Yusuf Alpaslan Özdemir

Yusuf Alpaslan Özdemir

Bu nasıl okumak yazmaktır

Bu nasıl okumak yazmaktır

Hiçbir baskı altında kalmadan, kendi özgür irademle Müslümanlığı seçtim. Türk ve Müslüman bir ülkede dünyaya gözlerimi açtım. Maddi ve manevi tüm lütufların üstünde olan bu nimet için Yüce Rabbime ne kadar şükretsem azdır.

Yüce Allah insanı halifesi olarak yeryüzüne indirmiş, diğer yarattıklarını insanın hizmetine sunmuş, insanı üstün niteliklerle donatmıştır. Bu nimetlere karşılık Allah hepimize belli sorumluluklar yüklemiştir, bunları tastamam yerine getirmemiz dahi bize sunulanların karşılığı olamaz; kaldı ki yüce Rabbimizin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, O tüm noksanlardan münezzehtir, yapacaklarımız kendi maddi ve manevi huzurumuz ve ebedi saadetimiz içindir.

Hakikat bundan ibaretken nankörlük etmek, daha da ilerisi bize bahşedilen bunca hasletin ve nimetin müsebbibi Yaradanı, onun kitabını, dini ve Peygamberlerini, dostlarını haşa eleştirmeye/kusur aramaya ve göstermeye kalkmak cahilliğin, akılsızlığın, hadsizliğin en tepe noktasıdır.

Özgürlüğe çok önem verirmiş, düşünceye ve yaşam şekillerine saygılıymış pozları bürünen maskeli kartondan aslan seküler kesimin kutsallarımıza ve milliyetime densizce hakaretler etmesi, küçümseyici cümleler kurması aklı başında bir Müslümanın kabul edeceği şeyler değildir. Her ne kadar ettikleri boş cümlelerin cezasını ebedi hesap gününde göreceklerine inancımız tam olsa da bunları en azından uyarmak, gerçekleri uygun bir üslûpla dillendirmek, kuyruklarına takılabilecek mazlumların önüne geçebilmek için cesur olmalıyız, hakikati haykırmaktan geri durmamalıyız. Gözlerini kin, hırs ve nefret bürümüş bu güruhun son raddede zamanında yaptıkları gibi akıl almaz baskı ve zorlamalara giriş(e)memelerinin sebebi artık değişmiş ve hoşgörülü olmalarından, hata ve kusurlarından arınmalarından değil yeterince güçlerinin olmamasındandır. Bu minvalde ‘gençler gittikçe dinden uzaklaşıyor, vay efendim gençler şuna buna daha çok önem veriyorlar’ gibi tezviratlarının nedeni de başta sosyal medya, yazılı ve görsel basında her bir kaleye yayılmış bu kesimin algılama çabalarından ibarettir. Kitlelerinin psikolojilerini iyi çözdükleri için de terbiyesizlikte, ahlaksızlıkta ve densizlikte iyice zıvanadan çıkıyorlar. Biliyorlar ki yapıp ettiklerinden dolayı kitleleri onları uyarıp karşı çıkacakları yerde kahramanlaştıracaklardır. Haddini bilmez bir sözde gazeteci kadının burada aktarmaktan imtina ettiğim saray ve ahır odaklı tv konuşması ve twit paylaşımı bu tetikleyici etkenlerden güç almaktadır. Bunları ne bir uyaran, doğruya davet eden, yaptırım uygulayabilecek bir kitle vardır, ne de hayatı/ olanı biteni sorgulamaya muktedir bir zihinleri.

Yerinde ve uygun şekillerde haklı olarak alınan tedbir ve önlemlerde çemkirme sanatının şahikasını icra eden bu kesimden duyulan, çekingenlik ve aşırı hoşgörü olarak adlandırabileceğimiz yaptırımlardan da cesaret bularak çirkinlik dozajını artırırlar.

Halbuki bu ülkeyi yöneten(ler)i, ideolojisi ve düşüncesi ne olursa olsun bu millet seçti. Bu kişi ve kurumlara söylenenler aynı zamanda özgür iradeleriyle o kişi ve kurumları seçen insanlara da hakarettir, terbiyesizliktir, densizlik ve ahlaksızlıktır. Bu olumsuz manzara içinde Türk töresinin, Türklüğün, dinin ve kutsalın ne olduğunu idrak edemeyenlerden Türkçe edebiyat yerine Türk edebiyatı demenin doğru olduğunu anlatmak, yanlıştan dönmelerini beklemek safdillik olur değil mi? Diğer kusurlarının yanında bu ne kalır ki; halbuki bir bilseler dil namustur, vatan namustur, bayrak namustur…

Meselenin diğer tarafında görünen, daha doğrusu sizdenim ‘gibi’ yapan diğer muhataplara gelince… Farkında değillerse cahillikle, farkında oldukları halde yapıyorlarsa tam anlamıyla ahmaklık olarak değerlendirebileceğimiz bu kimselerin; “ Kafayı dinle imanla bozmuşsun, hayat artık öyle değil, yazıda dini ibareleri abartmışsın, gerici ve yobaz gibi davranıyorsun, çok agresif bir dil kullanıyorsun, adamlar her alanda daha üstün ve başarılı” şeklinde kendi değerinin farkında olmayarak aşağılık komplekslerine girmeleri, kaybedenler kulübüne tabi olmaları/yaranma çabaları da kabul edilebilir bir durum değildir. Bu davranışları kazanmaya çalışma, ılımlı olma diye nitelemek ve savunmak da akıl tutulması halidir. “Her şey Onu anlatır’ şiarına ve şuuruna sahip biri bu şaşkın ve nasipsiz güruha itiraz etmeyecek, karşı çıkmayacak, onların kara dünyalarına dahil etmeye çalıştığı mazlumlara örneklik etmeyecekse bu nice okumaktır, bu nice yazmaktır Allah aşkına…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Alpaslan Özdemir Arşivi
SON YAZILAR