Eski Hacıveyis Camii karşısında Battallar Sokağı’nda babaannemin babası, “Arap Muhittin” derler, her gün sokağın başında otururmuş. Hacıveyis hoca senelerce bu camide namaz kıldırırdı. Akşam namazlarından sonra evine gitmez camii cemaatindeki kişilerden bir kap yemek istermiş, cemaate sohbetler yaparmış. Günlerce bu gelenek devam etmiş. Bir gün Hacıveyis hoca namazdan sonra dedenin yanına gelir. “Muhittin iyisin hoşsun bir de namazın olsa çok iyi olur” der. Dede de hocayı tersler, ”Sayısını senden mi bilirim” der. Hacıveyis hoca bir şey demeden gider. Aradan zaman geçer, dede ölür. Akrabamız olan Ali amca hocaya varır. “Hocam Muhittin öldü yıkanacak” der. Hoca kırgınlığını belirtse de yıkamaya gider. Bu meyanda dedeyi teneşire yatırırlar. Hoca cenaze başına gelince duraklar “bu ne iş yapardı” diye seslenir. Etrafındakiler, “Hocam yedi tane yetim büyüttü” derler. “hah ya var bir sebebi” der ve özenerek cenazeyi yıkar.

NOT: Muhittin dede üç sefer evlenmiş. En son evlendiği  hanımın on altı yaşında bir oğlu varmış. Evlendiği günün ertesi sabahı  kahvaltıya oturmuş, çocuğu sormuş. Hanımda, “bir akrabaya bıraktım” demiş. Dede hanıma kızmış, “Çabuk git oğlunu al gel kahvaltıda bekliyorum” demiş. Hanim gitmiş oğlunu almış gelmiş

HACİVEYİS HOCANIN DUASI

Bütün günahlarıma tövbe Ya Rabbi.

Azrail’i karşıma güler yüzle çıkar.

Gözümün ışığını, tüm vücudumun güç ve kuvvetimi elimden alma.

Bakışım ibadet, sukutum tefekkür olsun, konuşmam zikir olsun.

Göz açıp kapayıncaya kadar bizi nefsin eline bırakma Ya Rab.

Her nefeste dilimi zikirden, kalbimi şükürden, beynimi fikirden ayırma Ya Rabbi.

Aileme kötülük yapmak isteyenlere mani ol.

Allah’ım günahlarını affettiğin Sıddıklardan eyle.

Onların sohbetlerine, zikirlerine ilhak eyle.

Bizleri salih kullarının arasına katıver.

Defterimin kapanmayacağı hayırlar nasip et.

Naim cennetinin varislerinden eyle.

Anne ve babamı affet, kabirde yüzümüzü kara çıkarma Ya Rab.

Azığımız takva, güzel amel, güzel ahlâk olsun.

Dostlarımız bu dünyada hak dostları, alimler, dervişler öbür dünyada peygamberler ordusu olsun inşallah.

Kalbimizi karartma, rızkımızı daraltma, bizi imansız  bırakma Allah’ım.

Kul Habibine ümmet et, sabırlar ver Ya Rabbi. (AMİN)

YUNANİSTAN’DA KURAKLIK

Galatasaray’da futbol oynayan ve antrenörlük  yapan, Atatürk'ün koruması olan Kılıç Ali Paşa’nın oğlu, Gündüz Kılıç’ın Konya'ya gelişindeki hatırasını naklediyorum.

Yunanistan'da senelerce kuraklık olmuş. Kuraklık olunca üzüm olmamış, şarap yapamamışlar. Yunan meclisi toplanmış çare aramışlar. İlk ay ne kadar tilki varsa kesmişler, kanlarıyla bağlarını  sulamışlar. İkinci ay ne kadar aslan varsa  kesmişler, kanları ile sulamışlar.

Üçüncü ay ne kadar eşek var toplamışlar, kesmişler, kanlarıyla bağlarını sulamışlar.

O sene çok iyi hasat olmuş, şarap yapmışlar, fıçıları doldurmuşlar.

İçmeye başlamışlar.

İlk kadehte tilkileşiyorlar, ikinci kadehte aslanlaşıyorlar, üçüncü kadehte eşekleşiyorlar, hala aynen devam ediyorlar.

Ayıdan post, Yunandan dost olmaz.