Eray Eroğlu

Eray Eroğlu

Kirli Ellerinizi ve Pis Dilinizi Uygur Türklerinden Uzak Tutun!

Kirli Ellerinizi ve Pis Dilinizi Uygur Türklerinden Uzak Tutun!

Türkiye’de bir dönem gençlik arasında çok meşhur olan ve yaptığı eylemlerle gündeme gelen bir örgüt, geçenlerde mazlum Doğu Türkistanlılar ile ilgili yine iğrenç bir paylaşımda bulundu. Yaptığı paylaşım sonrasında sosyal medyada tepki toplamış olsa da bu örgütün geçmişine dair pek bir ayrıntılı çalışma göremedim. Oysa bu örgütün incelenmesi Doğu Türkistan davası kadar Türkiye’nin yakın siyasi tarihi ve bugünü açısından da önemlidir. Bu örgütün kuruluş dönemi, yaptığı eylemler, Suriye olaylarındaki tutumu/rolü ve bugün geldiği noktada sessizleşmesi birçok meselenin anlaşılması için esasında ışık tutabilecektir.

Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı zulüm ve asimilasyon politikaları bütün dünyanın bildiği bir caniliktir. Çin’in bölgeye dair tutumunu, uyguladığı asimilasyon politikalarını, bölgeden kaçmayı başaran birincil şahitlerden dinlemek mümkündür. Üstelik bu isimlerin Türkiye’de hatta Konya’da dahi kimi zaman korkuyor olmaları ve korkularının arkasında Çin istihbaratının yattığını söylemeleri, hafızalarındaki korku verici hatıraların kanıtı niteliğindedir. Ayrıca Çinli yetkililerin en hassas sinir uçlarını işaret eden bu mesele ile ilgili olarak Çin Hükümeti’nin 2005 yılında ‘’Ayrılık ile Mücadele Kanunu’’ çıkarması ve bu konuda gerekirse ‘barışçı olmayan yöntemlere’’ başvurabileceğini ilan etmesi bu hususta bir delildir.

Geçen sene Şubat ayı itibariyle uluslararası basına yansıyan ve Türk Ozanı Abdurehim Heyit’in kamplarda öldüğüne yönelik haberler sonrasında Çin’in yürüttüğü algı operasyonlarını unutmamakta fayda vardır. Çin Hükümeti bu konuda büyük bir zalimlik örneği gösterirken öte taraftan yükselen Çin ekonomisi ve küresel güç Çin Sloganları ile dünyada yumuşak güç politikasına yönelmektedir. Bunun için algı operasyonları yürütmekte ’Konfüçyüs Enstitüleri’’ kurarak bu politikalarına yön vermektedirler. Hatta yetinmeyip Türkiye’de dahi Çin konsolosluğu , Doğu Türkistan’a destek veren siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları ile bizatihi görüşme girişimlerinde bulunmaktadır.

Bütün bu hadiseler çerçevesinde zulümden kaçan mazlum Doğu Türkistanlılara kucak açan Türkiye’de bu konuda mazlum Türkler, seslerini duyurmaya çalışmaktadırlar. Bu kapsamda 8 Eylül tarihinde bir grup Uygur Türkü, Ankara’ya gelerek ‘’Çin, ailemizi serbest bırak!’’ demek istemişti. Ailelerinden haber alamayan binlerce Uygur Türkü’nün, Türkiye’de her platformda bu sesi yükselttiğini ve destek aradığını biliyoruz. Keza Doğu Türkistanlılar Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Seyit Tümtürk’ün, Türkiye’yi aşan çalışmalarına da şahit oluyoruz.

İşte bu Ankara’ya gelen Uygur Türkleri, polis tarafından Ankara’ya alınmayarak geri döndürülmüş. Buraya kadar her şey bir şekilde esasında yıllardır bu konuda şahit olduğumuz bir hadisenin yansımasından ibaret. Ancak yine yıllardır devam eden ve bir türlü gündemimize yeteri kadar girmeyen, Türkiye’de Çin destekçisi Doğu Perinçek ve onun kurdurduğu ‘’Türkiye Gençlik Birliği’’ adlı örgütün, Mazlum Uygur Türklerini karalama kampanyasıdır.

