Yusuf Alpaslan Özdemir

Yusuf Alpaslan Özdemir

Başa geleni anlayamamak

Başa geleni anlayamamak

Modernleşme(Batılılaşma) maceramız daima hatırlanmaya, dersler çıkarılmaya, aynı hataları tekrarlamama bilincine ermeye vasıta önemli bir meseledir. Başına ne geldiğini bilmeyen, tarihini ve büyüklüğünü tam mânâsıyla kavrayamayan bir toplumun beklenen ilerlemeye vasıl olması imkân dahilinde değildir.

Art arda alınan yenilgiler nedeniyle ilk olarak askerî alanda yapılan yeniliklerin toplumda ilk emaresi devlet büyüklerinin verdiği davetlerde hanımlarının Batılı kadınların giyim ve davranışlarını taklit etmesiyle vücut buldu.

Başta Fransa olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerine gönderilen aydınların gördükleri ve anladıkları da yetersizdi. Dünyadaki hızlı değişimi kavrayamayan ve bunların hızına yetişemeyen devlet adamları Batıdan neyi ne şekilde alacakları hususunda da tereddüt yaşadılar. Kıymetinin yeterince bilinmediğini düşündüğüm Ahmet Mithat Efendi’nin en büyük itirazı da bu kararsızlığa değil miydi? O sanılanın aksine yeniliklere karşı bir gerici değil, ne yaptığını bilen, sağduyulu ve kendini halkın bilgilenmesine adamış bir aydındı.

Biz modernleşme macerasının izlerini daha çok edebiyat alanından sürelim. Bu minvalde konuyu da Divan edebiyatının başına gelenlere bağlayalım.

Yenilik yanlısı Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal gibi hem devlet adamı, hem de edebiyatçı kimliği olan aydınlar eserlerinde şekil itibarıyla eskiye bağlı kalmakla beraber muhtevada değişikliklere gittiler, düşünce dünyamıza yeni kavramlar kattılar.

“İlklerin adamı” Şinasi’nin maliye eğitimi almak için Fransa’ya gitmesi, kendisi için de edebiyat ve toplum hayatımız için bir dönüm noktası oldu. En basitinden abonelik sistemini de başlatan Şinasi’dir. O ilk gazeteyi çıkarmakla kalmadı; ilk kez noktalama işaretlerini kullandı, ilk makale ve tiyatroyu yazdı ve başka şeyler…

Şinasi’den sonra adını anacağımız Ziya Paşanın siyasi mücadelesi daha çok şahsî idi. Devlet adamlığında yükselmek isteyen ve kendine rakip olarak gördüğü Ali Paşa hakkında yazdıkları derin bir nefret ve kıskançlığın izlerini taşır:

“bârek-âllâh zehi kevkebe-i âl-ül âl/ levhaş-allâh aceb musret-i feyz ü ikbâl” (Allah mübarek etsin, bu kadar yüce ve debdebeli bir mevki ve maşallah ne görülmemiş bir zafer, gelişme ve yücelme)
“hak bu kim görmedi âgaaz edeli devre felek/ böyle bir feth ü zafer böyle şükûh ü İclal” (Doğrusunu söylemek gerekirse dünya, dünya olalı böyle bir fetih, böyle şan, şeref ve yücelik görmedi)
“lerze saldı feleğe nârâ-i hayye-k-allâh/ râşe verid küreye gulgule-i yâ müteâl” (“Allah sana ömürler versin” naraları sanki feleği titretti, ya Allah çağrışmaları her tarafa ürperti verdi)”

&&&

Anlaşılması zor, pek çok yabancı(!) kelime var denile denile uzaklaş(tırıl)dığımız divan şiiri ve nesrinin kulağa ve ruha hoş gelen ahengi, ritmi, mânâ dünyası vd. günümüz şiirinden nasıl elde edilebilir ki, mümkün mü?

Paşamızın “gördüm” redifli unutulmaz gazelindeki şu beyitlerden etkilenmemek mümkün mü? “Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşâneler gördüm/ Dolaştım mülk-i İslamı bütün viraneler gördüm” (Gâvur memleketlerini gezdim, güzel yerler, büyük ve süslü köşkler gördüm. Müslüman memleketler gezdim, hep yıkılmış, hep viran olmuş yerler gördüm.)

Ya o güzelim Terkib-i Bend’ini nasıl hatırlamayız ve anlamayız?

“Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir/ Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” (Nasihat ile uslanmayanı tekdir etmeli -azarlamalı- tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir -dayaktır-)

“Seyretti havâ üzre denir taht-ı Süleyman/ Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde”…

“Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz/ Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” (Kişinin aynası işidir, lâfa bakılmaz; bir kişinin aklının seviyesi yaptığı işte görünür.)

Daha çok fikirleri ile etki bırakan Şinasi’nin ortalama düzeydeki veya daha üst kalibredeki Ziya Paşa, Abdülhak Hamid şiirleri haricinde bir de Şeyh Galib’den, Baki’den, Nedim’den, Fuzuli’den vs. misaller versek Divan şiirinin kadrine kıymetine vakıf olamayanlar utanırlar mı acep!..




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Alpaslan Özdemir Arşivi
SON YAZILAR