Abdurrahman Hakan Pakiş

Abdurrahman Hakan Pakiş

Kıymet kafada değil akıldadır

Bismillah. Elhamdülillah, vessalâtü vesselâmü alâ Resûlillah.

İnsanın değeri neyle ölçülür?

Birinin başındaki sarıkla mı, sakalının uzunluğuyla mı, giydiği fiyakalı giysisiyle mi yoksa taşıdığı unvanlarla mı? Asırlardır insanlar, dış görünüme, gösterişli kalıplara, maddi sembollere fazlasıyla değer vermiştir. Oysa kıymet, görünüşte değil özdedir. Tıpkı su gibi... Su temiz olduktan sonra, onu altın kaptan mı, toprak testiden mi içtiğinin bir önemi var mıdır? Temiz su, hangi kapta olursa olsun hayat verir. Ama kap altın olsa da içindeki su kirliyse, kim ondan bir yudum alabilir?

İnsan da böyledir. Dışı süslü, içi boş bir kalıp, kimseye fayda vermez. Gönlü kirli, aklı işlemez, kalbi uyanmamış bir insan; görünüşte insan olsa da, hakikatte bir kabuktan ibarettir. “Koca kafası olan ama düşünmeyen kimsenin kabaktan farkı yoktur. Kabuğu kalın, içi boş” der Sa‘dî Şîrâzî [rahmetullahi aleyh].

Akıl, İnsanın Gerçek Süsüdür

İnsanı insan yapan, başındaki sarık ya da elindeki yüzük değil, aklıdır. Aklın süsü ise edep ve ahlâktır. Çünkü akıl, yalnızca düşünmek değil; neyi, ne zaman, nasıl düşüneceğini bilmektir. Edebin kaynağı, aklın olgunluğudur.

Bir kimse, sakalına yahut cübbesine güvenip kibirlenmemelidir. Sakal pamuktur, sarık bir tutam ottur; fakat insanın gerçek değeri bunlarla ölçülmez. Nice gösterişli kimseler vardır ki kalbi taş gibidir. Bir de öyle sade insanlar vardır ki kalbinde öyle bir nur, öyle bir hikmet parlar ki, çevresine ışık olur.

Fahr-i Kâinât Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] bir hadîs-i şerîfinde,

“Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, sadece kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim, Birr, 34) buyurmuştur. Bu ölçü, insana bakışın en doğru yoludur. Kalp temizse, amel güzel ise; kişinin makamı, kıyafeti ya da şöhreti artık önemsizdir.

Yükseklik, Alçakgönüllülükte Gizlidir

Bazı insanlar yükseklik peşindedir; görünür olmak, övülmek, herkesin önünde anılmak isterler. Oysa hakiki yükseklik, tevazudadır. Yıldızlar gökte yüksektir ama ışıkları ancak karanlıkta görünür. Alçakgönüllü insan da böyledir; gürültü çıkarmaz, ama karanlık zamanlarda çevresini aydınlatır.

Bir sözde denir ki: “Yükseklik hasır kamışına yakışır, çünkü şeker kamışının özü onun içindedir.” Gerçek tat, dışta değil, özdedir. Şeker kamışı dışarıdan kuru bir kamış gibidir, ama içi tatlılıkla doludur. İnsan da böyle olmalıdır: dışı sade, içi güzellik ve iyilikle dolu.

Makamla, mevkiyle, şöhretle yücelmek değil; akıl, hikmet ve güzel ahlâkla yücelmek insana yakışandır.

Kalıplar Değil, Kalpler Konuşmalı

Bugün kalıp çok, içerik az. İnsan kalıplar içinde kayboluyor. Kılık kıyafete, unvana, mesleğe bakarak hüküm veriyoruz. Oysa bir testinin değeri, dış süsünde değil, içindeki suyun temizliğindedir. Kap toprak da olsa, içi temizse kıymetlidir. Ama altından yapılmış bir testi, içi pis suyla doluysa kimseye fayda vermez.

Görünüşte insan olan ama maneviyatı ölmüş nice insanlar vardır. Onlar tıpkı sessiz putlar gibidir; biçimleri insana benzer ama özlerinde ne hikmet vardır, ne merhamet. İnsanı insan yapan, konuşması değil; sözünün hikmetle yoğrulması, amellerinin iyi niyetle yapılmasıdır.

Toplumda kimi insanlar vardır ki zenginlikleriyle, makamlarıyla övünürler. Yanlarında yüz kişi dolaşır ama akılları dar, gönülleri boştur. Kimse, aklı noksan, himmeti zayıf, gönlü karanlık birine “büyük insan” diyemez. Gerçek büyüklük, ilimde, edeptedir.

Asıl Sultanlık Nefse Hükmetmektir

Gerçek sultan, tahtta oturan değil; nefsine hükmedendir. Çünkü insanın en çetin düşmanı kendi içindedir. Kibir, haset, öfke, riya… Bunlar nefsi esir alan zincirlerdir. Onlardan kurtulan, en büyük özgürlüğe kavuşur. Hikmet ehlinden bir zat şöyle der:

“Gerçek babayiğit, nefsi ile mücadele edip onu kontrol altına alan kimsedir.”

Bir insan, malına, şöhretine, görünüşüne aldanmamalı; kendine şu soruyu sormalıdır: “Benim içim dolu mu, boş mu?” Zira içi boş bir kabın sesi çok çıkar. Çok konuşan, kendini çok gösteren insanların çoğu, iç dünyasında sessiz bir boşluğa sahiptir. Hikmet ehli kimseler ise sessizdir ama sükûtları bile derindir.

Hakikati Görmek İçin Kalp Gözü Lazım

Göz, dışı görür; ama hakikati kalp gözü görür. Kalp gözü açılmamış olan, altını bakır, mücevheri de taş zanneder. Hikmet sahiplerini tanımayan, onları sıradan görür. Oysa ârif bir insanın kıymeti, altınla ölçülmez. Onun değeri, sabrında, takvasında, güzel huyundadır.

Resûl-i Ekrem Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem], bir başka hadisinde buyurur: “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır.” (Buhârî, Meğâzî, 35) İşte ölçü budur. Fayda veren, insan kazanan, kalp kırmayan kişi değerlidir. Geriye kalan her şey, birer kabuktan ibarettir.

Kıymeti Nerede Arıyorsun?

Kıymeti başkalarında arama; ne insanların alkışında ne de görünüşte. Çünkü seni yüceltecek olan, başkalarının gözünde değil, Allah nezdindeki değerdir. İnsanın içindeki güzellik, zamanla dışına yansır. Kalbi güzel olanın yüzü de huzur verir.

Kendine dön, özünü güzelleştir. Kalbini arındır, aklını işlet, dilini temiz tut. Dışına değil, içine yatırım yap. Çünkü şekil, zamana yenilir; ama hikmet baki kalır.

Koca kafalar kabak gibi boş kaldıkça, nice mütevazı gönüller kamış gibi tatlılık saçar. Kıymet, kafada değil akıldadır; aklın süsü de edep ve tevazudur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Abdurrahman Hakan Pakiş Arşivi

Kıymetin kıymetini bilmek

03 Aralık 2025 Çarşamba 03:01

Birlik rahmettir, ayrılık ise azap

19 Kasım 2025 Çarşamba 09:53

Hayata bakış açımız

11 Kasım 2025 Salı 10:41

Kurtuluşa çağrı

04 Kasım 2025 Salı 23:31

Büyük günahlardan biri: Zulüm

28 Ekim 2025 Salı 22:10

Olduğun Gibi Görün

14 Ekim 2025 Salı 11:48

Kiminle Berabersen, O’sun!

07 Ekim 2025 Salı 15:38