’Türkiye, 'Uygur kışkırtıcılarının' bölücü kampanyasına izin vermedi! İstanbul'dan Ankara'ya Çin karşıtı propaganda yapmak için giden Uygur bölücüleri polis tarafından geri gönderildi.’’ Notuyla masum insanların fotoğrafını paylaşan TGB isimli örgütün, bu konudaki tutumu aslında kendi eylem ve düşünsel tarihine uygun/denk düşmektedir. Ancak bu eylem tarihine ve bu zamana kadar bu örgütün nerede durduğuna bir bakmakta fayda görüyorum.

Bu yapı 19 Mayıs 2006 yılında kurulmuştur. Kurulduğu dönemde Türkiye’nin siyasi iklimini hatırlamanız çok önemlidir. 2007 yılında düzenlenen ‘’Cumhuriyet yürüyüşlerinin’’ o dönemde hangi algıyı oluşturduğunu ve geri planını hatırlıyorsunuzdur. Öte yandan 2008 yılında ‘’Ak Parti kapatma davasını’’ ise ayrıca anlatmama, zannediyorum ki gerek yoktur. Bütün bu süreçlerin tesadüf olmadığını bu dönemde bu örgütün tutumuna bakarak görmek mümkündür.

Bir dönem Konya’da lise öğrencisi bir genç olarak bulunduğum sivil toplum kuruluşunda bu yapının güçlenmesi gündeme alınmaktaydı. Çünkü masum Anadolu çocuklarını bir bir devşiriyor ve Türk Bayrağı, Atatürk’te birleşme sloganları ile gençleri kendi aralarına katıp, eylemlere sürüyordu. Bu konuda bir araştırma yapmam istenmişti. Liseli bir genç olarak yaptığım çalışmalarda ve kurduğum ilişkilerde karşılaştığım tablo bu yapının iki yüzlülüğünü gün yüzüne çıkarmaktaydı. O dönemde Ülkücü Hareketi ve Ak Parti’yi ABD’nin uzantısı olarak gören bu yapı, adeta devrim için her yolun mubah olduğunu dile getiriyordu. Gayri ahlaki örgüt içi yapısıyla ise gençlerin ilgisini çekmeyi başarabiliyordu.

O yıllarda başlayan Orta Doğu olaylarında ise bu örgüt, doğrudan Esad’la görüşebilmişti. Daha 20’li yaşlardaki gençleri üst düzey bir hürmetle Esad’ın karşıladığı video ve fotoğrafları görmüştüm.

Üniversitelerde yine o yıllarda her ne kadar PKK ve uzantıları ile kavga ettikleri gibi bir görüntü veriliyor olsa da bu konuda ne yazık ki samimi değildi. Yıllar önce 32.gün programında konuk olan Ertuğrul Kürkçü, Doğu Perinçek arasında geçen ve bugün hala izlerken güldüğümüz bir videodaki solun kendi içindeki tartışmalarının bir uzantısıdır, bu meselede. Bu örgütün devlet ajanlığı tartışmaları bizim derdimiz değildir. 

Bu kapsamda Silivri’den çıktıktan sonra bir anda değişen Doğu Perinçek ile örgüt sesini kısmıştır. Bu ses kısma sadece mazlum Uygur Türkleri konu olunca uygulanmamaktadır.

‘’Milli Demokratik Devrim’’ sloganı ile Çin ile ünsiyet kuran bu adamların Uygurlu kardeşlerimizden pis ellerini çekmeleri gerekmektedir. Geçmişleri kapkaranlık olan bu adamların haddini bilmesi şarttır.




 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Eray Eroğlu Arşivi
SON YAZILAR