Prof. Dr. Fikret Akınerdem
İyi analar ve evlatlar da var
Günümüzün en önemli konularından biri de aile içi anlaşmazlıklar ne yazık ki ebeveyn, aile fertleri ve çevresi arasında çatışmalara sebep oluyor. Hakikaten doğru ve ciddi bir istatistik yapılsa şiddet ortalaması tüm dünyada olduğu gibi, ülkemde de yüzde doksanları bulabilir.
Çoğu zaman ümitsizliğe düşsek de, çatışmalar dışında, düşük oranda da olsa aileler ve fertlerinden iyi olanları da var. Yakın zamanda karşılaştığım ve oldukça da enteresan bulduğum iki örneği sizlere de aktarmak istiyorum.
Kenevir üretimi ile ilgili gelişmeleri görmek üzere gidiyorum. Şoförümüz henüz 22 yaşında, oldukça yakışıklı ve saygılı bir delikanlı. Sıcak bir yüzle ve hürmetle selamlayarak beni karşılaması ile dikkatimi çekiyor. Arabada sadece ikimiz varız ve de yol en az 1 saat sürecek. Oldukça da güzel araba kullanıyor. İki kardeşten büyüğü abla, ikincisi de bu delikanlı. 3 senedir de bu şirkette çalışıyormuş. Elinden her şey geldiği için de şirketin en sevilen adamı. Muhasebeye bakıyor, evrak düzenliyor, tüm satınalma üzerinde, banka işlerini hallediyor, şoförlük yapıyor, arazide tarım işlerini de takip ediyor.
Özel konulara giriyoruz. Henüz 60 lı yaşlarda olan baba zamanla aşırı alkol tüketiminden kaynaklanan bir kaza sonucu hem bedenden, hem de beyinden özürlü durumda. 30 senedir evli olan anne tam bir çile kadını. Evliliğinin ilk senelerinde zamanında davulcu olan kayınbabaya, sonrasında yatalak olan kaynanaya bakmış; son 10 senedir de özürlü kocaya bakıyormuş. Buna rağmen, tek başına da olsa, güçlü iradesiyle eğitimli, akıllı, terbiyeli ve tertemiz çocuklar yetiştirmiş.
Çocuklardan büyüğü olan kızı devlet dairesinde çalışıyor, zengin bir delikanlı ile nişanlı iken madde ön planda olduğu için uyuşamama sebebiyle ayrılmış. Bu yüzden de genç şoför şimdilik evlilik yok diyor. Acele etmeyeceğim, öncelikle kendi işimi, sonra yuvasını kuracağını” söylüyor. Kenar denecek bir mahalle de doğmasına ve yetişmesine rağmen, öyle akıllı ve efendi ki, bu tavrı ile ilk andan itibaren kendini sevdiriyor. Sigara, alkol ve hiçbir kötü alışkanlığı da yok. Tek hedefi mesul olduğu işlerini iyi yapmak ve başarılı olmak ve sonrasında da iyi bir yuva kurmak. Başaracağına da inanıyorum.
Yine bir Anadolu kadını. Evin tek kızı olarak 17 yaşında âşık olduğu komşusunun oğlu ile evlenmiş. 33 senedir evliler. Evliliğin il senelerinde bazı sıkıntılar çekseler de sevgi ve muhabbetlerine, saygılarını da katarak mutluluklarını 5 çocukla taçlandırmışlar. Çocuklarından bir doktor, bir mühendis, bir avukat ve bir öğretmen, lisede okuyan en küçüğü lise, uçak mühendisi olmak istiyor.
Bir iş adamının birkaç makam şoföründen biri diyebileceğiz bu hanımefendi 50 yaşına rağmen hala çalışıyor. “Çok da ihtiyacımız olmasa da biz bir aileyiz, aileme mümkün olduğunca yardım etmek istiyorum, huzuru ve sağlığı da böyle devam ettiriyorum” diyor. Eşi de dâhil kimse bu Anadolu kadınını çalışmak için zorlamıyor, çalışsa da evini ve de eşini ihmal etmiyormuş.
İş adamı ile tanışıyoruz, Şoförü değil kardeşi olarak kabul ettiği bu hanımefendi ailenin bir ferdi muamelesi görüyor. Boş zamanlarında bile büro işlerine yardımcı oluyor, aldığı maaşın tamamını helal ettiriyor. Güleryüzü ve şefkati ile de tüm çalışanları işe motive ediyor. Eşi bir başka yerde çalışıyor, iş adamı eşini de yanında çalışması isteğini “burası sizin özeliniz, ailem de benim özelim, özelime kimseyi karıştırmam, kimsenin özeline de girmem” diyerek, hayat dersi de veriyor.
Evlendiğinden beri bunca çile dolu hayatın içinde, anneliği tüm duygusal ve fiili olarak ortaya koyan, şefkat ve sevgisini büyüklerine, eşine ve çocuklarına aktaran bir kadın. Bu tür Anadolu annelerinden kaldığı pek söylenemez. Üzümün sapı, armudun çöpü deyip, haz ve konfor adına, tüm değerlerinin ayakaltına alıp maddenin kendini mutlu edeceğini zanneden anne ve anne adayları, böyle sevgi ve saygı dolu yuvalar kuramıyor, kurulan yuvalar da çatırdıyor veya yıkılıyor.
Anadolu değerleriyle yoğrulmuş bir genç, bir de orta yaşlı ana, misaldir anlayana.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.