Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

TARIMI YORUMLAMAK HERHANGİ BİR ŞEYİ YORUMLAMAYA BENZEMEZ

TARIMI YORUMLAMAK HERHANGİ BİR ŞEYİ YORUMLAMAYA BENZEMEZ

Geçenlerde çok yakınım Sözcü Gazetesinden Yılmaz Özdil’in “Benim Oyumla Çobanın Oyu Bir mi?” başlıklı yazısı karşısında “tarımın durumunu çok kötü tasvir etmiş ve moralim çok bozuldu, buna bir cevap yazmak lazım” diyor.

Sonra, adı geçen yazının tamamını okudum. Bir yazar, siyasi ve sosyal konularda çeşitli yorumlar yapabilir. Ancak teknik ve de rakamlara dayanan konularda, hele de kendi uzmanlık alanının dışında ise yazı yazmak kolay değil. Bu konuda yazı yazmak, dedikodu esasına dayanan düzmece bilgilerle, kendini zirvede gören Yılmaz Özdil gibi gazetecilere hiç de yakışmıyor. Uzman olmasa da tarımı az çok bilen bir meslek erbabı bu tür yazıların, anlamsız, altı boş ve dayanaksız olduğunu anlar.

Özdil, herhangi bir yoruma girmeden birdenbire “Erzurum’da 10 bin 600 çiftçiye kredi borçlarından haciz geldi”, “Tarsus’lu çiftçi tarlasına haciz koyan bankanın camlarına ateş açtı”. “Kredi borcu nedeniyle Aydınlı çiftçilerin dedelerinden kalma kurtuluş savaşı mavzerleri bile haczediliyor”, “Trakya çöktü, Çukurova çöktü, Nevşehir’de banka hacizleri nedeniyle, köy kahvelerinde çay bile veresiye defteriyle içiliyor.

Traktör satışları patladı çünkü borçla traktör satın alıyor kontağını da açmadan ikinci el olarak satıyor” diyor. AKP iktidara geldiğinde çiftçinin toplam borcu 1 milyar liraydı, bugün itibariyle 90 milyar lira” gibi çıkışlar yaparak olayları ele aldı.

Bu yazıya elbette söylenecek çok şey var ama konuyu en son iki cümleyi yorumlayarak ele almak istiyorum. Aslında çiftçinin sorunlarından bir olan borçlanma konusunda açıklama bu son paragrafta veriliyor. Açıklamadan önce Özdil iktidara yüklenmek istiyor ama onu da beceremiyor. Bunu da anladık da bu kadar saçma ve mesnetsiz açıklamalarla nasıl böyle bir meşhur gazeteci olunur ve olunur, buna şaşıyorum.

Ancak şu tespit doğru ki köylü kardeşimiz gelir gider hesabını yapmıyor. Çiftçilik zor iş ve çiftçi dostlar çalışıyor, alnı terliyor, sırtı kavruluyor, ellerinde nasır, kollarında yanık izleri, çizmesi çamurla doluyor ama hava atmaktan da bir türlü vazgeçmiyor. Traktörü gerçekten ihtiyacı olduğu için değil çoğunlukla komşusuna hava atmak için alıyor. Son 15 yılda traktör sayısı 1 milyondan 2 milyona çıktığı gibi, birim başına gücü de neredeyse ikiye katladı. Fuarlar 650’lere kadar çıkan traktör güçleriyle dolu. Ortalama arazi miktarı 55 dekar olduğu halde çiftçi bunu alıyor. Eh alıyor da, koca traktörleri almak için ödeme gücü yetmediği için bankalara borçlanarak alıyor. Teknolojiye kimsenin dur demeye hakkı yok ama üreticinin de gücünü bilmesi, ayağını yorganına göre uzatması gerekiyor.   

Yılmaz Özdil’e söylenecek çok şeyim var ama bunu teferruatıyla açıklamaya satırlar ve zaman yetmez. Ancak gelinen noktanın nereden nereye olduğunun farkında değil. Tam bir muhalefet kafasına sahip olduğu için gözü, sıkıntılı da olsa tarımda gelinen noktayı görmüyor. Tarımsal üretim değerlerimiz son 15 yılda neredeyse üçe katlamış; bitkisel üretimde mısır, yem bitkileri, kanola, aspir, arpa, ayçiçeği gibi ürünlerle, hayvansal üretimde et, süt ve yumurta üretimi ve de özellikle de desteklemeler 10 katı artmıştır.

Bütün bunlara rağmen de hesapsız-kitapsız ve yanlış tercihlerle çiftçi borçlanmaları hayli yükselmiştir. Burada çiftçinin bulunduğu durumu tek taraflı ele almamak gerekir. Tarım sıkıntılı ve zor ama mutlak ele alınması gereken konudur. Yapılması gereken tarım gibi hassas bir konuyu herkes ve her kesim doğru rakamlarla ve doğru değerlendirmelerle ele aldığı gibi doğru yönlendirmeleri ve muhatapların yanlış veya kusurunu objektif olarak ele almasıdır.

Yılmaz Özdil’in bir konuda daha öyle bir çıkışı var ki, tek kelimeyle inanılmaz ve de kışkırtıcı. Neymiş, bir banka, bir şirkete bir proje çerçevesinde yüklü miktarda kredi açmış. Bunu yazana nasıl gazeteci denir bilemem ama yazının ele alınış ve sonuçlandırış kısmı oldukça tehlikeli, saldırgan tavırlı kısaca bu anlayış toplumu sermaye ve yatırım düşmanlığına götürücü olduğu şeklinde yorumlanabilir.

Aman ha aman. Bu ne olduğu belirsiz, solcu geçinen ancak kapitalist yaşayan fikir fakiri ve davasız yobazlardan hep korkmuşumdur. Bu tiplere sizler de dikkat ediniz, temennisiyle, saygılar sunarım.                 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR