Mustafa Balkan

Mustafa Balkan

Böğrüdelik Köyü ve Abdürreşid İbrahim

Böğrüdelik Köyü ve Abdürreşid İbrahim

Böğrüdelik Köyü denilince, benim aklıma ilk olarak Abdürreşid İbrahim Efendi geliyor. İkinci isim ise Naci İdil’dir.

Bundan 10 sene önce 2007’de Böğrüdelik’te yapılan 100. Yıl Şükür Günü Şenlikleri’ne katılmıştım. TRT Ayaz ekibi de gelerek o şenlikleri çekim yaparak kayda almıştı.

Rusya-Sibirya Türklerinin liderlerinden olan ve Japonya’da İslâm’ın, bir cami yaparak neşvü nema bulmasında büyük emeği geçen seyyah, yazar ve bilgin bir şahsiyet olan Abdürreşid İbrahim Efendi, 23 Nisan 1857’de Batı Sibirya’da Tobolsk şehri Tara kasabasında doğdu. 17 Ağustos 1944’de Tokyo’da vefat etti. Abdürreşid Efendi, 70 bin Sibirya Türkünü gemilerle Odesa Limanı’na ve oradan da İstanbul’a getiren mücadeleci bir gezgindir. Medrese mezunu olduğu için özel öğretmenlik ve imamlık yaptıktan sonra yerleştiği Medine’de, tahsilinin ikinci devresi olan beş yılda fıkıh, tefsir, hadis, kıraat gibi dini derslerinin yanında Arapça ve Farsça da okuyan Abdürreşid Efendi, önemli şahsiyetlerle tanışıp görüştükten sonra 1884’de Tara’ya geri döner. Bir medresede ders vermeye başlar ve 1885’te de evlenir. Medreselerin ıslahına çalışan Abdürreşid Efendi, yeni öğretim yöntemiyle Kırım’da ders kitapları hazırlayan İsmail Gaspıralı’dan ders kitaplarını sağlar. İslâm âlemindeki düşünür ile bilginlerle mektuplaşarak kendini yenilemeye devam eden Abdürreşid Efendi, 1890’da Tara’dan yanına aldığı on talebesiyle İstanbul’a gelir. 1897’de İstanbul’dan başlayıp üç yıl süren bir seyahata çıkar. Mısır, Hicaz, Filistin, İtalya, Avusturya, Fransa, Sırbistan, Bulgaristan, Batı Rusya, Kafkasya, Batı ve Doğu Türkistan, Yedisu Vilayeti ve Sibirya bölgelerinde dolaşıp çeşitli temaslarda bulunur. Mehmed Âkif’in, “Süleymaniye Kürsünde” kendi dilden büyük seyahatini şöyle özetler: “Şarkı baştanbaşa yıllarca dolaştım, gezdim;/Hem de oldukça görürdüm, kafa gezdirmezdim!/Bu Arapmış, bu Acemmiş, bu Tatarmış demedim;/Müslüman unsurunun hepsini gördüm kendim.”

 

***

Uzak Doğu’nun “parlayan yıldızı” olan Japonya’ya 1902’de gelerek Japonya’da ilk İslam tohumlarını atan Abdüreşid İbrahim, bir ara ziyaret ettiği II. Abdülhamid’e bir mektup yazarak, Japonya’da İslâm’ın yayılması için desteğini ister. Padişah gözünde, Japonya’da “İslamiyet’i yaymayı mukaddes vazife sayan” Kazanlı Müslüman âlim, Türkçe, Arapça, Farsçadan başka Rusça ve Japonca da biliyordu. Kırk yaşından sonra Fransızca ve Latince de öğrenmişti.

