uzaklaştırılan tutuklu başkan Ekrem İmamoğlu 'na yönelik yolsuzluk iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma derinleşiyor.
Soruşturma dosyasında adı geçen Ali Nuhoğlu hakkındaki detaylar oldukça dikkat çekti. 2018 yılında iflasını açıklayarak konkordato ilan eden Nuhoğlu'nu yakın arkadaşı İmamoğlu son anda iflastan kurtardığı ortaya çıktı. İmamoğlu'nun gücünü de arkasına alarak 2021 yılında 50 bin TL sermaye ile Güllüce Tarımcılık Sanayi Tic. A.Ş.'yi kuran Nuhoğlu, iflasın eşiğindeyken kendi şahsi hesaplarından Güllüce Tarımcılık'a on milyonlarca TL aktardı.
3 VİLLAYI DEVRETTİ
7 Mart 2024'te ise Ali Nuhoğlu'nun Güllüce Tarımcılık'taki tüm hisselerini ve 3 villayı İmamoğlu İnşaat adına Tuncay Yılmaz'a devrettiği belirlendi. Emniyet güçlerince yapılan çalışmada, Nuhoğlu'nun değeri 50 milyon lira olan üç villayı Ekrem İmamoğlu'na 15 milyon liraya devrettiği ortaya çıktı.
Köşe Yazarı Mahmut Övür, İmamoğlu'nın kurduğu kirli ağın en önemli isimlerinden olan Nuhoğlu'na yönelik skandal bir bilgi daha paylaştı.
Övür, skandalın bir ucunun Birleşik Arap Emirlikleri'ne, diğer ucunun ise Türkiye'nin en önemli özel bir bankasına uzandığına işaret etti.
‘Dünyanın en büyük finans gruplarından Birleşik Arap Emirlikleri merkezli Emirates NBD Bank PJSC'ye ait Denizbank'tan söz ediyorum. Bu bankanın yüzde 70 hissesine sahip olduğu bir şirketi var: İstanbul Akvaryum A.Ş., yani Aqua Florya. Türkiye'nin en prestijli vitrin projelerinden biri. Ama ne hikmetse banka bu işletmeyi yönetmiyor.
Sürpriz bir isim, küçük ortak Ali Nuhoğlu. Nuhoğlu, İmamoğlu ile birlikte gözaltına alınan ve tutuklanan bir müteahhit. Son 4 yıldır bu köşede İmamoğlu ile ilişkisi, hatta bitişiğindeki otelin kral dairesini ona tahsis etmesiyle çok yazıldı. Nuhoğlu, Aqua Park'ın yüzde 30'una sahip. Ama gücü yüzde 70'ten fazla ki fiili patron da yönetim kurulu başkanı da tek imza yetkilisi de o. Yani çoğunluk hisseyi elinde bulunduran uluslararası banka pasif; küçük ortak ise aktif değil, baskın bir aktör. Anlaşılan Aqua Florya'da başka bir hukuki düzen, başka bir çıkar dengesi işliyor.
Burada mesele sadece kurumsal uyumsuzluk değil. Burada ciddi bir finansal, siyasi ve organizasyonel boyutları olan çok katmanlı bir çıkar sistemi oluşturulmuş durumda. Kamuoyu yakından biliyor; medyaya yansıyan iddia ve soruşturmalara göre müteahhit Ali Nuhoğlu, naylon faturalar ve yolsuzluk iddialarıyla anılıyor. Ancak ne ilginçtir ki Aqua Florya'da kurduğu sistem işlemeye devam ediyor.’
ÇEVRESİNDEKİ KİŞİLERİN KONTROLÜNDE
Övür, AVM içindeki yüksek gelirli işletmelerin ve otele tedarik sağlayan firmaların da Nuhoğlu'nun çevresine ya da dolaylı kontrolündeki kişilere ait olduğunu iddia ederek, "Bu firmaların çoğu zaman sıvacı, boyacı, şoför gibi kişilerin adına kurulu şahıs şirketi görünümlü yapılar. Ama hepsi aynı merkezden kontrol edilir, aynı para akışına çıkar. Bu artık bir yönetim modeli değil, bir organizasyon şemasıdır." dedi.
BANKA NEDEN GÖZ YUMUYOR?
"Banka bu tabloya neden göz yumuyor?" sorusunu yönelten Övür, "Daha 5 yıl önce konkordato noktasına gelen Nuhoğlu ne oldu da hem milyon dolarlarla oynamaya başladı hem de tek yönetici oldu? Daha da çarpıcı olan şu: Nuhoğlu İnşaat'a ait bir şirket konkordato ilan etmesine rağmen, Denizbank bu firmaya neden yüksek miktarda kredi sağladı? Üstelik "imza karşılığı" verilen bu krediler, normalde finansal sistemde mümkün olmayan bir ayrıcalık." ifadelerini kullandı.
NAYLON FATURA İLE PARA MI AKTARILDI?
Övür, iş dünyasında konuşulan bir iddiayı da gündeme getirdi:
‘Aqua Florya'daki hisselere talip olan üç ayrı firmayı, dönemin Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş'in, "satmayın" diyerek vazgeçirmesi... Peki uluslararası bir bankanın genel müdürünü bile geri adım attıracak bu güç kimden geliyor? Süreci Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) izledi mi bilmiyorum ama görünen o ki "İstanbul nimet nimet" diyenler sadece "ihalelerle" yetinmemiş, güçlü bir finans ayağı da oluşturmuş. Şu soru yenilir yutulur gibi değil: Aqua Park'tan her ay 750 milyon dolarlara varan naylon faturalar yoluyla para dışarıya aktarıldı mı? Kontrolsüz çok şey görüldü ama ilk kez kârlı bir işletmeden çok, kontrolsüz bir para transfer istasyonuna dönüşen bir şirket görüyoruz. Bu ciddi bir araştırmayı hak etmiyor mu?’
Yerel seçimlerdeki şaibenin ne denli kafa karıştırıcı olduğunu ve o dönemde yaşanılan hatta yaşatılan senaryoların kusursuza yakın bir biçimde nasıl işletildiğini hala merak eden varsa şu işlere bir göz atsın.
Herif kervanı yolda düzmemiş. Bildiğiniz her şey planlı programlıymış.
Tabi bir yere kadar.
Selâmetle…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.