TARIMDA MİLLİ BİRLİK PROJESİ-3

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Geçen iki yazımda proje detayını ele aldım, çıkış amacını ve hedeflerini açıkça yazdım. Proje tarımla ilgili birçok sivil toplum örgütleri tarafından ele alındı. Çoğu yorumlar gerçekçi değil, öyle ki projenin ne anlama geldiğini anlatmaktan da yoksun. Kendi ideolojilerine göre yorumlanmış, kolayı seçerek, tarımın meselelerini görmezden gelerek çözüm getirici bir yorum da yapmamışlar.

Proje iyi niyetle zannederim pazarlama ağırlıklı bir gruba yazdırılmış. Bu yüzden daha çok pazarlama mantığıyla ele alınmış. Buna rağmen tenkit ve kabul gören yönleri var.

Milli Birlik Kooperatifinin, taşra teşkilatları ile birleştirilmesi, üretici girdileri, toprak/su kaynakları, üretim ve pazarlama ihtiyaçları makro planlama perspektifi ile organize edilmesi doğru bir yaklaşım. Burada Bakanlığın çok başlı ve dağınık yetkilendirmesi yalınlaştırılıyor. Taşra teşkilatları çoğu yerde pasifize edilmiş adam yığınlarından ve hele de çoğunun birilerinin adamı olma ve de çekilmeyen havalarından kurtarılıyor. Bu anlayış bakanlığa daha dinamik hale getirebilir. Ancak işin başına yine birilerinin adamları getirilirse, Japon sistemini de getirilse maya tutmaz. 2023’e kadar tüm köylülerin kooperatif üyesi yapılması pek mümkün görülmüyor, gerçekçi de değil.

Girdi temini, pazarlama aşamalarında, üreticiden tüketiciye değer zincirini makro ölçekte planlayacak Semerat Holding sermeyesi ve denetimi ile doğru, ancak üretim artışını hedeflemekten ziyade mevcut üretimi pazara sunan bir yapı. İşletmeler üretim artışı yapmadan, mevcut haliyle nasıl olur da bir dünya markası oluşturur, pek anlaşılır değil. İşin sırrı da burada.

Projenin kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerinde Yalın Sistemle bir veri tabanı kurulabilir, sektöre her yıl bir milyon dana, beş milyon koyun ilave edilebilir anlayışı için Yalın Sisteme ihtiyaç yok. Bunun için vakit kaybetmeye gerek de yok, yapabiliyorsanız şimdiden, buzağıları da öldürmeden hemen yapın.

Orta vade hedeflerde, mikro makro planlarla, tarım-orman milli gelirinde, balıkçılıkta, orman gelirinde artışlara iyi de, su kaynaklarında % 100 etkinliğe giderken üretici nasıl ikna edilir, bilemem. 2023 yılına kadar 100 milyar dolarlık tarımsal hâsıla elde edilmesi hedefi de mevcut halimizle hayal görülüyor. Bunun yerine üretici “üretimin toplulaştırılmasına” ikna edilse, daha etkili ve daha kolay olur.  

Uzun vadeli hedeflerde uluslararası oyuncu olması, tüm dünyaya markalı ürünler ihraç edilmesi, Tarım ve Orman Bakanlığı 2030’da bütçeden pay almayan bir bakanlık haline getirilmesinin yolu sırf Semerat ile aşılamaz. İşletme yapımızın bozukluğu ve üretici fazlalığı, Semerat Holdingi yetersiz kılar.  

Her karış toprak, her damla suyun üretime kazandırılarak, büyük veri ve planlama ile üretim ve tüketimin planlanması ve israfının sıfırlanması hedefine ulaşılması için bu yapı yeterli görülmüyor. Sitemin etkinliği, Milli Birlik Kooperatifinin teknik uygulama gücü, Semerat Holdingin desteği ve Ziraat Bankasının da yapıda yer almasıyla aşılabilir. Ancak bu işletme yapımızla değil. Mevcut parçalı işletme yapısı buna izin vermiyor. “Vurgunculuk ve hileli yönlendirme, tohumdan sofraya bütüncül yönetim, stokçuluk ve benzeri arızi durumlar ile bitirilir; hakkaniyete dayalı katma değer zinciri ile fiyatların speküle edilmesi önlenebilir” iddiası zor da olsa uygulanabilir niteliktedir.

Teknik bilginin sahaya inerek köylülerin çiftçiye dönüştürülmesi” iddiası aklımı zorlamakta. Aslında en doğru ve en öncelikli konu budur ancak bu iddia hangi destek ve bilgi ile ortaya atılmıştır, soralım. Dağınık, parçalı ve küçük yapı ile üretici köylülükten işletmeye nasıl geçirmenin yolu yukarıda da bahsettiğim gibi “üretimin toplulaştırılması-bir köyün bir işletme yapılması-yeni havza oluşumu, mülkiyet ve kiralama hakkının değiştirilmesi ve arazi bütünleştirilmesi” gibi uygulamalardan geçer. 

Sayın yetkililer, meslektaşlarım, bilim, akıl ve tecrübe insanları, artık yüksek sesle söyleyelim ki, Türk tarımının ana sorunu yapısaldır. Bunu çözmeden, tarımın meseleleri çözülemez. Ancak her bakana yapıldığı gibi yeni proje teklifleriyle muhataplara çakma heyecanlar verdirilir. Bu işin tek çözümü, ister yasalar, ister ikna yoluyla olsun, “işletme alanımızı büyütme, üretimi toplulaştırma; ya da havza veya köy bazlı işletmeler oluşturmadan” geçer. Bunu uygulamanın kadim kültürümüzde ve dünyada da örnekleri vardır. Üzerinde çalışalım. Ne olur biraz cesaret.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (8)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.