Muhammet Yavaş
Allah böyle can vermeyi nasip etsin…
Umreye gitme kararı aldım hiç böyle bir düşüncem olmamıştı…
Bu cümleyi kurmak bile insanın iç dünyasında bambaşka bir kapıyı aralıyor. Çünkü kutsal topraklara gitmek, sadece bir yolculuk değil insanın kendisiyle, hayatıyla, geçmişiyle ve akıbetiyle yüzleşmesidir.
Bugüne kadar kulaktan kulağa pek çok hikâye işittim. Kimi “Oraları bir kez göreyim, sonra ölsem de gam yemem” dedi, kimi “Keşke oralarda can vermek nasip olsa” diye dua etti. Bu sözler hep uzak bir temenni gibi gelirdi insana. Ta ki, geçen aylarda Konya’dan umre ziyareti için giden ve kutsal topraklarda vefat eden Ali Galip Doğan Hocamızın haberini duyana kadar…
Ali Galip Doğan…
Konya’da kendisini hayır işlerine vakfetmiş, İrşad Dayanışma Vakfı’nın başkanlığını yapmış, ömrünü insanlara faydalı olmaya adamış bir isim. Hayatı boyunca anlattığı değerlerin, yaptığı hizmetlerin ve ettiği duaların adeta karşılığını alırcasına, umre ziyareti için gittiği mübarek topraklarda Rabbine yürüdü. Allah mekânını cennet eylesin.
İşte tam da bu noktada insan şu sözü yeniden ve yeniden düşünmeden edemiyor:
“Nasıl yaşarsan, öyle ölürsün.”
Bir insan ömrünü neye adarsa, kalbi neyle doluysa, duaları neyin etrafında dönüyorsa; ölüm de çoğu zaman ona ayna tutuyor. Hayatını ibadetle, hayırla, insanlara fayda sağlamakla geçirenlerin, son yolculuğu da çoğu zaman bu çizginin devamı oluyor.
Ali Galip Doğan Hocamızın ardından kendimi sık sık dua ederken bulur oldum:
“Allah’ım, oraları görmeyi nasip eyle… Oraları görmeden canımı alma. Canımı, oralarda almayı nasip et.”
Bu bir ölüm isteği değil; bu, güzel bir akıbet duası. Çünkü mesele ölmek değil, nasıl bir hayatın ardından öldüğümüzdür. Hepimiz öleceğiz. Bu kaçınılmaz. Ama hangi hâl üzere, hangi niyetle ve hangi mekânda Rabbimizin huzuruna varacağımız, işte asıl mesele budur.
Umreye gitmek, bana kalırsa ölümü hatırlamanın en zarif yollarından biridir. Beyaz ihramlar içinde, herkesin eşit olduğu, makamın-mevkinin, zenginliğin-fakirliğin anlamını yitirdiği o iklimde insan şunu fark eder:
Bu dünyada yanımıza alacağımız tek şey, amelimizdir.
Allah nasip ederse, ben de yakın zamanda bu yolculuğa çıkmak istiyorum. Belki affedilmek için, belki şükretmek için, belki de sadece “kul” olduğumu yeniden hatırlamak için…
Ve en nihayetinde şuna inanıyorum:
Eğer hayatımızı Allah rızası için yaşamaya gayret edersek, ölüm de bizden kaçmayacak ama bize yabancı da olmayacaktır. Çünkü ölüm, nasıl yaşadığımızın son cümlesidir.
Rabbim, Ali Galip Doğan Hocamız gibi güzel insanlar gibi yaşamayı,
ve hepimize güzel ölümlerle huzuruna varmayı nasip etsin.
Amin.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.