Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Hitit Tarım Kanunu-1

Hitit Tarım Kanunu-1

Bir tarihçi değil ancak bir ziraatçı olarak geçmişte tarım nasıl yönetilirmiş, tarımdan medeniyete nasıl geçilmiş, ülkeler tarımı nasıl yönetmiş bilmek istedim. Bu çok ilginç konuyu ele almaya çalışacağım. Bunlardan ilki Hititler oluyor. Hititler tarıma oldukça önem vermiş ve hakkında epeyce eser verilmiş.

Boğazköy (Hattuşa) arşivinde bulunan Hitit Kanun metinleri, Hitit toplumsal, siyasi ve iktisadi yapısını anlamamızda önemli bilgiler veriyor. Hitit ekonomisinin temel dayanaklarından biri olan hayvancılık, kanunlarda çeşitli hayvanların yaralanması, damgalarının silinerek hayvanların alıkonması, başka sürülere karışan küçükbaş ve büyük baş hayvanların sahiplerine geri verilmesi, düşük yapılması, kiralanması, hayvanların başka bir arazide ölümü gibi ilginç maddelerle öne çıkıyor. Hayvanlarla ilgili maddelere göre hangi hayvanların ne şekilde kanun maddelerinde yer aldığını sınıflandırılmış. Ayrıca Hitit yasalarında özellikle önem taşıyan evcil hayvanların mülkiyeti ve bu konudaki cezai yaptırımlar hakkında da bir değerlendirmeler de var.

Hitit Kanun metnini içeren tabletlerden en eski örnekleri, Eski Krallık dönemine, M.Ö. 1650 yıllarına kadar uzanmakta ve yaklaşık 200 maddeden oluşmakta. İlk 100 maddesi, “eğer bir adam”, diğer serisi ise “eğer bir bağ” ile başlayan Hitit kanunları değişmez bir özellik taşımaktan ziyade, toplumun gelişmesi ve kralların istekleri üzerine zamanla değişikliğe uğrayan bir yapıdadır. Kanunda işlenen suçlara karşılık gelen cezalardan bahsederken ‘eskiden böyleydi, şimdi ise böyle’ ifadelerinin yer alması da bu durumu bize ispatlamaktadır. Özellikle Yeni Krallık döneminde ölüm cezası gerektiren suçların uygulama alanının azaldığı ve daha çok yüksek tazminat cezaları ile yer değiştirdiği, bundan da ağır para cezalarının caydırıcı etkisini gösterdiği anlaşılmaktadır.

Kanunların ilk tableti, fertlerin hukukunu ve mülkiyetini koruyan konular ile evcil hayvan mülkiyetine ait konuları; ikincisi ise arazi edinme ve tarım aletlerine sahip olma ile ilgili suçlara ait. Hititlerde halkın büyük bir kısmının geçim kaynağı olan tarım, iktisadi hayatın gelişmesinde önemli rol oynar. Savaş ganimetleri arasında sayılan büyük ve küçükbaş hayvanların varlığı ve özellikle kanunlarda kaydedilen hayvanlarla ilgi maddelerin hayvancılığın Hitit ekonomisine katkısını ortaya anlamamız açısından önemli bilgiler vermektedir.

Öte yandan tapınak görevlilerinin uygulaması gereken talimatnameleri içine alan bir metinde tanrılara ait hayvanların nasıl korunduğuna dair bilgiler vardır. Şöyle ki; bundan başka (tapınağa ait) harman yerinde kullanılacak koşum öküzü alan sizler; eğer bir koşum öküzü satar veya kesip yerseniz, onu kendiniz için tanrıdan çalarsanız ve ‘zayıflıktan öldü’ veya ‘vurup kırıyordu’ veya kaçtı gitti’ veya ‘bir boğa onu vurdu’ diye yalan söyler, gerçekte ise onu yerseniz ve durum sonradan anlaşılırsa, ‘onu telafi edersiniz’ deniyor.

Metnin devamında kişinin suçsuz olması onun koruyucu tanrının himayesinde olması ile açıklanmış, kişinin suçlu olması durumunda ise ölüm cezasına çarptırılacağı belirtilmiştir. Konunun emirlere kadar girmesi, elbette bu ve benzeri suçların yaygınlığını göstermektedir. Fakat tehditkâr ifadelerin yer aldığı bu metinler suç oranlarının azalmasını teşvik edici bir özellik taşımaktadır.

Ayrıca Hititli kâtipler tarafından kaleme alınan bu tarz buyruk metinleri, kanun maddelerini destekleyici, ek tedbir yöntemleri ya da yönetmelik olarak da görülebilir. Metinde yine önemli bir uygulamada devleti kral yarı tanrı yönetimi ile önemini ortaya koymada oldukça enteresandır.

Arzawa Ülkesinin ele geçirilmesini konu alan bir metinde, şöyle denmektedir: “Bütün Arzawa Ülkesini fethettiğimde ben, Majesteleri, kraliyet sarayına getirdiğimin tamamı 66 bin sivil esirdi. Fakat yüksek rütbeli memurların, askerlerin ve savaş arabası sürücülerinin getirdikleri esir, sığır ve koyunların hesabı yoktu. Bir metinde Hitit-Hurri dünyasında bir insanın zenginliği, altın, gümüş ve lapislazuli taşı yanı sıra, sahip olduğu koyun ve sığırların sayısıyla da ölçülmektedir.

Okudukça ve derinlere indikçe tarıma verilen değer oldukça önemli diyebiliriz. Bu bakımdan birkaç yazı ile konuyu ele almaya çalışacağım. Bu da tarımın devlete eşdeğer olduğunun bir şekli olsa gerek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR