Erol Sunat

Erol Sunat

BİR MİKRONLUK KORONA, DÜNYANIN KİMYASINI BOZDU!

BİR MİKRONLUK KORONA, DÜNYANIN KİMYASINI BOZDU!

Bir mikronluk korona, canavarlığın cüsse ile olmadığını gösteriyor. Sadece bizim değil, dünyanın kimyasını bozdu.

Savaşlar, göçler, Avrupa’ya geçişler bir anda durdu.

Herkes kendi başının derdine düştü.

Öyle ki, kim öle, kim kala bir manzara!

Önceliğinde,  60 yaş ve üstü vardı, bu bir mikronluk canavarın.

Kendi ülkemizde o gruptan başladı.

Korona, ,içinde korona olmayan ne varsa her şeyi gündemden düşürdü. Varsa o, yoksa o. Bir mikronluk virüs yedi başlı, ağzından alev saçan ejderha efsanelerini yıktı attı.

Artık her şehirde…

Her ülkede…

Ve dünyanın tamamında…

Adı ölümle anılan bir kabus!

Savaşmak deyince, mücadele edilecek nesneyi görüyor ve savaşıyordunuz!

Koronayı  bizler gözle göremiyoruz, tanışanda, tanıştırılanda, yoluna çıkanda, rastlayanda, onun kendiliğinden gelip buldukları da tehlikede.

Kimseye eyvallahı olmayan, keyfekeder bir mikrop!

Ya şundadır, ya şunda dercesine, insanlara, ülkelere, şehirlere takılıp gidiyor. Öldürmekten zevk alan, öldürmeyi insanları inim inim inleterek gerçekleştiren bir bela!

Hafife alan, bize bir şey yapamaz diyen ülkeleri felç etti!

Virüs katlamalı bir şekilde bulaşıyor.

Temaslı…

Temaslının temaslısı…

Temaslının temaslısının, temaslısı…

Virüsün bulaştığı insan, potansiyel bir bulaştırıcı olarak, taşıyıcı olarak düşüyor yollara.

Bulaştırdığı her kişi, adeta bulaştıracağı birilerini arıyor.

Ondan, ona derken virüs dağları, tepeleri aşıyor,

Köşeleri, bucakları tarıyor, bulaştıracağı insan arıyor.

Tehlikenin boyutları başka nasıl anlatılır diyor uzmanlar!

 

UZMANLAR BİZİ TANIDI, BİZ UZMANLARI!

İlk günlerde yapılan açıklamalarda, Korona’ya karşı tedbir babından deniyordu ki, evlerde birden fazla tuvalet olmalı, ayrı odalarda, ayrı oturulmalı.

Bu açıklamalara hiçbir anlam veremedi insanımız!

Ve dediler ki…

Üç tuvaletli, üç banyolu, beş artı bir, altı artı bir evlerimiz vardı da,

Biz mi oturmadık?  

Uzmanlarımız, bu ülkede insanların nasıl bir arada kaldığını,

Kaç odalı evlerde yaşadığını,

Bir göz odada kaç kişinin barındığını unutmuşa benziyorlar!

Hadi, yaşlı insanları karantina şartlarına benzer bir şekilde evlerde muhafaza ettik.

Evlerde çalışan gençler var.

O gençler, her gün dünya kadar insanla temas ediyorlar.

Akşam evlerine geldiklerinde,

Ana-baba, dede-babaanne yahut anneanneleriyle oturup konuşuyorlar.

Evlerimiz çok salonlu değil tek salonlu.

Mutfak bir tane, banyo da öyle…

Tuvalet genel olarak bir adet!

Daha sonra ki günlerde, korunması gereken mesafe korunarak oturulmalı ve hareket edilmeli diye düzeltmeler ve açıklamalar geldi.

Bu arada Korona, birbirimizden ne denli habersiz bir hayat sürdürdüğümüzü de ortaya çıkardı.

 

İLK GÜNLER, İTALYA’DAN FARKSIZ DAVRANIŞLAR SERGİLEDİK!

Koronanın ilk günlerinde, “Evde kal-Güvende kal” uyarısı insanımıza pek sempatik gelmemiş olacak ki, ben değil “ sen kal” dercesine tavır gösteren ve karşı çıkanlar oldu.

