Erol Sunat

Erol Sunat

İŞİN VAHAMETİNİ VE CİDDİYETİNİ KAVRAYAMADIK GİTTİ!

İŞİN VAHAMETİNİ VE CİDDİYETİNİ KAVRAYAMADIK GİTTİ!

Avrupa’da yaşananlar, bize çok uzak değil. Korona dünyada yaşanan ne varsa, durdurdu. Bütün ülkelerin ve dolayısıyla dünyanın gündemine oturdu.

Dünya dışı bir gezegenden gelmişçesine, dünyaya savaş açtı.

İbret almamız gereken sayısız olay var!

Virüsü hafife aldıkları için,

Aldırmadıkları için,

Bize hiç bir şey yapamaz dedikleri için!

Virüs; İtalya gibi, İspanya gibi, Fransa gibi, Almanya gibi, İngiltere gibi ülkeleri teslim aldı.

Geç kalınmış tedbirlerle zevahiri kurtarmaya çalışırlarken binlerce insan bu hayattan koptu, gitti.

Bize gelince;

İçimizde, virüsü hafife alma hadiseleri yaşanıyor!  

İşin vahametini ve ciddiyetini kavrayamayanlar, kavramak istemeyenler var!

Diyorlar ki; Avrupa ile biz bir miyiz? 

Biz onlardan her açıdan daha temiziz!

Bize kolay kolay bir şey olmaz diyen yiğitler ve cengaverler,  

Virüsün mantığını bir türlü çözemediler, çözmeye de hiç niyetleri yok!

Bize bakarak Suriyeli sığınmacılar çok daha cesurlar! Biz evlerimize çekilirken, şehrimizin sokak ve caddelerinde maile çoluk-çocuk  dolaşıyorlar!

Ne dersiniz? Korona demek ki, Suriyeli sığınmacılara bir şey yapmıyor, adamlar koronaya karşı şerbetliler galiba!

 

VİRÜS TEDBİRSİZLERE BAYILIYOR!

Virüsün bize nasıl bulaşacağı konusuna da pek aldırmadığımız görülüyor! Elini uzatanlar, vay abim diye sarılanlar yanında, nadiren elimi uzatmasam diyenlere rastlıyorsunuz!

Virüs el sıkışmakla, sarılmakla, aksırıkla ve öksürükle,

Virüslü birinin değdiği, tutunduğu yere değmek ve tutunmakla,

El, ağız, burun  ve gözle kolayca kapılan bir şey!

Virüs; kalabalıkları, toplanmaları, toplanırken sıklaşmaları, salonları, mekanları lebalep doldurmaları pek seviyor.

Toplu ulaşıma bayılıyor!

Otobüsler, metrobüsler ve dolmuşlara mekan tutmuş vaziyette.

Marketlerdeki izdihamlar, ucuzluklar ve dampinkler karşısında zil takıp oynuyor!

İşte böyle, tam da istediğim gibi diyerekten!

Böyle manzaralar tedbirsizliğin ta kendisi olan manzaralar!

Böyle mekanlarda virüslü birinin virüslerini kaç kişiye birden bulaştırabileceğini hiç düşündünüz mü?

Sonra o virüs bulaşanların, kaç kişiye bulaştırdığını!

Büyüklerimiz istediği kadar tedbir, tedbir diye çağrılarda bulunsun!

Biz, “Kendim ettim, kendim buldum” şarkısını söylemeden edemiyoruz!

Soruyoruz;

Biz deli miyiz?
Neden böyle yapıyoruz?

Neden böyle davranıyoruz?

Bilen yok, sorgulayan yok, akıl aşındıran yok, anlatılanları dinleyen yok!

Burnumuzun dikine gitmeyi seviyoruz ya…

 

DON KİŞOTLUK YAPMAKTAN VAZGEÇMEMİZ LAZIM!

Yaptığımız ne biliyor musunuz?  Donkişot’un yel değirmenlerine meydan okuması ve ters kepçe gelmesi gibi, bizde gözle görülmeyen, korona virüse karşı meydan okuyoruz!

Yiğitsen karşımıza çık diye…

Bizi fazla merakta bırakmadan, çıktı geldi!

Henüz mağlubiyet yüzü görmedi!

Onu durduracak, aşı yok, bugün bulunsa dahi, deneme süreçlerinden sonra en erken Ağustos ve Eylül 2020’de hazır olabileceği anlatılıyor.

Mart ayının ortasını yeni geçtiğimiz günlerdeyiz.

Önümüzde Nisan var, Mayıs var, Haziran var, Temmuz var!

Yani en az 4,5 ay!

Korona bu süre zarfında uslu-uslu oturacak değil!

Söz dinleyecek değil!

Ona karşı alınacak tedbirler, ne denli güçlü olursa, ne denli insanlara ulaşması, bulaşması engellenebilirse, kazancımız o olacak!

Maksat bu virüs saldırısını az hasarlı atlatabilmek.

Kalıcı olmasına mani olmak!

Bu arada onu engelleyebilecek sonuçların ortaya konulması beklemek

 

ADAM, BENİM AKLIM BANA YETER DİYOR!

Bu kolay olmayan süreçte, yapılabilecek en güzel şey,

Koronavirüsün hızını kesmek, duraksatmak,

Şaşırtmak ve etkisini azaltmak, direncini kırmak olmalı!

Bu konuda ne anlatılanları dinliyoruz,

Ne ekranlarda konuyu anlatan konunun uzmanlarını!

Benim aklım bana yeter diyenler, aferin hepinize!

Bizi bizden başka kimse bilmez diyenler, helal olsun!

Taşıyıcı olabileceklerini,

Bir başkasına bu virüsü bulaştırabileceklerini kestiremeyenler, nerede yaşıyorsunuz?

Bu durum, akıllara ziyan bir durum!

Böyle giderse, böyle sürerse, 

Vaka sayısının yükseleceğini,

Bu hayattan kopacak insanların,

Her gün katlanarak sayılarının artacağını akıl edemiyorlar!

 

NEDEN YASAK, NİÇİN YASAK!

Biz maalesef, işin ciddiyetini anlayamadık, bir türlü çözemedik.

Evinde kal deniliyorsa, evde kalınacak…

Mecbur kalınmadıkça dışarıya çıkılmayacak deniyorsa çıkılmayacak!

Çıkıldığında da, korunma mesafelerine dikkat edilecek!

Virüse karşı kahramanlık yapılamayacağını henüz anlamış gibi görünmüyoruz.

Karantina’dan kaçan övünüyor!

Yapma denilenleri yapan, ben yaptım hiçbir şey olmadı diyen övünüyor.

Ne olacak bizim halimiz?

Tedbirde kusur etmek diye bir şey var, var olmasına da,  bizim tedbire karşı takıntımız var! 

Yasak kavramına karşı, tahammülümüz sıfır!

Neden yasak? Niçin yasak?  Ne kadar yasak?

Gibi bahtsız ve anlamsız cümleler kurmakta üzerimize yok!
Oysa nedeni biliyoruz, niçin konusunu biliyoruz, lakin yine de sormaktan kendimizi alamıyoruz!

Bunun adı ne? Şımarıklık mı? Ciddiyetsizlik mi? Etrafımızda olup-bitene ilgisizlik mi?

Aklımız başımıza ne zaman gelecek, bekleyip göreceğiz!

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR