“Türkçeye kimse dokunamayacaktır”
Yarın 13 Mayıs, Türk dilinin bayram günü. Lakin dilimizin bayram edemediği bir gün. 13 Mayıs 1277 Türk dilinin devlet dili olmasının günü. Karamanoğlu Mehmet Bey’in o meşhur fermanının Selçuklu Payitahtı Konya’da yayınlandığı gün. Tam 748 yıl geçmiş üzerinden…
Bize gelince, bizim Türkçeyle aramız yok.
Arada argo var, internetçe var, uydurmacalarımız var, kendi icadımız olan kısaltmalar var. Kelime haznemizi fakirleştirmek adına attığımız çok bilmiş adımlar var.
Canına okuyoruz güzel Türkçemizin.
Gazi Mustafa Kemal Paşa, “Türk demek, dil demektir. Millet olmanın en belirgin niteliklerinden biri dildir. ‘Türk milletindenim.’ diyen kişi, her şeyden önce kesinlikle Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir kişi, Türk kültürüne ve milletine bağlılığını öne sürerse buna inanmak doğru olmaz.” Demiş mi?
Demiş…
Biz ne mi yapıyoruz?
İnanın Türkçe konuşmuyoruz. Konuşamıyoruz.
Türkçe konuşsak anlaşacağız. Hatta el sıkışıp barışacağız.
Ağzımızda edepsizce bir yığın galiz küfür…Nefret dili diye bir dil icat ettik, güzel dilimiz nefret dilinin elinde çırpınıp duruyor. Ağzımıza ne gelirse sayıp dökmeye devam. Dil harap, söz harap, gönüller viran, lakin henüz yok bir aldıran. Yok bir hicap duyan.
Küfredenlere, küfürle karışık atıp tutanlara olan hayranlığımız ise tam bir akıl tutulması…
Dil bayramının eşiğinde, güzel Türkçemizle söyleyebileceğimiz o kadar hoş ve anlamlı söz ve cümle varken, sürekli bu güzellikleri ıskalayıp hem kendimize hem de dilimize yazık ediyoruz...
*****
Güzel Türkçemiz küfürlerin ve argoların hegemonyası altında, yakasına yapışan yapışana. Sesi kısık, soluğu kesik. Feryadını duyan da yok, o feryada bir koşanda.
Nefret dili, öfke dili diyorlar ya hani…
Nefret ve öfke dile meydan okuyor.
Bir yığın yakası açılmamış güneş yüzü görmemiş hakaret içeren, insanı inciten, insanı insanlıktan, insan olmaktan utandıran argo ifade…
Bu biz değiliz.
Hakka, hukuka ve adalete verdiği değerle, edebi, terbiyesi ve hoşgörüsüyle, bilinen, tanınan ve anılan bir milletiz biz…
Sarsılmaz inancımız odur ki, Türk Milleti geçirdiği bu sarsıntıları, sıkıntıları ve yıkıntıları atlatıp, kendine gelecek ve aslına geri dönecektir.
*****
Mekânı cennet olsun Prof. Dr. Necmettin Hacıeminoğlu, “Türkçenin Karanlık Günleri” diye kıymetli bir eser yazmıştı, gençlik yıllarımızda…
Bir solukta okuduğum eserlerden birisiydi.
Kitabın tanıtımında şu satırlar dikkat çekiyordu;
“Macaristan ortalarından başlayıp Çin içlerine... Balkanlar’dan kalkıp Sibirya steplerine... Kırım’dan hareketle Kudüs, Mısır, Yemen ve tâ Cezayir’e kadar uzayıp giden, milyonlarca kilometre karelik bir alanda konuşulan ve anlaşılan bir dildi Türkçe. Hem de daha düne kadar. Sadeleştirme bahanesiyle bu güzelim dil tam bir soykırıma uğratıldı. Hiçbir dile reva görülmeyen katliam bu dile en amansız bir şekilde tatbik edildi. Bir millet dili oldukça vardır. Uydurma dilli bir millet, millet olamaz. Tarihten silinmeye mahkûmdur öyleleri. Bu eser Türkçeye kurulan tuzakları ortaya çıkaran ve ne yapmamız gerektiğini aydınlatan ciddî ve ilmî bir çalışmadır.”
Rahmetli Hacıeminoğlu Hoca, kitabında diyordu ki;
“Nitekim, tarih göstermiştir ki bir milletin kurmuş olduğu devlet yıkılabilir, oturduğu vatan elinden alınabilir, fakat dili yaşıyorsa, o millet dağılmamıştır, kaybolmamıştır, ayaktadır.”
“Milleti tek vücut olarak ayakta tutan iskelet, dildir. Dil, nesilleri birbirine bağlayan ve devamlılığı sağlayan, ucu tarihin derinliklerinde bir zincirdir. Ve dildeki her kelime bu zincirin bir halkasıdır. Dilden atılan her kelime, zincirden kopan halka gibi, nesillerin milli tarihleri ile irtibatlarının kopmasına sebep olur”
“Türkçenin Karanlık Günleri” adlı eseri okuyuşumun üzerinden tam elli yıl geçti. Bugün yine aynı şeyleri konuşuyoruz. Türkçenin karanlık günlerini…Bizim derdimiz, sarsıntı geçiren dilimizdi…Dünde, bugün de…
*****
Rahmetli Hacıeminoğlu Hocam, Türkçenin Karanlık Günleri adlı eserinde diyor ki, “Türkçe ta sekizinci yüzyılda dört başı mâmur, mükemmel bir yazı dili idi. Devrinin, dini, edebi ve felsefi düşüncelerini, duygularını, insan zekasının bütün mahsullerini tam bir ifade rahatlığı içinde dile getiriyordu. Uzak-doğu kültür ve medeniyetinin olgun bir yazı dili olan Türkçe bu zirvelerde dolaşırken yeryüzünde Latince, Grekçe, Arapça, Farsça ve Çinceden başka kültür dili de yoktu. Bugünün büyük dilleri İngilizce, Fransızca, Almanca ve İtalyanca henüz «oluşmamıştı». Hatta «Oluşum çağına» bile girmemişti.”
Ya şimdi?
Türkçe, karanlık günlerini geride bırakmaya çalışıyor…
Türkçe, temellerini sarsmaya kalkan hücumlara Yunus’la, Dede Korkut’la, Karacaoğlan’la, Ömer Seyfettin’le, Ziya Gökalp’le, Mehmet Akif’le, Reşat Nuri’yle, Orhan Veliyle, Peyami Safa’yla, Cahit Sıtkı’yla, Yahya Kemal’le, Faruk Nafiz’le karşı koyuyor…
Bir 13 Mayıs daha geldi gelmesine de…
Karamanoğlu Mehmet Bey’in kemikleri sızlıyor yeminle.
Türk Dil Kurumunu kuran Gazi Mustafa Kemal Paşanın da…
Karamanoğlu Mehmet Bey, “Bundan gayrı, divanda, dergâhta, bargâhta, hankâhta, Türkçe ’den gayrı dil kullanmayacaktır” demiş mi?
Demiş…
Ondan yüzyıllar sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Gazi Mustafa Kemal Paşa ne demiş?
“Türk milleti, geçirdiği nihayetsiz felaketler içinde ahlakının, ananelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde muhafaza olduğunu görüyoruz. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.”
*****
Rahmetli Hacıeminoğlu Hocam, Türkçenin yaşamış olduğu karanlık günlerden kurtulacağından emin olan aydınlardan biriydi.
“Türkçenin Karanlık Günleri”, eserinde diyor ki;
“Türkçe on iki asırdan beri kurulmuş, oluşmuş ve gelişip zenginleşmiş bir kültür dili olarak dimdik ayaktadır. Hazinelerinin kapısı onu seven ve bilen herkese açıktır. Bacakları bu hazineye giremeyecek kadar cılız, gözleri bu hazinedekileri göremeyecek derecede kör ve kafaları bu hazinedeki serveti değerlendiremeyecek ölçüde sakat olanlar, varsınlar kendi köşelerinde «Sözcükler» çıkarsınlar. Türkçeyi «Oluşturmak» sevdası ile «Özleştirmecilik türküsü» tuttursunlar. Birbirlerine sahte övgüler düzsünler. Kökü tarihin derinliklerinde; dalları, yaprakları Türk ırkının yaşadığı dört kıt' ada; meyveleri binlerce cilt kitaplarda ve sevdası bütün Türklüğün gönlünde yaşayan Türkçeye kimse dokunamayacaktır.”
Türk Dil Bayramınız kutlu olsun…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.