Hasan Büyükkeleş

Hasan Büyükkeleş

Aslı Hu Neslın Hu

Aslı Hu Neslın Hu

Padişah, ulemasını, din alimlerini sarayına toplar. ‘Hızır Aleyhisselam sağ mı, ölü mü?’ der. Din alimleri, sağ olduğuna görüş bildirirler. Padişah, ‘O zaman bana Hızır Aleyhisselam’ı bulun’ der. Din alimleri, günler geçer, haftalar geçer, bulamazlar. Memlekete ilan verirler, kim Hızır Aleyhisselam’ı bulursa, padişah onu ganimete boğacak derler. Bir genç, annesiyle yaşar ve yiyeceğe muhtaçtır. Bu ilana kayıtsız kalmaz, ‘Hızır Aleyhisselam’ı ben bulurum. Yalnız bana kırk gün bakacaksınız’ der. Hızır Aleyhisselam’ı bulamazsan kellen gider derler, genç de kabul eder. Kırk gün bakarlar, kırk birinci gün zaptiyeler gelir, genci alırlar doğru saraya götürürler. Saraya girerken yanlarına 12,13 yaşlarında bir genç daha takılır, padişahın huzuruna çıkarlar. Padişah sorar, “Hızır Aleyhisselam’ı buldun mu” der. Genç, ‘Padişahım özür dilerim annemle açlıktan ölecektik iş yok aş yok mecbur kaldım yalan söyledim’ der. Padişah ve üç tane veziri gence bağırırlar, büyük vezire sorar padişah, ‘Bunun cezası ne olmalı’ diye. Büyük vezirin sülalesi kasap, ‘Keselim etlerini kemikten ayıralım, meydana asalım, el aleme ibret olsun’ der. Saraya girerken yanlarında gelen çocuk ‘asli hu nesli hu’ der. Padişah ikinci vezire sorar, o da ‘Sülalesi tokmakçıdır, tokmakla etini kemikten ayıralım, meydana asalım, el aleme ibret olsun’ der. Çocuk ‘asli hu nesli hu’ der. Padişah üçüncü vezire sorar ‘Sen ne dersin’ der. ‘Padişahım bu bir cahillik yapmış zaruriyetini söyledi, affetmek senin şanına yakışır affet’ der. Çocuk ‘asli hu nesli hu, veziri ararsan bu, Hızır’ı ararsan o da benim’ der ve ortadan kaybolur. O günden sonra padişah gence sarayda görev verir ve  bütün  ihtiyaçlarını karşılar.

Komşum Şükrü Töru’nun bir işi için meclise gittik. O günkü İç İşleri Bakanı Faruk Sükan’la görüşmesi lazım. Bir mesele için o günkü  iktidar partisi olan Konya’dan seçilen bir vekilin, yanına uğradık. Komşum Faruk Sükan’ı sordu, o da ‘bilmiyorum’ dedi. Tam kapıdan çıkarken Adnan Menderes’in oğlu Mutlu Menderes bizi görünce, ‘hoş geldiniz, nereden geliyorsunuz’ dedi. Konya’dan dedik. Faruk beyi ararız. Mutlu Menderes, ‘siz bir çay için ben araştırıyım’ dedi. Neticede telefonunu buldu, Faruk Sükan’ın Ankara’da olduğunu söyledi. Hızır Aleyhisselam’ın lafı ‘asli hu nesli hu.’ Allah Menderes ve oğullarına gani gani rahmet etsin, iyiler ölmez. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Büyükkeleş Arşivi

Nasip

13 Mart 2021 Cumartesi 00:02
SON YAZILAR