Prof. Dr. Mehmet Kamanlı

Prof. Dr. Mehmet Kamanlı

“Kutsalımız Vatan”

“Kutsalımız Vatan”

 

“Her şey vatan için” sloganı aslında Osmanlıcılık temel fikrinin ana temasını oluşturduğunu görmek, insanı şaşırtıyor doğrusu. 19. asır sonlarında ortaya konan milli meseleler karşısında Devlet-i Âliye’nin gösterdiği duruş nasıl bir donanıma sahip olunduğunun göstergesidir.

Osmanlı ismi etnik bir cevherin değil, devleti idare eden hanedanın adıydı. Bu yıllarda “VATAN” kavramının yeni Osmanlılar tarafından baştacı edilmesine de dikkat edilmelidir.

Osmanlı sıfatı devlete, “tebâ” sıfatıyla bağlı bulunan herkesin adıydı. Din, mezhep ve etnik farkı gözetmeksizin herkesi kucaklıyordu. Bu da sağlam bir mantıktı. Ancak, konjonktürel gelişmeler ve süreçler, sonu iyi hazırlamadı. 

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ” isminin Türk unsuruna ağırlık veren milli bir devlet modeline etnik bir gönderme yapmaksızın, bu coğrafya üzerinde yaşayan herkesin müşterek vatanının adı olduğu fikr-i tespiti yapılabilir. Bu tespit ışığında Türkiye Cumhuriyeti Anayasası bu topraklar üzerinde yaşayan herkesi Türk kabul etmişse de aksini düşünenlerin temel hakları asla ihmal edilmemiştir.

“TÜRK” kelimesinin telaffuzundan bizler kadar heyecan duymayan, aksine köşelere itildiğini hisseden insanlara; “yok aslında sen farkında değilsin bal gibi Türk’sün” nutkunu çekmekten artık vazgeçmeliyiz. Ama bu insanlara yeryüzünde huzur içinde yaşayabilecekleri tek coğrafyanın TÜRKİYE olduğu gerçeğini yeterince de anlatabilmeliyiz. Türkiye, bu topraklar üzerinde yaşamaktan hoşnut olan ve Türkiye’ye “VATANIM” nazarıyla bakan herkesin vatanıdır ve öyle kalmalıdır. Bu gerçeği kabul etmek hem asgari hem de azami müşterektir.

Müstakil devlet, federatif yapı, etnik siyasal parti gibi “ekstra” ve “ucube” talepler gelinen bu itidal noktasından sonra artık suiniyettir, art niyetliliktir.  Diğer bir deyişle “yemek yenen kaba pislemektir.”

Oyuna gelmeyelim…

Oyuna da getirmeyelim…

Tek çıkar yol;

Mensubiyet şuurumuz,

Dirliğimiz,

Düzenimiz,

Birliğimiz…

Hülasa;

KUTSAL VATANIMIZ…

 

SON SÖZ:

“Mal kaybeden” bir şey kaybetmemiştir.

“Onurunu kaybeden” çok şey kaybetmiştir.

“Cesaretini kaybeden” her şeyini kaybetmiştir.

Cesaretin bittiği yerde, esaret başlar…

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Mehmet Kamanlı Arşivi

BİZ

06 Mayıs 2019 Pazartesi 00:04
SON YAZILAR