Prof. Dr. Fikret Akınerdem
Şeker pancarında yerli ve milli çeşit ıslahında son durum
Elli senelik meslek hayatımın büyük bir bölümünü şeker pancarı üzerinde çalışmalarla geçirdim. Şeker pancarı üreten bir aileye mensup olmamın yanında, mühendis ve akademisyen olarak çalışmalarım da bu bitki üzerineydi. Üniversitede stajımı dahi Şeker Fabrikaları organizasyonu üzerine tamamladım. Doktora ve yurtdışı çalışmalarım da şeker pancarı, çoğunlukla da pancar tohumu ıslahı üzerine oldu.
Velhasıl şeker pancarı hem özel hayatımın, hem de bilimsel ve uygulamalı hayatımın büyük bir parçasını aldı diyebilirim. Öyle de, içimde şeker pancarı üretimi üzerine yazdığım kitap dışında ıslahçı olmamıza rağmen bir çeşit ıslahı yapamamanın ukdesi kaldı. Bu duygu sadece bana değil bu konuda çalışan onlarca insanın da ukdesiydi. Bu da nasıl olur diye soracaksınız, açıklayayım.
Dünyada 1800’lü senelerin başında başlayan ticari şeker pancarı üretimine bağlı şeker fabrikası tesisi ve üretim organizasyonu, ülkemde ancak 1926 başladı. O zamanlar birçok ürün çeşidi gibi şeker pancarı çeşidimiz de yoktu ve dış ülkelerden gelen tescilli çeşitlerle üretim yapıyorduk.
Dünyada şeker pancarı çeşit ıslahı çalışmaları şeker sanayi tesisinden de önce başladı. Bunun sebebi 250 sene önce yabani bir bitki olan pancarda şeker oranı % 2-5 kadardı. Bu oranda bir bitkiden şeker elde etmek hem ekonomik değil, hem de şeker kamışı ile rekabet edemezdi. Öte yandan ülkemin de bulunduğu Kuzey Yarımkürede kamış olmazdı. Avrupa gibi ülkelerde serin iklimlerde yetişen şeker pancarı gibi bir bitkiye ihtiyaç vardı. Öncelik yabanı pancarların şeker oranının yükseltilmekte idi. Böylece ilk Avrupa’da şeker pancarı çeşit ıslahı çalışmaları başladı.
Avrupa’da 1800 başlarında şeker fabrikaları kurulurken Ülkemde ilk 1926 da tesis edildi. Buna rağmen pancar ıslahına gereken değer verilmedi, günümüze kadar pancar tohumunda dışa bağımlı kaldık.
Hayıflandığımız konu da işte buydu. 1978 de Şeker Enstitüsü Bitki Islah Şubesinde görev aldığımızda bizden önce görev alanlardan bazı mühendislerin ıslah çalışmaların yapmak üzere yurt dışına eğitime gönderilmesine rağmen ciddi sonuçlar alınamadı, bize de fırsat verilmedi. Yurt dışında Islah bursu kazanmamıza rağmen de gönderilmedik. Sonrası malum, üniversiteye geçtim ve biz yapamadık bari gençlerimiz yapsın diyerek asistanlarımızın önünü açmaya çalıştım. Yerli çeşit ıslahı böylece başladı.
2000’li yılların başında asistanım genç, sakin ve çekingen bir Anadolu çocuğu öğrencimdi, asistanım oldu. Bize de bu asistanımızın önünü açmak düştü. Böylece 20 yıl sonra birçok bitki için yerli-milli çeşitlerimiz sahne almaya başladı. Hem de ne başlangıç, dünya çeşitleri ile yarışacak derecede.
Geçen hafta Pankobirlik desteği ile ıslah edilen yeni şeker pancarı çeşitlerinin Çumra Şeker Fabrikası deneme sahasında deneme üretimlerini görmek üzere davet edildim. Bahsettiğim o çekingen genç Anadolu genci Prof. Dr. Rahim Ada büyümüş, çeşitlerini tanıtmak üzere sahnedeydi. Bu gence fırsat verildi, başladı, talebi daha da iyisini yapmak, ülkemin şeker pancarı çeşit sorununu çözmekti. Kök, şeker, kök ve şeker, dayanıklılık gibi farklı amaçla ıslah ettiği çeşitleri anlatırken oldukça da yüksek özgüvenle “daha da iyisini yapacağım” diyordu. Rahim ve 4 kişilik ekibi ile oldukça gururlandım. Bu imkânı veren Konya Pancar Kooperatifi ve Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Erkoyuncu ile Pankobirlik Genel Müdürü öğrencim Tolga Demirhan’a da teşekkür etmek bir milli görevdir. Ramazan Başkan gelecek için bu ekibe güvendiğini ve desteğe devam edeceğini de vurguladı.
Yazımın başında bahsettiğim, senelerdin yurt dışında eğitim almış, dil öğrenmiş, bu çıkarcı çeteler dönüşte ülkesine bir şey katmadığı gibi, isteyenlerin de önüne geçti. Ancak inançla çalışmanın önünde de kimse duramaz. Önü açılan ve başaracağına inanan Anadolu çocuğu Rahim Ada isteneni yaptı ve daha da yapacağı çok şey var. S. Ü. Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkilerinde daha ne gençler var. Daha alacak çok yolumuz var yeter ki bu Anadolu gençlerini kısır çekişmelere kurban etmeyelim. Bu genç ıslahçıların yetişmesinde emekli Prof. Dr. Ahmet Tamkoç’u da unutmamak ve teşekkür etmek gerek.
Sevgili Rahim ve 4 yardımcıları Saliha, Himmet, Raşit ve Feyzullah yolunuz ve bahtınız açık olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.