Rus hâkimiyeti altındaki Türkler arasında siyasi ve dini bir birlik kurmak amacıyla 11 Aralık 1905’te Ülfet adlı bir dergi çıkardı. Ülfet bütün Rusya’da büyük bir ilgiyle karşılandı. Hatta Türkistan’da gördüğü aşırı alaka yüzünden polis kayıtlarına “zararlı neşriyat” olarak geçti. Türkçe yayın yapan dergi, Osmanlı Türkleri ile Rusya Müslüman Türk boyları arasında bir dil bağı işlevi de görüyordu. Dini konulara da ağırlık verdiği için medrese talebeleri tarafından da büyük bir ilgiyle takip edilen dergi, 85. sayısında Rus hükümeti tarafından kapatılır. O yılmaz ve başka dergiler çıkarır. Abdürreşid İbrahim, Ruslar ne kadar izin vermese de Birinci Müslüman Kongresi’ni, Ruslardan gizli olarak Oka nehri üzerinde kiralanan bir gemide 15 Ağustos 1905’te toplar. On üç saat süren toplantı sonunda bir ittifak kararı alınarak Rusya Müslümanlarının bir çatı altında meselelerinin müzakere edilmesi ve savunulması fikri kabul edilir. Karar müsveddelerini yanına alan Abdürreşid İbrahim, Petersburg’a döndüğünde Bin Üç Yüz Senelik Nazra adlı eserini yayınlar. Müslümanların birlik olmalarının ehemmiyeti dile getirilen eser, sonraki birlik çalışmalarının özünü teşkil eder.

 

***

13 Ocak 1906’da ikinci Müslüman Kongresi gerçekleştirilir. Burada, Abdürreşid İbrahim’in hazırladığı, “ittifak nizamnamesi” oy birliğiyle kabul edilir. Bir adım ileri atılarak yine onun öncülüğünde Rusya Müslümanlarının Muhtariyet meselesi gündeme getirilir. Bu fikir Rus Meclisi Duma’daki Müslüman milletvekilleri vesilesi ile her yer ve her ortamda dile getirilmeye başlanır. Abdürreşid İbrahim bu konudaki görüşlerini kaleme aldığı Aftonomiya risalesinde, millî, kültürel özerkliği, “Kırgızistan, Türkistan, Kuzey Kafkasya ve Azerbaycan topraklarının millî bağımsızlığı” fikrini açıkça yazar.
 

***
Üçüncü Müslüman Kongresi, 16 Ağustos 1906’da Mekerce Pazarı’ndadır. Altı gün süren toplantıda, Rusya Türklerinin ileri gelenleri; misyoner faaliyetleri, eğitim, din ve ilim adamları ve her alanda iyileşmenin sağlanması için ıslahat konularını tartışırlar. Ancak, III. Duma döneminde Rus baskısı artarak birçok Müslüman aydın hapsedilir ve sürgüne gönderilir. Abdürreşid İbrahim’in de dergileri kapatılmış, Rusya’da kalmak can güvenliği için tehdit oluşturmaya başlamıştır. Bunun üzerine Rusya’dan ayrılmaya karar vererek ikinci büyük seyahatine çıkar.
1907 sonlarında Batı Türkistan şehirlerini dolaşır, halkın durumuna yakından şahit olur. Doğu Türkistan’ı da kapsayan bu bir senelik seyahatinde, ileri gelenlerle görüşerek Rus hükümetine karşı ortak hareket edilmesi, medreselerin ıslahıyla usul-i cedit mekteplerinin kurulması için çalışır. Tara’ya döndükten kısa bir süre sonra, ailesini alarak Kazan şehrine yerleştirir. Kazan’da hemen siyasi faaliyetlere başlayarak Dördüncü Müslüman kongresinin toplanması için hazırlıklara girişir. Yine gizlice bir gemide gerçekleşen toplantıda, eğitimle alakalı bir komite oluşturularak öğretmenlik yaşına gelmiş Kazan bölgesindeki gençlerin İstanbul’a gönderilerek eğitim almaları kararlaştırılır. Bilinçli insan, en önemli güçtür. Kararlarını haber alan Rus hükümeti, önceleri engel olsa da 1908’den itibaren, aynı karar doğrultusunda birçok genç Türkiye’ye gelmiştir. Rus baskısı, Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu, Ali Hüseynizade, Alimcan İdrisi daha sonra A. Zeki Velidi (Togan), Mehmet Emin Resulzade, Sadri Maksudi, Zakir Kadiri (Ugan), Fuat Tuktar, Ayaz İshaki, Abdullah Battal (Taymas) gibi tanınmış şahsiyetlerin Türkiye’ye göçmesine sebebiyet vermiştir.

Aynı konuya kaldığımız yerden inşallah devam edeceğiz.

 

AZİZİM DİYOR Kİ…

Pusula okurları başta olmak üzere Berât Kandilinizi tebrik eder, Türk-İslâm Dünyasının kurtuluşuna vesile olmasını Yüce Rabbimden dilerim.

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan Arşivi
SON YAZILAR