Yazıklar olsun bize!
Birileri çıkıyor, kendini peygamber torunu ilan ediyor; bir diğeri çıkıyor, "Ben Mehdi'yim" diyor… Ve biz sadece izliyoruz! Sustukça meşrulaştırıyoruz bu şarlatanlığı. Her geçen gün akıl ve iman arasındaki o ince çizgi biraz daha kararıyor. Akıl tutulmasının adı "iman" olmuş artık bu ülkede. Ve en acısı, buna suskun kalmamız. Yazıklar olsun bize!
İslam'ı cehennem korkusundan ibaret anlatan, Allah’ın rahmetini gizleyip öfkesini pazarlayan zihniyet kol geziyor her yanda. Din, korku ticaretine dönmüş. “Yanarsın, çarpılırsın, helak olursun” naralarıyla insanların akıllarına pranga vuruluyor. Sevgiyle yaklaşması gerekenler, nefreti aşılıyor. Cami kürsüleri, birer tehdit kürsüsüne dönüşmüş. Ve biz hâlâ susuyoruz. Hâlâ “Aman ağzımız yanmasın, konuşmayalım” diyoruz. Ne zaman ses çıkaracağız? Yanıp kül olduktan sonra mı?
Yetmedi, bir de bilime düşman kesilen bir güruh türedi. Çocuklarımızın zihinlerini körleştiriyorlar. Geleceği çalıyorlar, gericilikle, hurafeyle, sözde kutsiyetle... Bilimi, aklı, sorgulamayı şeytanlaştıran bu karanlık zihniyete karşı ne zaman uyanacağız? Daha ne kadar "bana dokunmayan yılan" masalıyla kendimizi kandıracağız?
Sahte peygamberlerin, şarlatan şeyhlerin, ekranlarda ahkâm kesen din tüccarlarının ülkesine döndü memleket. Üç kuruşluk şöhret için, bir miktar bağış uğruna, insanların inançları sömürülüyor. Ve biz sadece seyirciyiz. Bu suskunluk, bu tepkisizlik, bu kabulleniş... işte asıl günah budur!
İslam'ın özüne, akla, merhamete, vicdana aykırı her davranışı "dokunmayalım, büyütmeyelim" diye diye büyüttük. Yarın çocuklarımız sorduğunda, "Neredeydiniz?" dediklerinde, verecek cevabımız olmayacak. Çünkü biz o gün oradaydık ama susuyorduk.
Bu ülkede din değil, dinin adını kullananlar özgür. Eleştiren değil, sömüren konuşuyor. Ve biz hâlâ susuyorsak, hâlâ harekete geçmiyorsak...
Yazıklar olsun bize!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.