Rasim Atalay
Kış gelse de trafikteki tehlike bitse!
Türkiye’nin en iyi şehir planına sahip ve en düzgün şehirlerinden biri hiç şüphesiz Konya’dır. Bunda Konya’nın düz bir arazi yapısı üzerine kurulu olmasının da muhakkak etkisi vardır.
Bugün biz her ne kadar ‘böylesi düz bir şehirde nasıl trafik sorunu yaşayabiliyoruz’ diye kendimizce yorumlar yapıp söylemler üretiyor olsak da özellikle başka şehirlerden gelenler Konya’nın altyapısındaki nizami durumu görünce ‘halinize şükredin’ diyor…
Şükrediyoruz, daha iyisini de hak ettiğimizi düşünüp arzu ediyoruz. İdarecilerimizin de özellikle son dönemde daha iyiye dönük bir irade ortaya koyduklarını görüyoruz.
Konya’nın düz ve düzgün bir şehir olması, ‘iki teker’ olarak da nitelendirilen motosiklet, akülü bisiklet ve düz bisiklet kullanımı için de ideal bir altyapı sunuyor. Buna bağlı olarak bu tarz iki tekerli kara taşıtlarının sayısı Konya’da Türkiye ortalamasının üzerinde seyrediyor.
Konya, Bisiklet Şehri unvanını taşıyor ki bunu da hak ediyor. Bisiklet, kimilerimiz için bir oyuncak, kimilerimiz için bir ulaşım aracı, kimilerimiz için bir spor gereci… Kısacası Konyalıların vazgeçilmezi…
Konya’da yaşayıp da ‘ben hayatımda hiç bisiklete binmedim’ diyenimiz belki de yoktur. Kullanıcı sayısının bu kadar çok olmasına bağlı olarak her geçen gün artan bisiklet yolu ağı ile bisikletlilerin trafikte daha güvenli seyahat etmesine yönelik çalışmalar yapılıyor. Faydalı da oluyor.
Peki ya diğer iki tekerliler?
Mesela motosiklet…
Bisikletle yoğrulmuş, bisikletle büyümüş birçok gencin bisikletten sonraki ilk hayali motosiklet… O nedenle gençler arasında motosiklet kullanımı bir hayli yaygın.
Konya İl Emniyet Müdürlüğü motosiklet kullanıcılarının kurallara riayet etmesi, öncelikle ehliyetsiz olanlar bu motorlu kara taşıtını kullanmaması, kullananların da başta kask olmak üzere gerekli aksesuarlara sahip olması yönünde ciddi bir denetim yapıyor.
Özellikle yaz başında bu konuda o kadar sıkı bir tutum sergilediler ki motosikletliler artık kasksız seyahat edemeyeceklerini anladılar.
Tıpkı bir dönem emniyet kemeri kullanımı konusunda gösterilen hassasiyet ve yoğun denetim gibi…
Yerinde, olması gereken, hem motosiklet kullanıcılarının hem de trafikteki diğerlerinin can ve mal güvenliğini temin etmek adına önleyici tedbirlerdi bunlar. Şimdilerde eskisi kadar sık olmamakla birlikte denetimler devam ediyor.
Ancak kolluk kuvvetlerinin denetlemesi, cezai yaptırımlarda bulunması, yeri gelip motosikletini trafikten men etmesi gibi ağır uygulamalar bile yeterli gelmeyebiliyor. İnsan önce kendini denetlemeli, kendi canının kıymetini bilmeli ve kuralına uygun seyahat etmeli.
Açıklayıcı bir örnek sunalım…
Evim ile iş yerimin arası yaklaşık 22 kilometre…
Her gün yılmadan, yorulmadan, sabah akşam bu yolu teper giderim.
İstanbul Yolu özellikle akşam eve dönüşte kullandığım güzergah olur. Şimdilerde bu yol üzerinde yapılan köprülü kavşak çalışması nedeniyle biraz trafik sıkışıklığı olsa da genel anlamda eskilerin deyimiyle ‘Londra asfaltı’ gibi bir yol burası… Üç şeritli gidiş, üç şeritli dönüş… Yola uçak bile iner desem abartmış olmam herhalde.
Yolun bu kadar düz ve geniş olması zaman zaman hız yapmak için de insanı dürtüyor. İki teker haricindeki kara taşıtlarını kullananlar EDS’nin de etkisiyle hız sınırlarına riayet ederken, canının kıymetini bilmeyen bazı motosikletliler ise ön tarafta plakalarının da olmamasına bağlı olarak ceza yemeyeceklerini varsayıp Allah ne verdiyse basıyorlar.
Hem de öyle böyle değil…
Zaten hız kuralına uymuyorlar da şerit ihlalinin de haddi hesabı yok.
Bir değil, iki değil, üç değil…
Hemen hemen her gün aynı manzara, aynı tehlikeli sürüş.
Üç şeritli yolun üç şeridi de dolu. Aralarda yolu bölen çizgiler var. O çizgilerin üzerinden öyle bir geçiyorlar ki, bir varmış, bir yokmuş…
Önce vızıltıları duyuluyor, sonra yanınızdan hızla geçen bir ışık huzmesi görülüyor. Sonrasında zaten kaybolup gidiyorlar. Daha ileriye doğru baktığınızda bazen bir bazen birkaç motosikletin trafikteki diğer araçların arasından umarsızca ve son gaz ilerlediklerini kısa bir süreliğine görebiliyorsunuz.
Allah korusun da…
Bir varlığı bir de yokluğu görülen, bir anda türeyen ve bir anda kaybolan bu motosikletlileri görmeyip şerit değiştirecek olan biri motosikletliyle çarpışsa ne olur?
Ertesi güne kalmaz haberlerini yaparız, sizlere duyururuz: Konya’da şehir içi yolda otomobille çarpışan motosikletli olay yerinde can verdi…
Ve benzeri nice başlıklar…
Olmadı değil, daha önce buna benzer birçok vaka yaşandı. Bu kuralsızlık ile de yenilerine maalesef davetiye çıkarıyoruz.
İflah olmuyor, yaşanmış olaylardan ders almıyor, anlık zevkler uğruna hayatımızı yok sayabiliyoruz. Özellikle genç kardeşlerim bu konuda çok dikkatsiz ve duyarsızlar.
Bir şekilde durdurup uyaracak olsan tane tane anlatsan, ‘Sanane, canımı sen mi verdin?’ gibi bir tepkiyle de karşılaşabiliyorsun.
O nedenle hayırlısıyla diyorum, şu kış mevsimi gelse, havalar soğusa, rahmet yere düşse de iki teker üzerindeki tehlike, herhangi bir acıya mahal vermeden bir an önce bitse. Zira biz hatalarımızdan, başımıza ya da sevdiklerimizin başına gelen kazalardan ve musibetlerden ders alamıyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.