Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

HALKTAN UZAK BÜROKRATİK OTORİTE YIKILMALIDIR ARTIK

HALKTAN UZAK BÜROKRATİK OTORİTE YIKILMALIDIR ARTIK

Yıl 1976. Üniversiteyi bitiremeye daha 2 senem var. Orta halli bir çiftçi çocuğuyum, çalışmaya da ihtiyacımız yok değil. İktidarda MC (Milliyetçi Cephe) koalisyon hükümeti var. Daha önceden çalışan bir sınıf arkadaşımın tavsiyesi üzerine memuriyet imtihanına giriyorum ve belgemi alıyorum.

O yıllar çok farklı. İdeolojik farklılaşma had safhada. Her kesimde dava adamları yanında provokatör, eline silah verilen birçok öğrenci var. Bu arada ev arkadaşlarımdan temiz bir Anadolulu, Nevşehir-Kozaklılı da Mehmet Albay’ı bir pusuda kaybediyoruz. Yüreğimiz yanıyor.

Ülkede bölmeme mücadelesi veren sağcılar yanında kurtarma mücadelesi veren devrimciler var. Bir yanda solun yükselen gücü, diğer tarafta parçalanmış sağ birçok cephede, milliyetçilik ve İslamcılık mücadelesi veriyor. Her türlü mücadelenin kavgadan ziyade fikir bazında verilmesi gereğine inanan, biri olarak MTTB’ye devam eden biriyim. Çok okuyoruz, çok tartışıyoruz.

Yine de ortada bir devlet ve hükümet var. Koalisyon hükümeti olduğu için ortaklar tarafından paylaşılan bakanlıklara her parti kendi taraftarını yerleştiriyor. Yurdun her kesiminde daha çok ölümlerle biten kavgalar var. İşte bu dönemde devleti detayına tanıma şansım oldu.  

Daha evvel elde ettiğim belge ile Çalışma Bakanlığına memur olarak giriyorum. Güvenilirlik belgemiz olduğu için savunma sekreterliğinde kadro veriliyor, ancak Bakanlık Özel Kalem müdürlüğünde görevlendiriliyoruz. Bakanımız Şevket Kazan, bakanlık özel kalem müdürü de sonradan Çalışma Bakanı olan Rahmetli Necati Çelik. Koca bakanlığı yöneten bir avuç insan olarak gece yarılarına kadar çalışıyoruz. Bakanlıkta ağırlık sol kesimde olduğu için dikkatli olmak zorundayız.

Akşamüstü müsteşarlık özel kalemine nöbetçi memurluğundan gelen telefonla, bir ilahiyatçı profesörün müsteşarı ziyaret etmek istediği bildiriliyor. O zamanların en meşhur ancak İslam’ı kendine göre farklı yorumlayan hocanın makama çıkmasına müsaade ediliyor ancak tüm İslamcı gençlik bu hocaya, laikçi fetvalarından dolayı oldukça tepkili. Hoca, Özel Kaleme, Müsteşarla görüşme ve yazdığı birkaç kitabı hediye etmek isteğini bildiriyor ancak Hoca’nın bu dileği müsteşara iletilmiyor.

Özel kalem müdürü, hocayı oyalıyor, ısrarına rağmen beklemesini söylüyor. Koca adam bekletilme sıkıntısı içinde. Biraz bekliyor, sonra patlıyor. Gençler size bir şey söylemeye edep ederim, ancak bu yapılanı da hazmedemedim diyerek oradan ayrılıyor. Özel kalemin tavrına tepki yanında bir bilim insanının isteğinin yerine getirilmemesine hep üzülmüşümdür. Arkadaşlarımın bu kaba tavrını hatırladıkça da hep kızmışımdır. Bu dönemle ilgili uzun hatıralarımız var ancak şimdi sırası değil. 

Yıllar geçti, ikinci Devlet görevine yine resmi bir kurumda başladım. Orada da belirli yerlere geldim ama devleti temsil adına makamı temsil edenlerin veya yardımcılarının bu tür tavırlar sergilemelerini hiç tasvip etmedim. Hocalığım döneminde de hep uzlaşmadan yanayım. Makam, yer-yurt, unvan gördük, yurt içinde ve dışında devletimi temsil görevimiz oldu ancak nezaketi elden bırakmadık. Makamda iken de kimseyle bilerek görüşmeme gibi bir tavrımız olmadı.

Gelinen noktaya bakıyorum da halen devlet iyi temsil edilmiyor. Makam görevlileri vatandaş ile devlet arasında köprü olması gerekirken, aksine görüştürmemek üzere engel koyuyorlar. Bunu ben bile defalarca yaşadım, sıradan insanların da sıkıntısı bu, makamlarla görüştürülmemek. Hele de bunu muhafazakâr değerlere sahip görevliler yaparsa hiç hazmedilir değil. Zaman zaman bu tür tavırlarla bizler de karşılaşıyoruz. Bizim gibiler işin içinden çıkar ancak gariban ne yapsın, boynunu büküp ayrılsın öyle mi? Yok böyle bir şey, kraldan çok kralcılara dikkat edilmeli, görevlerinin devlet ile vatandaşı birleştirmek olduğu iyi idrak edilmeli, bürokrat sultası kırılmalıdır. Yoksa durum hoş değil.

Kalın sağlıcakla…    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
13 Yorum
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR