Muzaffer Kırmacı

Muzaffer Kırmacı

Bunlar mı Devleti Yönetecek?

Bunlar mı Devleti Yönetecek?

CHP Kurultayını yaptı, Genel Başkanını seçti. Allah hayırlı etsin. Kılıçdaroğlu, rakipsiz girdi seçime. Gaza gelip “Ben de varım” diyenlerin solukları yetmemiş olacak ki, yarı yolda pes ettiler. Kılıçdaroğlu Genel Başkan olduğundan beri sayısız başarılarının (!) karşılığını son kurultayda da aldı. Hakkı teslim eden delegeler  “Bundan iyisi Şam’da kayısı” diyerek Kılıçdaroğlu’nu bir kere daha Genel Başkanlık koltuğuna layık gördüler. Dedik ya. Allah hayırlı etsin. Kılıçdaroğlu’nun yeniden seçilmesine inanıyorum ki, iktidar partisi çok, ama çok sevinmiştir. Her seçimde yendikleri bir genel başkan, elbette dişlerine göre olduğu için mutlu olmuşlardır. Bir bakıma bundan sonraki seçimde de Kılıçdaroğlu sayesinde galibiyeti garanti altına almışlardır.

İktidar partisinin sevinmesi bir yana, acaba bu sonuç devletimiz için de sevindirici midir? İktidar partisinin her seçime 1-0 önde başlaması olağan mıdır?

Daha önceki yazılarımda da zaman-zaman dile getirdiğim bir konu var. Güçlü, kaliteli, saygın muhalefet. Muhalefetin nefesi, her zaman iktidarın ensesinde olmalı. Böyle olursa iktidarda gevşeme olmaz. 7 Haziran seçim sonuçları bu gevşemenin yansıması değil midir? Güçlü muhalefet, yapıcı muhalefet, saygın muhalefet ülkemizin itici gücü olacaktır.

İsterseniz muhalefetin toplum penceresinden nasıl göründüğüne bir göz atalım.

Bizdeki muhalefet, evlere şenlik bir muhalefet. Bizdeki muhalefet, her şeye itiraz etmek üzere programlanmış bir muhalefet. Bizdeki muhalefet kaba kuvvetle işi, çözeceğine inanan bir muhalefet. Bizdeki muhalefet küfür edebiyatına yatkın bir muhalefet. Dara düştüğü zaman, tribünlere oynayacağı zaman, akla ilk gelen şey hakaret etmektir: “Diktatör bozuntusu!” gibi. “Ananı…” gibi. Kime diyor? Cumhurbaşkanına. Dinleyenler o anda tatminin zirvesine çıkıyorlar ve alkıştan avuçları kızarıyor. Oysa yüzlerinin kızarması gerekmiyor mu?

Muhalefetin görevi elbette iktidarın yaptıklarını eleştirmektir. Eleştirmez ise kendi varlığını tartışmalı hale getirir. Peki bu eleştirinin de bir ölçüsü olmayacak mı? Olmayacak! CHP için bu işin ölçüsü olmaz, olamaz. O kadar ki, iktidar “Allah bir” dese, (haşa) muhalefet ona da itiraz edecek. İşte CHP’yi de sevimli (!) kılan bu yanıdır. Her şeye itiraz edince neyin yanlış, neyin doğru olduğunu anlayamıyor seçmenler. Durum böyle olunca da CHP sadece bir ideoloji partisi olarak akıllarda kalıyor. Eğer iktidar ağzıyla kuş tutsa, CHP “Ellerini kullanmayı bilmiyorlar” diyecek. Suyun üzerinde yürüse “Yüzme bilmiyorlar” diyerek dalgasını geçecek.

İşin en garip ve en vahim olanı da nedir biliyor musunuz?

Bu CHP,  ülkeyi yönetmeye talip oluyor.

Güler misin, ağlar mısın?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Muzaffer Kırmacı Arşivi
SON YAZILAR