Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Tütün ve tütün mamulleri

Tütün ve tütün mamulleri

Ülkemde sağlığımız, gençliğimiz, geleceğimiz için nerede ve ne zaman hayırlı bir iş yapılsa ülke düşmanları devreye girer ve olayları saptırır, çoğu yandaşlarının aracılığı ile de bu sapkınlığı tezviratlarla devam ettirir. Konu ne olursa olsun işin ana merkezinde bilenler değil de, taraftarlarını heyecanlandırmak, kendini de öne taşıyarak bir işe yarama süsü vermek isteyenler vardır.

Ele alacağımız ana konu tütün. Tütünün dünyada ekonomik soygun düzenini en iyi çalıştıran ve bunu da muhataplarına (tüketicilerine) keyif vererek yaptıran, tek başına da korkunç bir bütçe oluşturan bir bitkidir. Bu haliyle sektörün 2024'teki 921,4 milyar ABD doları değerinde iken, 2025'te 954,3 milyar ABD doları değerine ulaşması bekleniyor. Bu değer Türkiye Gayri Safi Milli Hasılasının üçte ikisi kadar denebilir. Bunun bir de illegal bütçesi var ki, onun da ne kadar olduğu bilinmiyor.

Bendeniz bir ara Milli Tütün Komitesi üyeliği yaptım. Komitenin 5 ana (tabip, eczacı, kimyacı, bir de tekel temsilcisi) üyesinden ziraatı temsil eden biri idim. Her sene bir defa toplanır, tütün ve üretimi hakkında istişarelerde bulunurduk. Üniversitede tütün dersi veren bir olarak üretimini anlatırdık da, Komitede Ülkem ve dünyada, üretimi, pazarı, fayda ve zararları hakkında da çok şey öğrendim.

Tütünün çok türü vardır. O zamanlarda Ülkemin de dâhil olduğu Balkanlar ve Ortadoğu gibi sıcak iklim bölgelerinde, genelde Şark Tipi (Oriental veya Türk Tipi de denirdi) tütün üretilir, bu tütünün özelliği küçük kıta’ lı (yaprak büyüklüğü) türler olup daha çok kırsal alanlarda yetişmesiydi.

Bu tütünlere Türk Tipi Tütün denmesinin ana sebebi dünyanın şark tipi tütünlerin yarısına yakınının Türkiye’de yetiştirilmesiydi. Yine o zamanlar yaklaşık 200 bin ton (çoğu zaman fazlaca üretilirdi) tütün üreten ülkemin bu tütünlerin yarısını dış ülkeler, kalan yarısının da kendi ihtiyacı için üretirdi. Konunun daha iyi anlaşılması için geçmiş yıllara ait üretim ile alakalı bazı istatistikler verelim.

1999 yılı itibariyle dünya şark tipi tütün üretiminin yaklaşık %53’ü Türkiye, %18’i Yunanistan, %15’i Bulgaristan, %8'i Moldavya ve %6’sı da Kırgızistan tarafından üretilmiştir. 1993 yılında Türkiye sezona 456 bin ton stokla girmiş, o sene 338 bin ton üretilmiş, bunun 95 bin tonu ihracat, 30 bin ton da ithalat olmuş, 135 bin tonu da içeride kullanılmış. 1999 da; 350 bin ton stok olduğu halde 250 bin ton üretim, 28 bin ton ithalat, 120 bin ton ihracat, 115 bin ton tüketim; artan nerede?

Konu teknik olarak ele alındığında, öyle söylendiği gibi Türk Tütünü kaliteli falan değildi. Tütünümüz dış firmalara, ürettikleri sigaraların harmanlarına, yanıcılığını sürdürsün ve sigaralara aroma versin amacıyla % 10 kadar katılırdı. Yeni tek başına sigara için çok uygun değildi. Tek harmanlar ülkem içinde (Maltepe, Samsun gibi) üretilen sigaralarda kullanılırdı.

O zamanalar tütün Tekel İdaresi tarafından sözleşmeli (alım garantili) olarak üretilir, böylece siyasi ve yöresel baskılarla genelde ihtiyaçtan çok fazla alım yapılırdı. Üretilenin tamamını almak zorunda olan Tekel, kullanamadığı veya satamadığı tütünden dolayı hep zarar ederdi. Sene içinde üretilen yaprak tütün yanında, geçmişte kullanılamayıp, üst üste yapılan stoklar sebebiyle de üst üste depolarda da yapılırdı. Bu arada fazla üretime stok maliyeti yanında bir de sigorta yükü binerdi. Bu sebeple de tütün depolarında ikide bir yangın çıkar ya da bir şekilde yanardı. Zannederim, zararın neresinden dönülürse kârdı, anlayışı devrede olurdu.

Tütün bir keyif bitkisi olup, tüketicinin talebine göre farklı türlerle harmanlanıp sigaralara girer. Ülkemde eskiden yerli tütünden yapılan sigara revaçta ise de, günümüzde yabancı markalar önde. Bunun için Tekel neden kapatıldı veya özelleştirildi ve tütün üretimi azaldı gibi şikâyetlere gerek yok.Şimdilerde geniş yapraklı tütünler (Virjinya, Burley) tercih ediliyor, dolayısıyla ülkemde bu tip tütün üretimine yönelme var ve tütüncülüğümüz yeniden yol alıyor.

Esas olan yerli olsun, yabancı markalar olsun, değeri yıllık 100 milyar doları geçen bir sektörde hem de sağlığa zararları bilindiği halde, sigara içmeye gerek var mı, herkes kendine sormalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR