Yusuf Alpaslan Özdemir

Yusuf Alpaslan Özdemir

Natama ve Türk Edebiyatı okuması

Natama ve Türk Edebiyatı okuması

Bugün aslında Hakan Şarkdemir’in ‘Küçük Karahindibanın Şarkısı’ adlı şiirini merkeze alan bir tahlil denemesi yazacaktım ama haziranın bu son günlerinde araya iki dergi girdi. Tahlili bir başka yazıya erteleyerek sizi iki dergi okumamla baş başa bırakıyorum.

İKİNCİ YENİ ŞİİRNİN KURUCUSU?

Türk Edebiyatı dergisinin haziran sayısında kapağa taşınan soru oldukça kışkırtıcı: İkinci Yeni Şiirinin Kurucusu Kimdir? İlgili makalede Tarık Özcan, sorunun cevabına ulaşmak için akımın şairlerini tek tek gözden geçiriyor. Verdiği ilk bilgi, İkinci Yeni Hareketinin hangi şiir(ler)le yahut, kimin başlattığına dair hareketin mensubu şairler arasında ortak bir kanaat yoktur.

İlhan Berk İkinci Yeni şiir hareketini 1953’de yazdığı ‘Saint Antoine’in Güvercinleri’ ile başlattığını söylerken dönemin etkili eleştirmenlerinden Nurullah Ataç, Oktay Rifat tarafında saf tutar; lâkin diğerleri Rifat’ı Garipçi olarak değerlendirirler.

Neticeyi Tarık Özcan’dan okuyalım; “Türk edebiyatı içerisinde divan şiiri geleneğinden sonra en uzun ömürlü şiir hareketi İkinci Yeni’dir. Geleneğe karşı olmalarına rağmen Türk şiiri içinde kendi geleneklerini kurmuşlardır ve bu gelenek bugün de devam etmektedir. İkinci Yenilikçilerin muhtelif açıklamalarında Türk şiirine getirdiklerini ileri sürdükleri imgeci şiir anlayışı, bilmece şiir, deformasyon, bilinçaltı otomatizmi, soyutlama, dilsel sapmaların kullanımı bakımından en sadık uygulayıcısı İlhan Berk’tir. Sonuç olarak İkinci Yeni şiirinin en özgün örnekleri İlhan Berk tarafından verilmiştir.”

VESİLELER VE SÜRÜDEN AYRILMAK

Aydil Erol Türkçü ve yardımsever kimliğiyle tanınan bir basın emekçisi, musahhih. Türk Edebiyatı dergisindeki vefa bölümündeki yazılarda yer alan bilgilerden, yayıncı Hayri Ataş ile Yusuf Gedikli’nin tanıklıklarından küçük bir yardımın belki de bir ömür boyu sürecek, ailesinin de rızkına kapı açacak aslî işlere zemin hazırlayabileceği dersini veriyor. Bu yıl nisan ayında kaybettiğimiz Aydil Erol’a adanan vefa sayfalarında örneğine artık pek rastlayamadığımız inceliklere şehit oluyoruz.

Nuhan Nebi Çam’ın ‘Denizler ve Kapılar’ başlıklı denemesi 1950 kuşağı edebiyatçılarının, başka hikâyecilerinin, akıl almaz çağdaşlık yargılarına, gelenek ve İslâm düşmanlıklarına karşın, bunlar arasında bir müddet bulunan Rasim Özdenören’in koruduğu çizgisini anlatıyor.

Türk Edebiyatı haziran sayısında altını çizdiğim bir küçük bilgi/hatırlatma ise İstiklâl Marşımızda 170’i Türkçe, 76’sı Türkçeleşmiş Arapça, 15’i Farsça’dan gelen 261 kelimenin kullanıldığına dair.

TANPINAR YETMEDİ, BİRAZ DA YAHYA KEMAL!

Enis Akın’ın şiir ve eleştiri dergisi Natama, Nisan-Eylül 2023 tarihli 38-39. sayısına çakı gibi tam anlamıyla fırtına gibi bir yazıyla başlıyor. Sabit Kemal Bayıldıran’ın “Yahya Kemal’i ‘Resmi İdeoloji’ Açısından Okumak” adlı yazısı tartışmaya açık, iddialı ve kışkırtıcı bilgilerin/meselelerin/kulis bilgilerinin havada uçuştuğu ilginç bir makale.

Yahya Kemal’i ‘üniversitelerimizin resmi şairi’ olarak niteleyen Bayıldıran, büyük şairimize tanınan imtiyazları hak etmediği halde nasıl elde ettiği, pek çok yerden aldığı maaşlarla nasıl ihya edildiği gibi soruların peşine düşüyor. Satır başlarını aktarayım, yorumu size bırakayım: Yahya Kemal’in bütün bürokratlar gibi korkak ve ürkek olduğu, korkaklığı hasebiyle ve imtiyazlarından olmamak için Mustafa Kemal’e itiraz edememesi, Mustafa Kemal’le arızalı ilişkisine mukabil kendisine okkalı bir ders verme amaçlı olarak vasat şair Behçet Kemal Çağlar’a katlanmak zorunda kaldığı, emrivaki davetlere devrin en muktediri Mustafa Kemal’den gelse dahi Nazım Hikmet’in katılmadığı ama Yahya Kemal’in gitmek zorunda kaldığı, dil bilmediği halde Büyükelçilik dahil önemli devlet görevlerine nasıl getirildiği, öğretmenin maaşının 450 lira olduğu bir dönemde yaşama veda ederken aynı anda kaç yerden maaş aldığını, 150.000 Türk Lirası dışında 26.000 Tl. değerinde dövizi nasıl biriktirdiği vd.

Natama’da özellikle son kısımlardaki şiirleri beğendiğimi, oldukça tesirli mısralardan mürekkep olduğunu da ekleyeyim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Alpaslan Özdemir Arşivi
SON YAZILAR