Prof. Dr. Fikret Akınerdem
Cumhuriyetimizin Şeker Fabrikaları-5
İlk dört makalemizde 1960 yılı sonuna kadar kurulan 15 şeker fabrikamızdan bahsetmiş, bu meyanda 1960 da şeker üretimimizin 643 bin tona yükseldiğini ifade etmiştim. Bu arada 1950-60 arası yapılan fabrikalarımız, Türkşeker’e bağlı Makine Fabrikasında %65'i imal edilerek işletmeye alınmışlardır.
Kişi başına şeker tüketimi 1950 ye kadar 3-4 kg kadar iken, 1960 da ise 10 kg kadar olup nüfusumuzun da 1960 da ise 27.5 milyona ulaşmış olduğu bilinmelidir. 1950-60 döneminden kalan 2 fabrikanın üretime başlamasından sonra 1962 Ankara ve 1963 de Kastamonu Şeker fabrikaları devreye alınmıştır.
Ülkemizin nüfus artışına paralel olarak artan şeker ihtiyacını temini amacıyla 6 yeni şeker fabrikaları kurulması kararıyla 1977'de Afyon, 1982'de Muş ve Ilgın, 1983'de Bor, 1984'de Ağrı ve 1985 yılında da Elbistan Şeker Fabrikalarının %95'e varan makina ve tesisleri mevcut beş makina fabrikasında imal edilerek işletmeye alınmışlardır. Böylece toplamda 23 şeker fabrikası olmuştur.
Daha sonra sırasıyla 1989 yılında Erciş, Ereğli ve Çarşamba, 1991 de Çorum, 1993 de Kars, 1998 de Yozgat ve 2001 yılında ise Kırşehir olmak üzere 7 Şeker Fabrikası daha işletmeye açılmıştır. Böylece Türkşeker’e bağlı fabrika sayısı 30 a yükselmiştir.
Ayrıca Türkşeker dışında 1987 yılında ilk defa özel bir izinle Aksaray’da Balküpü markası bünyesinde Keskinkılıç Şeker Fabrikası kuruldu. Devamında birer kooperatif fabrikaları olarak Konya Şeker, Çumra ve Kayseri Şeker de Boğazlıyan fabrikalarını kurarak toplamda fabrika sayımız toplamda 33 e çıkıyor.
Bu gelişmelerin yıllara göre analizini yapacak olursak, nüfus artışına rağmen 1970 de 35 milyon nüfus ile toplam 610 bin ton tüketim (kişi başı 17 kg);
1980 de 44 milyon nüfusla 1.1 milyon ton tüketim (kişi başı 24 kg).
1990 da 56.5 milyon nüfus ile 1.8 milyon ton (kişi başına 31 kg) tüketilmiştir.
Günümüzde ise yaklaşık 100 milyon (yabancılar ve turist dâhil) nüfus ile 3 milyon ton kadar şeker üretiyor, kişi başına yaklaşık 30 kg tüketiyoruz. Bu arada kendi şekerimizle de şekercilik ve mamullerinde dışarıya 2.3 milyar Dolarlık ihracat dahi yapıyoruz.
Şunu da açıklamadan geçemeyeceğim. 1950-60 arası temeli atılan 13 fabrikadan 5’i (Konya, Kayseri, Kütahya, Amasya ve Adapazarı) pancar kooperatifleri aracılığında üretici-Devlet ortaklığı ile ilk defa özel şeker fabrikaları uygulaması devreye girdi. O dönemde bu oldukça başarılı bir uygulamadır.
2026 da başlayan hikâyenin birinci bölümü 1950 de neticeleniyor. 1950 ye kadar az da olsa ülkeme ait fabrikalar üretim yapıyor. Bunu abartmanın bir anlamı da yok, olmamalı da. Hikâyenin esas bölümü milleti esas alan 1950 iktidar ile temeli atılan 13 fabrikanın 11’ inin 3 yılda işletmeye açılması ile başlıyor ve bu anlayış 2000 li yılların başına kadar devam ediyor.
Şeker fabrikalarının kuruluş tarihlerini açıklarken ki esas mesele hangi dönemde, ne kadar fabrika yapıldığı değil, ne kadar şeker üretildiği değil, artan nüfusla birlikte ülke şeker ihtiyacının karşılanması yanında özelleşme politikalarını ve doğruları rakamlarla ortaya koymak olmalıdır. Geçmişte iyi niyetle açılan bazı fabrikalar (Çarşamba, Alpullu, Ağrı, Susurluk gibi), değişen ürün çeşitliliği çerçevesinde hammadde bulmakta zorlanmakta, böylece kapanma tercihi ile karşı karşıya kalmaktadır. Yani bir zamanın doğrusu, bir süre sonra yanlış bulunmakta, bu da ekonomiyi zorlamaktadır. Kanaatimce konu kuraklık ve su kısıtı sebebiyle daha da ileriye gidecek, bazı fabrikalar üretime ara verecektir.
Özelleşme konusuna gelince, her ülke idari, ekonomik ve sosyal yapısı ve hammadde potansiyelini esas alarak özelleşme programları uygulamaktadır. Gelişmiş ülkelerde devlet fabrikaları olmayıp, kuruluş dönemlerinde devlete ait olsa da, daha ekonomik işletilmek üzere süre sonra, fabrikalar özelleşmeye tabii tutulmakta, eskiden açılan fabrikaların da işletme kapasitesi artırılmaktadır.
Şeker temel gıdalardan biridir, es geçilemez. Bize düşen sulama suyunu şekeri israf etmeyelim.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.