Ahmet Öztemel

Ahmet Öztemel

100’E İHRAÇ ETTİĞİMİZİ 400’E İTHAL ETMİŞİZ

100’E İHRAÇ ETTİĞİMİZİ 400’E İTHAL ETMİŞİZ

Olay önemli sanayi kentlerimizden Bursa’da geçer. Üretici bir firma üretimde gereksinim duyduğu makineyi Almanya’da bulur ve dört adet ithal eder. Üretim artışından, maliyetteki düşüşten ve veriminden mutlu olduğu makineleri bir dost meclisinde anlatınca benzer makine üreticisi bir sanayici merakla makineleri görmek istediğini söyler ve fabrika ziyareti gerçekleşir. 400 bin euroya Almanya’dan ithal edilen makineler Bursa üretimidir ve 100 bin euroya ihraç edilmiştir. Gene Bursa’da bir sanayici İtalya’ya gereksinimi olan makineleri sipariş eder. İtalyan firma hemen Bursa’daki üretici firmayı arar ve siparişi bildirir. Bursa’nın bir semtinden diğer semtine taşınır yerli üretim makineler İtalya’dan ithalat işlemi görerek ve tabii ki İtalyan firmaya bol Eurolar kazandırarak. Örnekleri Bursa’dan verdim ama eminim benzerleri tüm ülkemde yaşanıyor ve Konyalı sanayiciler de benzerlerine muhatap oluyorlardır. Zira Konya’m önemli bir üretim merkezi; Ankaralı sanayicilerin deyişiyle “Dünyada üretilebilen her ürünün bire bir aynısının en ucuza üretilebileceği yer nam-ı diğer Türkiye’nin Çin’i…

Uzmanlar bu tür kayıpların nedenini sanayi envanterimizin olmamasına bağlıyorlar. Ben bunlara markalaşamamamızı, belki geleneksel kıskançlıklarımız ve yabancı hayranlığımızı da ekleyebilirim. Neden ne olursa olsun sonuç değişmiyor; dışarıya döviz saçıyoruz.

       2016 yılı ihracatımız 142 milyar 616 milyon dolar. 2016 yılı ithalatımız 198 milyar 602 milyon dolar. (TİM/ Türkiye İhracatçılar Meclisi verileri)

Tabii ki ileri teknoloji ürünleri ithalatımız çok daha fazla. Oysa ülkemizin düşmanlarının önemli hedefleri arasında ekonomimizi çökertmek de var. Biz her ne pahasına olursa olsun her şeyi üretmek; tüketimde mutlaka yerliyi desteklemek zorundayız. Var olma mücadelemizin olmazsa olmazlarından birisi de bu. Oysa gerçek hayatta çok farklı davranıyoruz. Bırakınız üretmediğimiz veya kalitede geri kaldığımızı düşündüğümüz ileri teknoloji ürünlerini, öyle basit ithal ürünler raflarda yer alıyor ve biz marka algı operasyonlarının da etkisiyle öyle ürünlere döviz saçıyoruz ki… Bugün market raflarında yer alan bazı ürünleri inceledim. Bakınız günlük hayatta kullandığımız hangi ithal ürünler gözüme çarptı; Cevizimize, bademimize ne oldu da Amerika’dan ithal eder olduk? Kuru erik paketlerinin içinde niye Sırbistan ürünleri yer alıyor? Elde yıkama bulaşık deterjanımız Çekoslavakya’dan, çamaşır makinesi deterjanı İspanya’dan, şampuanımız Romanya’dan, deodorantımız Avrupa Birliği üretim etiketli, jiletimiz Yunanistan’dan, diş macunlarımız Fransa ve Polonya’dan… Yunanistan’dan ithal dondurulmuş ürün peynirli börek ve lahmacunumuz var hayret ki hayret!

       Yeniden “milli” çabalarımız olmalı. Tüketimde ürettiklerimizi seçmeliyiz ki talep artışı arz artışını da getirsin. İthalatçıyı değil, yerli üreticiyi destekleyelim. Dışa gereksiz saçılan döviz yerli sanayinin yok oluşuna götürür bizi. Evlatlarımızın, torunlarımızın daha müreffeh yaşamasını istiyorsak seferberlik ilanına gereksiniminiz var. Saygı ile…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Öztemel Arşivi
SON YAZILAR