Tarih boyunca bazı insanlar, yere sağlam basmak yerine göklere yükselmeyi tercih etti. Daha doğrusu, öyle olduğu iddia edildi. Şeyhler, veliler, kutsal ilan edilen liderler… Hepsi bir noktada “uçtu,” ama hiçbirinin kanadı yoktu. Peki, nasıl oldu da bu insanlar göğe yükseldi? Cevap basit: Müritler taşıdı, müritler havalandırdı, müritler inandı.

İnsanlığın en büyük mucizelerinden biri, akıl ve bilimle inşa edilen medeniyetler değil, gözümüzün önünde gerçekleşen bu kolektif illüzyondur. Şeyhler uçmaz, fakat ona inanmak isteyenler o kadar kuvvetle kaldırır ki, sonunda kendileri bile bu oyunun gerçek olduğuna kanaat getirirler.

Mürit Fabrikası

Buradaki mesele, bir kişinin kendisini kutsal ilan etmesi değil. Bugün birisi çıkıp "Ben uçuyorum!" dese, gülüp geçeriz. Ama aynı kişi, etrafında yeterince "kaldırıcı güç" bulduğunda, işin rengi değişir. Çünkü bu tür kişileri asıl tehlikeli hale getiren şey, onların ilahi bir yeteneğe sahip olduğu iddiası değil, bu iddiaya sorgusuz sualsiz inananların varlığıdır.

Bu müritler öylesine kendilerini kaptırır ki, liderlerini göğe çıkarmak için yerçekimini bile inkâr edebilirler.

İşin ilginç yanı ise bu durumun, inançla da bağdaşmamasıdır. İslam, insanın aklını kullanmasını, düşünmesini, sorgulamasını ve gerçeklere sarılmasını emreder. Kur’an, körü körüne inanmayı değil, delile dayalı bir imanı savunur. Peygamber Efendimiz (sav), kendisini ilahlaştırmaya çalışanları her zaman uyarmış, "Ben de sizin gibi bir insanım" demiştir.

Gözlerinizi Yukarı Kaldıracağınıza, Önünüze Bakın

Şüphesiz gerçek inanç, insanları göğe çıkarmak değil, yere sağlam basmalarını sağlamaktır. Gerçek dünya ise ayağı yere basan insanların çabalarıyla inşa edilir. Medeniyet, uçan şeyhlerle değil, düşünen, üreten, sorgulayan bireylerle yükselir. Eğer bir toplum, liderlerini eleştirel bir gözle değerlendirmek yerine onları göklere çıkarmaya devam ederse, sonunda yere çakılacak olan yalnızca o liderler değil, bütün toplum olur.

O yüzden, bir dahaki sefere birinin uçtuğunu iddia ettiğini duyduğunuzda gökyüzüne bakmaya zahmet etmeyin. Onu kimlerin kaldırdığına dikkat edin. Çünkü İslam, havada süzülen değil, aklını kullanan, çalışkan, dürüst ve samimi insanları yüceltir. Asıl tehlike, havada süzülen değil, onu elleriyle yukarı kaldıranlardır. Rabbim bizleri iman ve akıl doğrultusunda takva ile yükselen kullarından eylesin; illüzyonla yükselenlerden değil.