Merak etme ben hiç olmadığım kadar güvendeyim dercesine, hiçbir ikazı ve uyarıyı dikkate almadı insanımız.

Neden sonra, haberler, uyarılar ve ikazlar kendi şehrimizde başta olmak üzere sokağa çıkanları, pikniğe gidenleri, mangal yakanları kendine getirdi.

Kendini büyük bir umursamazlıkla parklara, bahçelere, pikniklere atan, asker uğurlama törenleri tertipleyen, alınan kararlara itiraz edenler tehlikelerden haberleri yokmuş gibi davrandılar ve direndiler!

Özellikle 65 yaş ve üstüyle, kronik hastalıkları olanları korumaya ve kurtarmaya çalışan hükümetin çağrılarına olumsuz ve sorumsuz davranışlarla cevap verenlerin, virüsün yayılmasına yol açtıklarının farkında olmamalarına akıl sır erecek gibi değildi.

Üstelik önümüzde İtalya gibi çok çarpıcı bir örnek vardı. İtalya felaketi dolu-dolu yaşamasına rağmen insanlar sokağa çıkmaktan vazgeçmediler.  Beş bine yakın ölüm İtalyanları durdurmadı! Halende uyumsuz davranışlarda bulunmaya devam ediyorlar

İtalyan Belediye Başkanlarının çırpınışları, halkı uyarıları, henüz etki sağlamış gibi görünmüyor.

İlk günler, İtalya’dan farksız davranışlar sergiledik. Polisimizin, Zabıtalarımızın gayretleri, ricaları, ikazları sonrasında, sokağa çıkma hadiseleri azaldı. Birkaç güne kadar, sokağa çıkan 65 yaş ve üstü insan nadiren görülecek!

 

NE KÜLTÜR KALDI, NE TURİZM!

Korona gündemimize öyle bir oturdu ki, ne siyaset kaldı, ne kültür, ne turizm, ne de sosyal faaliyetler. Koronayla yatıp, Koronayla kalkar olduk.

Normale ne zaman döneceğimizi bilmiyoruz.

Nisan sonunda mı, Ramazan Bayramından sonra yani Haziran başında filan mı?

Biz yaştakilerin hayatı,  evlere sığdı, evlere sığındı!

Şimdi diyeceksiniz ki, 2020 için ne güzel hayaller kurmuştuk!

Baharı görmeden yaz geldi geçti diye hüzünlü bir türkümüz var. Mart ayı başından beri gündemimizde baş köşeye kurulan Korona, Mart ayını kapattı.

Görülen o ki, Nisan ayı da, Koronalı bir ay olarak tarihe not düşecek.

Ramazan ve Mayıs ayı, ardından bayram ve sonrasında gelecek olan Haziran, Bahar mevsimini kaygılarla, korkularla yüzleşerek geçireceğimiz bir mevsim.

Depremlerle başlayan bir yıl olacak galiba diyenler, Korona’yı akıllarına dahi getirmemişlerdi. Korona depremini hesap eden olmadı!

Kaderimizde yılın ilk yarısını Koronayla kapatmak varmış!

 

KORONAYI PANİK YAPMADAN KARŞILAMAK!

Koronayla ilgili alınacak tedbirler günlerden beri sayıldı, döküldü, anlatıldı.  Uyum süreci yine de, beklenenden çok daha önce sağlandı denebilir.

Bununla birlikte, oluşan ve oluşturulan kaygı ve endişenin, Koronadan çok daha fazla yayıldığı görüldü. Panik işte bu noktadan sonra katlanarak arttı gitti!

İnsanlar, temizlik maddelerine gıda maddelerine koştu.

Bu yanlıştı! Bu tehlikeliydi! Çözüm ne mi? Çözüm; Koronayı panik yapmadan karşılamak!

Bu süreci sağlık personelimizle atlatacağız. Doktorlarımızın, sağlık personelimizin, Korona ile mücadelede gösterdikleri özveri desteklenmeyi bir değil bin kere hak ediyor.

Bundan sonra ki, zorlu süreçte desteğe ve anlayışa çok daha fazla ihtiyaçları olacak! 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR