Abdurrahman Hakan Pakiş

Abdurrahman Hakan Pakiş

Kıymetin kıymetini bilmek

Bismillah.

Elhamdülillah, vessalâtü vesselâmü alâ Resûlillah.

Her şeyin bir değeri vardır; fakat her değer, ölçüsünde güzeldir. İnsanoğlu, bazen bir eşyaya, bazen bir insana, bazen de bir fikre haddinden fazla kıymet verir. Oysa her şeyin bir “haddi” vardır. O sınır aşıldığında, kıymet artık kıymet olmaktan çıkar; abartı, körlük ve bağımlılığa dönüşür.

Değer, ölçü korunduğu sürece anlam kazanır. Aksi takdirde değer de değersizleştirilir…

Şu düstur hiçbir zaman unutulmamalıdır:

“Bir şeye haddinden fazla kıymet vermek, onda mevcut olan hakikî kıymeti de yok eder.”

Bu söz, sadece dünyevî bir tespit değil; aynı zamanda nefis tezkiyesinin (temizleme, arındırma) merkezinde duran bir hakikattir. Çünkü insanın kalbi, aşırı bağlandığı her şeyin mahkûmu hâline gelir.

Hakikati Örten Perde

İnsan, doğası gereği sevmeye, bağlanmaya meyyaldir. Fakat bu sevgi, ölçüsünü kaybettiğinde hakikati örten bir perdeye dönüşür. Bir insanı haddinden fazla yüceltmek, onu olduğu gibi değil, görmek istediğimiz gibi görmektir. Bu da hem ona hem kendimize haksızlıktır.

Tarihte nice örnek vardır: insanlar, kimi zaman bir önderi, bir fikir adamını, hatta bir eşyayı bile aşırı yüceltmiş; sonunda o kıymet, kendi ağırlığı altında ezilmiştir.

Yani insanın kıymet terazisi şaştığında, kalp dünyası da karışır.

Bir şeye aşırı kıymet vermek, onu merkez edinmektir. Merkezde Allah [celle celâlühû] olmalıdır; başka hiçbir şey değil…

Kıymet, Dengeyle Anlam Bulur

İslam’ın en temel prensiplerinden biri “vasat ümmet” olmaktır: Her işte dengeyi gözetmek. Kıymet vermek de bu dengeye dâhildir. Bir şeye değer vermek güzeldir; ancak ölçüsü kadar…

Nebiyy-i Muhterem Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyurur:

“Bir şeyi sevdiğinde ölçülü sev; belki bir gün ona buğz edersin. Bir şeyi sevmediğinde de ölçülü ol; belki bir gün onu seversin.” (Tirmizî, Birr 60).

Bu hadis, kıymet vermenin ölçüsünü belirler: aşırılık, sevgiyi bile bozabilir. Sevgi ölçüsüzleştiğinde, insan körleşir. Körleştiği anda ise kıymet, artık kıymet olmaktan çıkar.

Bunun için İslam ahlâkı, “ifrat ve tefritten uzak” bir yaşamı öğütler.

Ne kıymetsizlik, ne de haddinden fazla kıymet… Gerçek güzellik, ortada; dengede gizlidir.

Kıymetin Kaynağı

Aslında bütün değerlerin kaynağı, Allah’a verilen değerdir. Bir insanın kalbi Allah’la doluysa, her şeye O’nun adına kıymet verir. Bu durumda kıymet vermek, bir kulluk sevabı hâline gelir. Ama kalp Hakk’tan uzaklaştığında, değer yargıları da bozulur.

İnsan, değeri kendinden sanır; sahip olduğu şeylere, kazandığı makama, beğendiği kişilere fazla anlam yükler.

Hâlbuki gerçek kıymet, Allah’ın rızasına yakın olan her şeydedir.

Mal, O’nun yolunda harcanıyorsa kıymetlidir.

İnsan, O’nun hoşnutluğunu arıyorsa değerlidir.

İlim, O’nun yoluna hizmet ediyorsa azizdir.

Tasavvuf ehli, bunu çok güzel özetler:

“Her şey, Hakk’a nisbetle kıymet bulur; O’ndan kopunca kıymetini yitirir.”

Değerin Tükenişi

Bir şeyin ölçüsü kaçtığında, güzelliği bozulur. Aşırı sevgi, zamanla kör bir bağlılığa dönüşür; aşırı övgü, hakikatin yerini gösterişe bırakır; aşırı değer, içtenliği yok eder. Bu yüzden insanın en büyük sınavı, dengede kalabilmektir.

Bir şeye haddinden fazla kıymet veren insan, farkında olmadan o şeye yüklenemeyeceği bir sorumluluk yükler. Örneğin, bir insana “hatasız” gözüyle bakan kişi, onun bir gün hata yapmasıyla sarsılır, kırılır, hayal kırıklığına uğrar. Çünkü o kişi, sevgisini insan üzerine değil, “kusursuzluk” hayaline kurmuştur.

Aşırı kıymet, çoğu zaman gerçekle hayalin yer değiştirmesidir. Bir şeyi gözümüzde büyütürüz; sonra o şey beklentimizi karşılamadığında yıkılırız. Oysa yıkılan şey, aslında hakikat değil; bizim zihnimizdeki abartıdır.

Eşyaya, İnsana ve Zaman’a Kıymet Verirken Ölçü

Hayat, insana sayısız nimet sunar: mal, sağlık, aile, dostluk, zaman, bilgi… Aslında bunların her biri birer emanet, birer imtihandır. Kıymet vermek, emaneti bilmek demektir. Ama emaneti ilahlaştırmak, emanete hıyanettir.

a. Eşyaya Verilen Kıymet

Eşyayı severiz; çünkü bize faydası dokunur. Ama eşyayı hayatın merkezine koymak, eşyaya kulluktur. Ne yazık ki günümüzün insanı, eşyaya hizmet eden bir varlık hâline geldi. Kıyafetler, markalar, evler, araçlar… Hepsi birer statü göstergesi oldu. Oysa eşyanın kıymeti, işlevindedir; gösterişinde değil. Eşya, insana hizmet ettiği sürece kıymetlidir; insana hükmetmeye başladığında ise kıymetsizleşir.

b. İnsana Verilen Kıymet

İnsana değer vermek, tartışmasız bir hakikattir. Ama insanı haddinden fazla yüceltmek, onu hatasız görmek, insanı ilahlaştırmaktır. Her kul, Allah’ın [azze ve celle] kuludur; kimse Allah’ın yerini alamaz. Sevgimiz, saygımız, bağlılığımız hep bu bilinçle sınırlı olmalıdır. Gerçek sevgi, kişinin hatasını da görebilmektir. Kusuruna rağmen sevebilmek, ama hatasını da yanlışta bırakmamak… İşte ölçülü kıymet budur.

c. Zamana Verilen Kıymet

Zaman, kıymetlerin en hassasıdır. Geçtiğinde bir daha dönmez; dolayısıyla en dikkatle korunması gereken emanettir. Bazı insanlar zamanı öyle israf eder ki, hayatının en değerli anlarını boşa harcar. Bazıları ise geçmişe haddinden fazla kıymet verir; geçmişin gölgesinde yaşar. Hâlbuki her an, Allah’ın insana yeni bir fırsat olarak sunduğu bir nimettir. Ne geçmişin ağırlığında, ne geleceğin endişesinde… Kıymet, “şimdi”dedir.

Ölçüyü Korumak, Kıymeti Korumaktır

İnsanın iç dünyasında bir denge ağacı vardır. Bu denge aşırı, aşırı kıymetle bataklığa dönüşür; kıymetsizlikle de kurur. Kıymeti korumanın yolu, ölçüyü muhafaza etmektir. Kimi insanlar değer vermeyi “çok sevmek”, “çok sahiplenmek” sanır. Oysa hakiki kıymet, ölçülü olandır. Bir şeyi haddinden fazla övmek de yermek kadar zararlıdır. Zira ölçüsüzlük, seveni kör ve sağır eder!

“Haddinden fazla kıymet, kıymeti yok eder;

Ölçüsündeki kıymet ise doğruyu ikâme etmektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Hakan Pakiş Arşivi

Birlik rahmettir, ayrılık ise azap

19 Kasım 2025 Çarşamba 09:53

Hayata bakış açımız

11 Kasım 2025 Salı 10:41

Kurtuluşa çağrı

04 Kasım 2025 Salı 23:31

Büyük günahlardan biri: Zulüm

28 Ekim 2025 Salı 22:10

Kıymet kafada değil akıldadır

21 Ekim 2025 Salı 01:05

Olduğun Gibi Görün

14 Ekim 2025 Salı 11:48

Kiminle Berabersen, O’sun!

07 Ekim 2025 Salı 15:38