Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Vakıf Kur’ân-ı Kerimler Mevlâna Müzesi’nde

Vakıf Kur’ân-ı Kerimler Mevlâna Müzesi’nde

TARİHE YOLCULUK (137)

 

  • Karapınar Sultan Selim Camii’nde bulunan 10 adet vakıf Kur’an-ı Kerim’in,  1935 tarihinde Mevlâna Müzesi’ne geldiği ve tezhipli bazı sayfaların iman yoksunu kişilerce çalındığı da belirtilmekte.

 

Karapınar’a yaptığımız tarihi yolculuğumuza Karapınarlılar büyük ilgi gösterdiler. Bu kardeşlerimizden Mustafa Azılıoğlu, yazımın Karapınar medreseleriyle ilgili bölümüne “tebrik ve şükranları”nı arz ettikten sonra Sultan Seli Külliyesi’nin kapladığı alanın daha büyük olduğunu belirterek “İki medreseden biri Çetmi Mahallesinde, Çetmi Camii yanındadır. Diğeri ise Turgut Özal Parkı bitişiğindedir” dedikten sora külliye ile ilgili olarak şu hususları arz etti:

1-Külliye taş duvarları, iskân sırasında ve tahminen 1800’lerde bina inşası sırasında, yerli halk tarafından duvarlardan sökülerek temel taşı olarak kullanılmıştır.

2-Sökülen ve kullanılan bu taşlar, Kale Mahallesi, Hacıömerli, Apak, Çetmi, Hankapı’da halkın meskûn olduğu yerin iki-üç metre altındaki temellerindedir.

3-Çünkü deprem, sel baskını ve düşman istilası olmamıştır.

4-Tamamiyle insan eliyle sökülerek tahrip edilmişlerdir.

5-Külliyenin ihata/çevre duvarları sınırı, Çetmi Mahallesi’ne kadar uzanır ve Kolcu Mahmut Ağa’nın hanına kadar varır. Diğer kuzey tarafı ise, Müderrislerin evlerinde son bulur. Batı tarafı ise, Alitepesi etekleri ve Çorakçı’ların evlerinde hitama erer.”

Yapmış olduğu bu katkıdan dolayı Mustafa Bey’e teşekkür ederim.

 

KARAPINAR TÜRK KASABASIDIR

Konya Vilâyeti Sâlnâmeleri’nin 1882 (h. 1300) tarihli Sâlnâmede; “Karapınar Kazasının merkezi düz bir mahalledir. Ve 46 karyeye ve 6 mahalle ile 2032 hâneye hâvîdir” şeklinde bir bilgi verilmektedir. Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar “Sulyaniye” ismi muhafaza edilmiştir. Civarındaki pınara izafeten Karapınar adı ise, 1934’de Karapınar Belediyesi Encümenince alınan karar gereğince Sultaniye ismi kaldırılarak, kazanın adı “Karapınar” olmuştur.

Osmanlı döneminde kurulmuş bir Türk kasabası olan Karapınar, su yokluğu, kuraklık ve kum çözülmesine rağmen “Derbent” olarak kurulmuştur.

caminin-icinden-mihrap-ve-minber.jpg

VAKIF KUR’AN’LAR MEVLANA MÜZESİNDE

Karapınar Sultan Selim Külliyesi’ndeki mektep veya medrese günümüze kadar ne yazık ki ulaşamamıştır. Tarihi çeşmesi ise arastanın, yolun karşı tarafındadır. Külliyenin onarılması sırasında ise aslına uygun bir şekilde tamir edilmediği de arastadaki restoreden anlaşılmaktadır. Bu külliyenin ayakta durması ve onarımları için pek çok şey vakfedilmekle birlikte camide vakıf Kur’ân-ı Kerimlerin olmaması mümkün değil elbet.

Tarihçi Yusuf Küçükdağ, son dönem belgelerden yola çıkarak ‘Karapınar Sultan Selim Camii’ne 9 Kur’ân’ın vakfedildiği’ni ve 20. Yüzyılın başlarında camide 5-6 adet Kur’an’ın olduğunu Konya Salnamelerine dayanarak belirtmektedir. Bu arada 9 vakıf Kur’ân-ı Kerim’in onarılmak ve ciltlenmek için Konya’ya gönderildiği ve Mücellit Hüseyin Efendi tarafından, 1895 tarihinde teslim alınarak 13 gün içinde ciltlenerek tekrar Karapınar’a gönderildiği ifade edilmekte. Tamirler için o dönemde 497 kuruşun harcandığı da kayıtlarda görülmekte.

Dönemin Konya Müzesi Müdürü Dr. Erdoğan Erol, bir yazısında, müzeye gelen Kur’an’lar hakkında bize şu bilgiyi veriyor:

“Mevlâna Müzesi’nde bulunan 10 Kur’an’ın Karapınar Sultan Selim Camii’nden 1935 tarihinde geldiği üzerlerindeki kayıtlardan bellidir. Müzeye gelen bu 10 Kur’ân’dan sekizi müzelik kitaplar arasına, ikisi ise İhtisas Kütüphanesi’nde kayıtlıdır. Kitapların tamamı birkaç defa onarımdan geçmiş, onarımlar çok kötü yapılmıştır.  Ancak ilâve sahifelerin bazıları mükemmel, bazıları vasat düzeyde tezhib edilmiş, tamamlanmıştır. Bu tamamlamaların çoğunluğunun ilk iki sahifede ve son sahifelerde olduğu göz önüne alınırsa, bu tezhipli sahifelerinin imandan ve estetikten yoksun bazı kişilerce çalındığını kabul etmek gerekir.

kuran-i-kerim-1.jpg

Müzede bulunan 10 Kur’an’dan yalnızca 1043 noda kayıtlı Kur’ân’ın hattatı bellidir. Diğerlerinde hattat ismi yoktur.  Ketebe kaydına göre Kurân’ın hattadı Elgani Muhammed İbni Emir Ali Alâeddin Muhammed Hüsnü’dür ve 968 H/1560 M. Yılında yazılmıştır. 287.b ve 288. B’de camiye vakfiyesi vardır. Ayrıca 287.b sahifesinin 4-5. Satırları arasında Sultan II. Selim’in mührü vardır.”

 

PAZARTESİ:  Yenikapı Mevlevihânesi, İstanbul Panorama 1453 ve İslam Düşünce Atlası.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan (Tarih Yazıları) Arşivi
SON YAZILAR