Şükran Akgül

Şükran Akgül

Hangi Doğru?

Hangi Doğru?

   Hiç değiştirmediğimiz, prensiplerimiz zannettiğimiz bir sürü şey bizi hayatta sabote ediyor olabilir, demişti Sinan Canan. Düşünce eyleme yön verir. Bir şekilde içindekini gizli tutsanız bile, ahiretteki sorguya konu olacağı kuranda bildirilir." Kalplerinizin taşıdıklarından hesaba çekilirsiniz." ( Bakara,225 ) “İçinizdekini açığa vursanız da gizleseniz de Allah sizi ondan hesaba çeker.” ( Bakara Suresi,284 ) ”kalplerinizin bile bile yöneldiğinde günah vardır.” ( Ahzap Suresi 5 ) Üstelik düşünce, söz ve ettikleriniz sizinle sınırlı kalmaz, gelecek nesli de etkiler.

  2000 yılında bir kadın hastalanıp hayatını kaybetti. Bir hafta sonra dört çocuğu intihar etti. "Arkanızda zayıf çocuklar bırakmak istemiyorsanız Allah'tan korkun ve onlara doğru söz söyleyin." (Nisa Suresi,9)

"Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve her zaman doğru ve yerinde söz söyleyin.” (Ahzab Suresi, 70 )

"Kurandan başkasına inanan derin bir sapıklıktadır." (Nisa Suresi,136)

"Kuran insanların kalp gözünü açan bir nur, kesin bilgi edinmek isteyen bir toplum için de hidayet ve rehberdir." (Casiye Suresi,20)

" İçlerinde bir takım ümmiler vardır ki, kitabı bilmezler; bütün bildikleri kulaktan dolma şeylerdir. Onlar sadece zan ve tahminde bulunuyorlar." (Bakara Suresi,78)

    Araf suresi 157 de buyrulur ki “Kur’an insanların sırtlarına vurulmuş yükleri indirir, öteden beri özgürlüklerine vurulan zincirleri söker”. Bu zincirler bizim egemenliğimizi engelleyen, kendi kendimizi gerçekleştirmemizi engelleyen her şeydir.

   Barajdaki su potansiyel enerjidir. Barajdan elde ettiğiniz enerjiyle koca bir şehri aydınlatırsnız. Allah da insanı potansiyel bir enerji ile yaratmış ve kendisini geliştirsin diye ortamlar da sunmuş. Üstelik Allah insanı özgür bırakmış. Ancak insan insanı özgür bırakmamış ve insan potansiyelini ortaya koyamamış.

   Allah Araf Suresi 176 da buyurur ki: “Biz insanı ayetlerle yüceltmek istedik o yeryüzüne saplanıp kaldı.”

  Zan ve tahminleri besleyen unsurlar töre, alt kültür, gelenek, popüler kültür, geçmişten getirdiğimiz ortak akıl, insan beyninin ürettiği ideolojiler, dedikodular… gibi unsurları sayabiliriz. Bu unsurlar zaman içinde son derece baskın hale geliyor. İşin garibi toplumsal algıda Kuran'a uyan değil, töreye, geleneğe, kültüre uyanlar dindarmış gibi algılanıyor. Oysa kuranın bildirdiğine göre cehennemdeki insanlar önceki nesilden şikayet ediyor ve “onlar olmasaydı azacak değildik” diyorlar.( “Araf Suresi, 38 ) 

    " Putları, dinlerini karıştırarak onları mahvetmek için, çocuklarını katletmeyi bile hoş göstermiştir...." (Enam Suresi,137)

Burada "çocuklarını katletmek" ifadesini görünce aklımıza ilk gelen cahiliye dönemi Mekke toplumu oluyor. Bayraktar Bayraklı Hoca bu ayette put kelimesiyle kastedilen töredir, diyor. Vazgeçilemez olarak algıladığınız her şey birer puttur insan için. Reşit olmamış evladının eline silahı tutuşturup ablasını vurduruyor, sonra da “sen katil değilsin, kahramansın” diyor.

 Cehennemde insanların boynuna laleler takılır ve acıdan elleri boyunlarında kenetlenir. (Furkan Suresi,13)

Neden cehennemdeki bu insanların durumları hakkında ayrıntı bilgi verilir. Çünkü cehennemdeki her ceza dünyadaki bir eylemle bağlantılıdır. Örneğin kafa kopmadıkça lale çıkmaz. (Lale ortaçağda kullanılan bir işkence aletidir. Boyna sabitlenir) Dünyadayken bu insanlar da kafalarına doldurdukları kuruntuları hiç ama hiç çıkarmamışlar, konu gelenek töre olunca.

Nahl Suresi,28 de buyrulur ki: ” melekler kendi nefislerinin zalimleri olarak onların canlarını aldıklarında, "-Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk, diye teslim olurlar. Hayır şüphesiz Allah, sizin neler yaptığınızı bilendir."

  Peygamberler neyin iyi olduğunu belirlemez Allah belirler peygamber tatbik eder. Hak ne batıl ne Allah bilir. (Araf, 181) Kuran bunun için geldi. Çünkü iyiliğin kaynağı objektif ve tarafsız olmalıdır. Kuranda sıkça tekrarlanan bir ayet: “De ki :-ben sadece bana vahyolunana uyarım”

    Mesela gelenekten gelen bir diğer anlayış: ”Yuvayı dişi kuş yapar.” Bu bakış açısı evlilikte kadınlara daha fazla sorumluluk yükler. Oysa ilk hitap erkeklere geliyor: ”Ey erkekler, kadınlarla iyi geçinin” (Nisa, 19)

   Tahrim Suresi 6 da: “Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” hitabına baktığınızda çocukla ilgili öncelikli sorumluluk ta babadadır. Böyle söyleyince erkekler diyor ki biz rızık peşinde koşuyoruz bu sorumluluğu hanımlar yüklense olmaz mı?

    Taha Suresi 132 de buyrulur ki “ .. Biz senden rızık istemiyoruz, biz sana rızık veriyoruz. Sonuç ta takvanındır.”

“Benim koruyucum bu kitabı indiren Allah’tır. Ve O salih kullarına sahip çıkar.” (Araf Suresi, 196)

Yani Allah kitabı indirmek suretiyle bizi koruyor. İnsanlar abuk sabuk ideolojilerin peşinde koşarken birbirlerini öldürdüler 1980’ li yıllarda. Kuranda bilmemek bahane değildir. Yani Allah anne karnındaki çocuğu doğruya ulaşacak şekilde programlıyor. Öyle ki o çocuk yeryüzüne doğduktan sonra ne yaşarsa yaşasın “gafletteydim, bilmiyordum” dememesi için. (Araf suresi,172) kurana göre aklını kullanmamak suçtur. Düşünemeyen bir adam, aklını kullanamayan bir adam salih olamaz. Bilgiye dost, bilginin peşinde koşan salih olur. Tüm bunları youtube da Bayraktar Bayraklı hocanın Araf Suresi Tefsirinde bulabilirsiniz.

“şüphesiz Allah güzeli hayata geçirenlerle beraberdir.”( Ankebut Suresi,69 )

   Bir diğer geleneksel yaklaşım “alınla git salınla çık” yani önce evlenirsin, sonra “kaderim bu” deyip ölünceye kadar gittiğin yerde kalırsın. Meveddet, acıma ve huzur evliliğin olmazsa olmaz üç unsurudur. Rum Suresi 21. Ayete göre. Yani evlilik kişi için bir azap sebebi olmayacak.

   Bir diğer gelenekçi bakış “aile kutsaldır”. Aile Katolik Hristiyanlıkta kutsaldır. İslamda evlilik; bildiğimiz anlamda bir akitleşmedir. Eğer evliliği kutsal görürseniz boşanmayı da haram görmek zorunda kalırsınız.

Boşanmak helaldir. Kurandaki surelerden biri boşanma(talak) suresidir. (bu konuyu geniş bir şekilde Vaize Fatma Bayram’ın aile seminerinde bulabilirsiniz)  

   Türk töresindeki bir diğer gelenek te kapıya gelene git denmez. Mesela çoğunlukla taşrada görülen bir uygulama sabah oldu mu evlerin kapısı kapatılmaz. Bir de Kurandaki uygulamaya bakalım. Nur Suresi 27. Ayette buyrulur ki: Ey iman edenler! Evlerinizden başka evlere izin almadan, selam vermeden girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır.

Devamındaki ayet ise çok daha ilginç. 28. Ayette buyrulur ki “eğer içerden: ”- dönün” denmişse dönüverin.”

Bizim ülkemizde kapıdakine “dön” desen kavga çıkar sanırım.

   Peki neden kalıplarla düşünmeyi seçer insan. Kalıplardan kurtulmayı düşünmez. Çünkü insan özgürleştiği kadar sorumluluğu da artar. İnsan sorumluluk taşımak istemez, bundan sebep biri onun yerine düşünüversin ister. Sonunda hurafelerin, asılsız bilgilerin, dinden olmayan bilgilerin vurduğu zincirlere mahkum olur.

    Peygamberler bütün dünya insanlığının yükünü indirir. Yani cehaletin yükü altında ezilen insanlığa çözüm getirir. Kuran özgürlükler kitabıdır. Nefsin karanlığından aklın aydınlığına çıkarır.

    Kur’an’la aydınlandığınız, Kur’an’la yüceldiğiniz günleriniz olsun inşallah.      

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Şükran Akgül Arşivi

Travma

13 Ağustos 2022 Cumartesi 00:02
SON YAZILAR