Sevgili okuyucularım çok uzun zaman sonra yazmak istedim. Aslında bu istekten ziyade bir ihtiyaç oldu bende...
Bazı hikâyeler, kelimelerle başlar. Birbirini hiç tanımayan iki insanın, farklı zaman diliminde, farklı hayatlara doğmuş... Yolları çarpışmamış, gözleri değmemiş birbirine. Ama kalpleri, kalpleri bir yerlerde buluşmuş sanki. Bir selamla değil belki, bir bakışla da değil, ama bir sezgiyle, bir hissedişle varlığını sürdürmüş.
İnsan tuhaf bir varlık. Görmeden özler, dokunmadan bağlanır. Yüzünü hiç bilmediği birinin sesi olur içindeki sessizliğe. Kimi zaman bir fotoğraf düşer zihnine, kimi zaman hayal gücü bile çaresiz kalır bir hissin karşısında. Biri sabırla bekler, diğeri belki farkında bile değildir neye sebep olduğunun.
Ama sabreden, bilir; bazı meyveler zamanında olgunlaşır, ve bazı kalpler, sadece sessizliğe karşılık verir. Aralarında mesafeler vardır, gerçek bir buluşma yoktur. Ama her şey öylesine gerçektir ki...
Sanki biri diğerinin adını bilmeden çoktan ezberlemiştir.
Göz göze gelmeden hissedilen bir yakınlıktır bu bahsedilen, aynı toprağın altındaki kökler gibi; görünmez, ama güçlüdür. Yaşanan soyuttur ama doğanın diliyle konuşur bu bağ —Yavaş, sessiz ama derinden. Kimse anlamaz. Çünkü dışarıdan bakanlar sadece sessizliği görür. Ama bazı duygular var ki…
Sadece hissedene anlamlıdır.
Bu hikâyede net olan bazı insanlar, birbirine hiç dokunmadan da iz bırakır ve bazı duygular, tam da bu yüzden kıymetlidir. Tıpkı sabırla beklenen bir gün batımı, ilkbaharda filizlenen toprak gibidir.
Zamana, doğaya ve kalbe ait.

"GÖRMEDEN, TANIMADAN BÜYÜTTÜĞÜM"
Bazen biri gelir, gökyüzünün tonunu değiştirir. Gündüzken geceye, gecedeyken gündüze dönersiniz. O, adını anmadığınız bir duygunun silüetidir. Ne tam sizin olur, ne de siz ondan bütünüyle uzak kalabilirsiniz. Ama varlığı, bir su gibi işler insanın damarlarına; sessizce, yavaşça ve geri dönülmezce.
Onu gördüğümde zaman durmuştu, evet, herkesin anlattığı o klişe an… Ama bu defa zaman değil, ben durdum. Bütün mevsimler gözlerinde toplanmış gibiydi; bir tarafı ilkbahar, bir yanı sonbahar… Onunla konuşurken sanki kelimeler değil de duygular yürüyordu aramızda, çıplak ve ürkek.
Ve şimdi yazmakta yetmiyor, susmak ta çünkü bazı hisler dile gelince küçülür.
Bu artık kanıttan da öte oldu. Kalbim tuttu kalemi...
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.