Mustafa Bahar

Mustafa Bahar

Hakikatin İzinde- 2

Hakikatin İzinde- 2

Önceki yazımızda durmak ve anlamak kelimeleri arasındaki ilginç bağlantıyı anlatmaya çalışarak sona erdirmiştik. Gerçekten durmak ile anlamak arasında sıkı bir ilişki var. Modern dünyanın insanı maalesef bir an olsun durmaya ve düşünmeye, dolayısıyla anlamaya fırsat bulamıyor. O kadar yoğun bir uyarı bombardımanı altında yaşıyoruz ki artık nefes almaya bile vaktimiz yok. İşin daha garibi bu durumu iyice normal saymaya başlamışız.
Çevremizde o kadar görüntülü ve sesli uyaran var ki bunları takip etmemiz gün geçtikçe zorlaşıyor. Bunlar ilk bakışta hayatımızı renklendiren, kolaylaştıran unsurlarmış gibi görünse de artık bizi yormaktan başka bir işe yaramıyor. Yıllar önce evimizde pilli bir radyo vardı ve pili bitmesin diye sadece haber bültenleri ve radyo tiyatroları gibi saatlerde açılırdı. Ama bugün öyle mi? Karşımızda televizyon, elimizde cep telefonu, masada bilgisayar her birini kullanmak üzere edindik ama neredeyse onlar bizi kullanmaya başladılar. Televizyondaki ses ve görüntü, cep telefonuna gelen mesaj, sosyal medyada paylaşılanlara yetişme derdi sizi de germiyor mu? Artık biraz da kullanıldığınızı siz de düşünmüyor musunuz? Gelen her uyarı ile bir an olsun durmanıza ve düşünmenize engel olmuyor mu? Yine yanı başınızda oturan insanlarla ne kadar irtibatsız olduğunuzu düşündürmüyor mu? Ya da düşünün bir kez derin bir hayale dalabiliyor musunuz? Çocukluğumda saatlerce gökyüzünü izler ve hayallere dalardım. Şimdi ki çocukların hayal etmelerine bir fırsatı var mı? Canlarının sıkılmasına bile asla fırsat bulamadıklarını düşünüyorum. Halbuki can sıkıntısı kişiye hayale etmeyi öğretir.
Asıl konumuzdan uzaklaşmak istemiyorum. Bu kadar uyaranın ve ayartıcının bulunduğu günlük hayatımızda gerçekten DURMAYA ve ANLAMAYA asla fırsatımız olmuyor. Bu durum belki de tüm hayatımızı tamamen monoton hale getiriyor. Default Mode Network kelimesini Prof. Dr. Sinan Canan’dan duyduğumda adeta bir aydınlanma yaşadım. DMN aslında varsayılan mod ağı anlamında kullanılıyor. Bu durum bir an için zihnimiz boş kaldığında ve her türlü uyarıcının etkisinden kurtulduğunda, kısaca DURUP düşündüğünde akla oldukça ilginç fikirler, bazen ilginç çözümler, parlak cevaplar gelmeye başlaması halidir. Bu durum beynin ilgili bölgesinin boş kaldığımız anda daha aktif hale geldiğini çeşitli deneylerle ispat edildiğini hayretle gördüm. DMN nin beynin bir tür ekran koruyucusu olduğunu fark ettim. Kendi kendimize konuşma hali dediğimiz monolog hale geçiyoruz. Bu halin uzun süre devam etmesi sinir bilimciler tarafından sağlıklı olmadığını da duydum. Ama otobiyografik konularda, tasarlama ve hayal kurmada bu kısa süreli halin insana çok şey kazandıracağı çok aşikâr görünüyor. Bu zor bir iş günümüz insanı için ama günün ortasında 5 dakika hiçbir şey yapmadan durmak bizim default mode networke girmemizi sağlıyor. Tabii ki tamamen durmamız şart. İşte o zaman bunu niçin yapıyorum, ya da yapmıyorum, önüme sunulan ürün, dayatılan fikir hakkında düşünmeye başlayabiliyorum ki bu kapitalist dünyada çok işe yarıyor. Bunu yapabilenler tavrını, davranışını değiştirmeye başlar. Öngörülemeyen insan haline gelir. Pazarın bir nesnesi olmaktan kurtulur. Beş dakika durup düşünen bir insan iyi bir müşteri değildir. Tuvalette bile twitteri takip eden biri beş dakika durma işini becerebilir mi bilemiyorum ama çok zor görünüyor. Halbuki WC gibi tamamen beynin işsiz kaldığı alanlar DMN için oldukça uygun ortamlardır. Yine namaz esnasında aklımıza türlü düşüncelerin, ilginç fikirlerin gelmesi de konuyla alakalıdır. Tüm unuttuklarımız aklımıza hücum eder. Duşta ya da otobüs beklerken aklımıza gelen çözümler de sistemin çalıştığı anlamına geliyor. Geçmişte peygamberler, veliler, arifler, azizler büyük düşünürler ya bir mağaraya çekiliyor, ya da uyaranların etkisinden kurtulmak için yalnızlığa çekiliyor ki, ardından vahiy ya da ilham geliyor. Ya da Arşimet gibi evraka modu oluşuyor. Eğer başımıza geleni beğenmiyorsak bir an durmamız, bi sıkıntı yaşıyorsak yine bir an durmamız gerekiyor. Bu duruş anlamamızı ve algılamamızı ve çözüm üretmemizi sağlayacak en önemli imkân gibi görünmektedir. İnşallah devam edeceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Bahar Arşivi
SON YAZILAR